Muhakkak günahların tamamının gizlisi de var, açığı da var. Onların tamamı kalpleri ifsad eder / bozar, saf ve berrak ve rafine halini çamurlar, çok kötü duruma düşürür. Bunun için Allah Teâlâ onun terk edilmesini emretmektedir.
Celle ve Ala şöyle buyurur: “Günahın açığını da gizlisini de bırakın! Çünkü günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka çekecektir” (1).
Her mümine günahların açığını da gizlisini de terk etmesi üzerine vaciptir; yani mutlak olarak terk etmesi gerekir. Özellikle (kalpleri saran) günahlar, kirler ve hatalar, kalplerdeki izleri, hâsıl olan güzellikleri kırıp geçirir; yok eder, ortadan kaldırır. Ameli boşa çıkaran riya / gösteriş, amelleri toz-duman eden kendini beğenme, iyilikleri yok eden ve kötülükleri çoğaltan kin, düşmanlık, aldatma hased /çekememezlik bunlardandır.
Haramlarla içli dışlı olmak ve haramlarda ısrar etmek de kalbi ifsad edenlerdendir. Haramlar gözün gücünü, onun nurunu söndürür. Bunun için Allah Teâlâ, mümin kullarına bakışlarını korumalarını emretmiştir.
Celle ve Ala şöyle buyurur: “(Resulüm) mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır” (2).
Allah Teâlâ, bu ayeti kerimede Resul-i Ekrem’in ashabına yönelmiş, onları muhatap almış, şu ayet-i kerimede de Peygamberin hanımlarını muhatap almıştır:
“Bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır” (3).
Kim gözünü haramlardan korursa Allah Celle ve Ala, bedel olarak ona engin bir basiret, sahih / doğru, selim / temiz, arınmış ve kavi / sağlam bir kalp verir. Haramlardan gözünü koru, çünkü nice bakış, sahibinin kalbine evhamları / kuruntuları, kaosu kalıcı kılar, onda miras haline getirir.
Şehvete, haramlara, boş sözlere davetiye çıkran çalgıları dinlemek de kalbi çamurlayan, çok kötü duruma düşüren ve ifsad edenlerdendir. Teganni kalbi ifsad eder, yani bozar.
İbnni Mesud – Razıyallahu anhü- (Allah kendisinden razı olsun) Muhakkak teganni yani şehvete, haramlara ve boş sözlere davetiye çıkaran şarkı, telli çalgı, piyano, suyun baklayı filizlendirdiği gibi kalpte nifakı filizlendirir.
Teganni, Allah Teâlâ’nın ayetlerini tefekkürde kalbine ağırlık verir, Kur’an-ı Kerimi dinlemede, okuma ve mütalaa etme konusunda kulağına ağırlık verir. Allah ve Resul’üne itaat ve ihsan* makamına yükselme konusunda bedenine ağırlık verir.
Allah Teâlâ buyurdu: “İnsanlardan öylesi var ki, her hangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır. İşte onlara rezil ve rüsvay edici bir azap vardır.” (4).
Müfessirlerimiz, bu ayet-i kerimenin nüzul sebebini şu şekilde anlatırlar: “Bu ayetin, Nadr bin Haris’in davranışı üzenine nazil olduğu nakledilir. Rivayete göre, bu şahıs, Acem masalları ihtiva eden kitaplar satın alıp getirir ve Mekkelilere şöyle derdi: Muhammed size Âd ve Semut kavimlerinin masallarını anlatıyor; ben de size Rum ve Acem masalları söyleyeceğim. Böylece bunları okur, müşrikleri eğlendirir ve insanları Kur’an dinlemekten alıkoymaya çalışırdı.”
Müellifin sözüne dönelim. Müellif, bu ayet-i kerimeyi şu şekilde tefsir etmektedir: Bu ayet-i kerimede geçen “lehve’l hadis” ibaresini / kavramını seleften biri dışında ve müfessirlerin ekseriyeti onu “teganni” şeklinde tefsir etmiştir.
