Efendim hakikaten güzelliğine doyum olmaz günler içerisindeyiz. Dünyâya gelmiş geçmiş insanların en mükemmelinin insanlık âlemine teşriflerinin yıl dönümünü yaşadık. Yüz yirmi dört bin peygamberin içinde en kâmili, en sevgilisi, son Peygamber Hz.Muhammed Mustafa aleyhissalâtu vesselâm’ın kutlu doğumlarını farklı zeminlerde ihya etme şerefine nâil olduk. Eskiden bu kutlamaları yapanlara “irtica hortladı” muamelesi yapılırdı. Çok şükür bu günlere geldik. Emeği geçenlerden Rabb’imiz ebeden râzı ve müstefid olsun. Şükür her zemine her ortama her yaşa, O ‘insanlığın iftihar’ının örnek ahlakı ve örnek uygulamaları anlatılıyor, sevdiriliyor, özendiriliyor. Ne mutlu! İnsanlık O eşsiz şahsiyete muhtaçtır.
Derken böylesi güzellikler içindeyken Müslümanlar bir de üç ayların kutsî iklimine girdi. Ayların sultânı Ramazan’ın gölgesi üzerimize düştü. Güzel günler devam ediyor. Yüce Yaratıcımız Recep ayı için ‘benim ayım’ buyuruyor. Cenâbı Hakk’ın ayını Müslümanlar olarak şânına yakışır şekilde değerlendirmek için elden ne gelirse ifâ etmeli, tevbeler artmalı, müminler şu mübârek aylarda aklanarak temizlenmeli. Rûha çöreklenen günahlardan silkinmeli, kalbin katılaşması yumuşatılmalı böylece hâle güzellikler yansımalı.
Ferdi planda insanlar gönülleri daralmış, zihinleri lüzumsuzluklarla fazlasıyla doldurulmuş bir halde yaşıyorlar. İnsanlar birbirleriyle olan iletişimlerinde hep maddi odaklı ilişkiler içindeler. Ayni zamanda herkes kendi bulunduğu zeminde gerekli-gereksiz yoğunluklarla meşguliyet sahalarını oldukça genişletmiş durumdalar. Öyle ki insanlar o yoğunlukta ruhlarını dinginleştirecek ortamlarda bulunma işine lüks olarak bakıyorlar. Böylece yürekleri ferahlatacak, gönülleri rahatlatacak şeyler rafa kaldırınca insanlar pek çok ruhsal sıkıntıya düşebiliyor, depresyona girebiliyor, değişik hastalıkları farkında olmadan hayatlarına dâvet edebiliyorlar. Hep deriz hayâtı farkındalık bilinciyle yaşamak lâzım.
İşte bu farkındalığı sağlayabilecek günlerdeyiz. Üç aylara girdi Müslümanlar. Ve Recep ayındayız. Bu aylarda bir güzel kandil ‘Regâib’ Gecesi ihya edildi. Önümüzde yine mübârek bir kandil daha var. Recep ayının son Cuma gecesi ‘Miraç’ kandilini idrak edeceğiz inşaallah. Biricik Rabb’imizin ayı olan Recep ayını Müslümanlar olarak en kâmil bir şekilde değerlendirme gayreti içinde olmalıyız. Bugüne kadar yoğun hayâtın dışına iteklediğimiz dînî vecibelerimizi yeniden, tekrar hayâtımızın merkezine koymalıyız. Unutulmasın ki değerlerimizden uzak yaşanan hayâtın hem kendimiz adına hem de ahretimiz adına pek kıymeti yoktur. Tekdüzelik, herkes gibi olma ucunda pespâyelik getirir. Oysaki maddeyi mânâyla birleştirerek yaşamak hayâta erdemli faaliyetler getirir. Bu ise kişiyi hem Rabb’ine doğru olarak sundurur hem de dünyâda faziletler medeniyeti inşa ettirir.
Recep ayında kutlı doğumun sâhibi O kutlu Nebi çok oruç tutardı. İbâdetlere daha sıkı sarılırdı. Neden, Peki? O insanların en mükemmeli iken, ‘ismet’ sıfatı ile günahsızken. Neden böyle yaptı? Rabb’ine şükredici bir sâde kul olmak için. O zaman biz bu ölçünün neresindeyiz ona bakmak lâzım? Evet, derlenip toparlanmak için böylesi bir kıyaslamayı ne yazık ki yapma durumundayız. Şu üç aylar iklimi, bozulan mânevi hayâtımızı düzeltmek önemli bir zemindir. Sene boyu biten ruh hayâtımızın yeniden şarj ederek doldurulması için iyi bir dolum merkezidir. Müminin mânevi hayâtı üç ayların feyizli ve bereketli ortamlarından muhakkak enerji almalıdır.
Üç aylarda Müslümanlar ahlaklarını yüksek tavırlarla ulvîleştirmeli. Eksikler giderilmeli, kalpler günah kirlerinden temizlenmeli, hatâlar en az seviyeye indirilmeli. Müminler kendilerin yaratan yüce Mevlâ’ya daha iyi bir kul olmak için çaba sarf etmeli. İslâm’ın kutsî prensipleriyle müminin hayâtına takva gelmeli inşaALLAH.
Hayırlı cumalar efendim.