Öztürk, zekat ve sadakanın kimlere verileceğinin Kur'an-ı Kerim'de bildirildiğini vurguladı.
Fakirlere, yoksullara, yolda kalanlara, zekat toplamakla görevli olanlara zekat verilmesi gerektiğini anlatan Öztürk, kalpleri İslam'a ısındırılmak istenen kişilere, parasını ödeyemediği için hapse düşenlere, borçlulara da zekat verilebileceğini belirtti.
Allah yolunda olanlara, askere, öğrenciye, toplum için çalışanlara zekatın verilebileceğini dile getiren Öztürk, şöyle devam etti:
"Topluma zekatın büyük faydası vardır. Zengin, zenginliğinin hakkını bilmeli, hizmet veren, alt birimdeki hizmet ehli insanlara mallarından bir kısmını zekat olarak vermeli. Onun sayesinde yaşıyor, o olmazsa hayatını sürdüremez. Fakirler de ihtiyaçlıdır. Her iki kesim de birbirine muhtaçtır. Bu yardımlaşma aynı zamanda bir dostluğu, arkadaşlığı, kardeşliği beraberinde getirir. Çünkü yardım ettiğiniz insan size kötülük yapmaz ve yardım aldığınız insanlardan kötülük görmezsiniz. Birbirinize muhtaçsınız. Müslümanlar mutlaka zekat vermeli. Zekat malın kiridir. Fakirin hakkı vardır onda."
"Zekat, fitreyi kendi yediğinden vereceksin"
Düşük kalite, adi, bozuk malzemelerin zekat olarak verilemeyeceğini vurgulayan Öztürk, "Kendin memnun olacağın şeyi ver. Yardımınızı Allah'a yapıyorsunuz. Allah'ın sizin yardımlarınıza ve paranıza ihtiyacı yok. Sizin Allah'a ihtiyacınız var. Allahuteala, 'bunu benim için veriyorsun' diyor. Allahuteala, 'kulum benden cennet istiyorsun ama verdiklerine bak' demez mi" ifadelerini kullandı.
Yrd. Doç. Dr. Öztürk, zekatta malın iyisinin verilmesi gerektiğine değinerek, şunları kaydetti:
"Elbise satan, konfeksiyoncu kardeşlerimiz, malının en iyisini zekat olarak versin. Üç senelik malı, küflenmiş, tozlanmış, zamanı ve modası geçmiş elbiseleri kime verdiğini düşünsün. Allah için veriyor. Kimin için verdiğine baksın. Yardım paketi yapan kardeşim, ucuz şeyleri koymasın içine. Halkın en çok ihtiyaç duyduğu malzemeleri koysun. Süresi geçmek üzere olan mal pakete girmesin. Evine götürdüğünü koysun. Zaten zekat, fitreyi kendi yediğinden vereceksin, kendi içtiğinden içireceksin, kendi giydiğinden giydireceksin. Önemli olan kime verdiğin değil, kimin için verdiğindir."