Sakınmak, şehveti çağrıştıracak ve “lehvel hadisi” boş sözü ifade edecek ve haramlara davetiye çıkaracak telli çalgıyı, piyanoyu, işitmekten sakınmaktır. Onu tasdik eden, onaylayan insanların ekseriyetinin haline bakıp aldatılmaktan haliyle aldanmaktan sakın. Zira Allah Celle ve Ala’nın şu sözüyle onların onu tasdik ettikleler ini anlıyoruz:
“Yeryüzünde bulunanların ekseriyetine uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan sapıtırılar. Onlar zandan (ispat edilmemiş sözden) başka bir şeye tabi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler” (5).
Ekseriyetin sözüdür: “Allah’ım hatalarımı su, kar suyu ile temizle. Zira hataların küçüğü büyüğü kalbe bulanıklık verir ve kirletir; bununla beraber temizliğe ihtiyaç duyar.”
--------------
* Fitneler hangi kalbe içirilirse, ibaresini okurken şu ayeti kerime aklıma geldi: “…(Yahudilere) İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu…”
İsrail oğulları, Hz. Musa Tur-i Sina’ya gidince buzağıya taptılar. Çünkü Firavunun kavmi putperest idi. Eğitim yoluyla buzağı sevgisi onlara benimsetilmişti, her ne kadar onlar tek tanrı inancına sahip olsalar da.
“Gizlenenlerin ortaya döküldüğü günde” ayeti kerimesi Târık Süresi, 9. ayeti kerimedir. Bu ayeti kerimenin devamında şöyle buyrulur: “İnsan için ne bir güç ne de bir yardımcı vardır.”
* “Allah takva sahiplerini kurtuluşa erdirir…” ayetinde geçen takvanın tarifini Şafii mezhebinden olan İmam Nevevi şu şekilde tarif etmektedir: “Ahrette muzır olan şeylerden sakınmaktır.”
* İhsan, Allah’ı görüyormuşsun gibi ona ibadet etmendir, her ne kadar sen Allah’ı görmüyor isen de O seni görür.” (Cibril Hadisi)
Kaynak
Salahu’l-kulûp, S:25.26.27.28; Halid Bin Abdullah bin Muhammed Elmuslıh, Dâru’l vatan linneşr-Riyad (Söz konusu eser Arapçadır.)
1. En’am:120.
2. Nur:30
3. Ahzab:53
4. Lokman: 6
5. En’am: 116
Celle ve Ala şöyle buyurur: “Günahın açığını da gizlisini de bırakın! Çünkü günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka çekecektir” (1).
Her mümine günahların açığını da gizlisini de terk etmesi üzerine vaciptir; yani mutlak olarak terk etmesi gerekir. Özellikle (kalpleri saran) günahlar, kirler ve hatalar, kalplerdeki izleri, hâsıl olan güzellikleri kırıp geçirir; yok eder, ortadan kaldırır. Ameli boşa çıkaran riya / gösteriş, amelleri toz-duman eden kendini beğenme, iyilikleri yok eden ve kötülükleri çoğaltan kin, düşmanlık, aldatma hased /çekememezlik bunlardandır.
Haramlarla içli dışlı olmak ve haramlarda ısrar etmek de kalbi ifsad edenlerdendir. Haramlar gözün gücünü, onun nurunu söndürür. Bunun için Allah Teâlâ, mümin kullarına bakışlarını korumalarını emretmiştir.
Celle ve Ala şöyle buyurur: “(Resulüm) mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır” (2).
Allah Teâlâ, bu ayeti kerimede Resul-i Ekrem’in ashabına yönelmiş, onları muhatap almış, şu ayet-i kerimede de Peygamberin hanımlarını muhatap almıştır:
“Bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır” (3).
Kim gözünü haramlardan korursa Allah Celle ve Ala, bedel olarak ona engin bir basiret, sahih / doğru, selim / temiz, arınmış ve kavi / sağlam bir kalp verir. Haramlardan gözünü koru, çünkü nice bakış, sahibinin kalbine evhamları / kuruntuları, kaosu kalıcı kılar, onda miras haline getirir.
Şehvete, haramlara, boş sözlere davetiye çıkran çalgıları dinlemek de kalbi çamurlayan, çok kötü duruma düşüren ve ifsad edenlerdendir. Teganni kalbi ifsad eder, yani bozar.
İbnni Mesud – Razıyallahu anhü- (Allah kendisinden razı olsun) Muhakkak teganni yani şehvete, haramlara ve boş sözlere davetiye çıkaran şarkı, telli çalgı, piyano, suyun baklayı filizlendirdiği gibi kalpte nifakı filizlendirir.
Teganni, Allah Teâlâ’nın ayetlerini tefekkürde kalbine ağırlık verir, Kur’an-ı Kerimi dinlemede, okuma ve mütalaa etme konusunda kulağına ağırlık verir. Allah ve Resul’üne itaat ve ihsan* makamına yükselme konusunda bedenine ağırlık verir.
Allah Teâlâ buyurdu: “İnsanlardan öylesi var ki, her hangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır. İşte onlara rezil ve rüsvay edici bir azap vardır.” (4).
Müfessirlerimiz, bu ayet-i kerimenin nüzul sebebini şu şekilde anlatırlar: “Bu ayetin, Nadr bin Haris’in davranışı üzenine nazil olduğu nakledilir. Rivayete göre, bu şahıs, Acem masalları ihtiva eden kitaplar satın alıp getirir ve Mekkelilere şöyle derdi: Muhammed size Âd ve Semut kavimlerinin masallarını anlatıyor; ben de size Rum ve Acem masalları söyleyeceğim. Böylece bunları okur, müşrikleri eğlendirir ve insanları Kur’an dinlemekten alıkoymaya çalışırdı.”
Müellifin sözüne dönelim. Müellif, bu ayet-i kerimeyi şu şekilde tefsir etmektedir: Bu ayet-i kerimede geçen “lehve’l hadis” ibaresini / kavramını seleften biri dışında ve müfessirlerin ekseriyeti onu “teganni” şeklinde tefsir etmiştir.
Sakınmak, şehveti çağrıştıracak ve “lehvel hadisi” boş sözü ifade edecek ve haramlara davetiye çıkaracak telli çalgıyı, piyanoyu, işitmekten sakınmaktır. Onu tasdik eden, onaylayan insanların ekseriyetinin haline bakıp aldatılmaktan haliyle aldanmaktan sakın. Zira Allah Celle ve Ala’nın şu sözüyle onların onu tasdik ettikleler ini anlıyoruz:
“Yeryüzünde bulunanların ekseriyetine uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan sapıtırılar. Onlar zandan (ispat edilmemiş sözden) başka bir şeye tabi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler” (5).
Ekseriyetin sözüdür: “Allah’ım hatalarımı su, kar suyu ile temizle. Zira hataların küçüğü büyüğü kalbe bulanıklık verir ve kirletir; bununla beraber temizliğe ihtiyaç duyar.”
--------------
* Fitneler hangi kalbe içirilirse, ibaresini okurken şu ayeti kerime aklıma geldi: “…(Yahudilere) İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu…”
İsrail oğulları, Hz. Musa Tur-i Sina’ya gidince buzağıya taptılar. Çünkü Firavunun kavmi putperest idi. Eğitim yoluyla buzağı sevgisi onlara benimsetilmişti, her ne kadar onlar tek tanrı inancına sahip olsalar da.
“Gizlenenlerin ortaya döküldüğü günde” ayeti kerimesi Târık Süresi, 9. ayeti kerimedir. Bu ayeti kerimenin devamında şöyle buyrulur: “İnsan için ne bir güç ne de bir yardımcı vardır.”
* “Allah takva sahiplerini kurtuluşa erdirir…” ayetinde geçen takvanın tarifini Şafii mezhebinden olan İmam Nevevi şu şekilde tarif etmektedir: “Ahrette muzır olan şeylerden sakınmaktır.”
* İhsan, Allah’ı görüyormuşsun gibi ona ibadet etmendir, her ne kadar sen Allah’ı görmüyor isen de O seni görür.” (Cibril Hadisi)
Kaynak
Salahu’l-kulûp, S:25.26.27.28; Halid Bin Abdullah bin Muhammed Elmuslıh, Dâru’l vatan linneşr-Riyad (Söz konusu eser Arapçadır.)
1. En’am:120.
2. Nur:30
3. Ahzab:53
4. Lokman: 6
5. En’am: 116