Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi; 8. Olağan Genel Kurulu, KTO Konferans Salonu’nda yapıldı.
TYB etkinliklerinin yer aldığı Sinevizyon gösterisini izlerken; özellikle de Sayın Ahmet Köseoğlu konuşurken, oldukça duygulandık. Kuruluşundan bu yana nice güzel işe imza atılmıştı TYB Konya Şubesi’nde.
Son iki yıllık devreyi ele alır, bazı örnekler verirsek.. Erdem Bayazıt anılmıştı mesela. İskender Pala’yla “Gül Sohbeti”, “Hasan Âli Yücel’in Mevleviliği”, İsmet Özel’le “Özel”, Nasreddin Hoca, Yahya Kemal Günleri, Konfad Sergileri; Cumhuriyet Dönemi Din Politikaları; Karatay Şiir Akşamı; Rasim Özdenören Paneli; Necip Fazıl Şiiri, Nurettin Topçu Okumaları; Su Medeniyeti Sempozyumu; Huzur Sohbetleri; çok ses getiren “Kadın Yazar Ne Yazar” Paneli ve hatta “Kışkırtan Hayat, Başkaldıran Edebiyat” isimli Feryal Tilmaç, Gönül Çolak, Hüzeyme Yeşim Koçak ve Nalan Barbarosoğlu’nun katıldığı farklı bir “Kadın Buluşmasına” da ev sahipliği yapmıştı TYB.
Ayrıca hanımlara yönelik, Konyalı kadın yazarlar ve kitaplarının tanıtıldığı toplantılar gerçekleşmişti. En son “Mesnevi Okumalarıyla” faaliyetler, kışa a(yaza) rağmen sürdü.
Düşündüm ki; TYB Konya; kalbimize zihnimize programlarıyla edebî-fikrî bir hayatın yazılarını kazımıştı. Gazetecisiyle, konuk ettiği kültür-sanat adamlarıyla, yeşeren zengin düşüncelerle belki bir yazma tefekkür ateşini, muhabbetini canlandırmıştı.
“Edebiyat!” diye ötüşen kuşlardan haber almıştık. Bahçesinin böcekleri de az buçuk filozof muydu bilmem. Ara uzayınca, görme özlemiyle, uçan sineklerini bile özlüyorduk. En azından böyle abartılı gözüken cümleler kurdurabilecek bir atmosfer, koku ve büyü vardı.
Yazın/Yazım havasıyla demlenmiş, şevklenmiş, bereketlenmiştik. Gelecekte açacak nice yazı çiçeğinin, marifetli kalemin tohumları atılmıştı herhalde. Bir güzellik dünyası biraz daha şekillenmiş; bir irade çeliklenmiş, bir şuur bilenmişti.
Hüzün, huzur, mutluluk duygusu yaşadım; Ahmet Başkan’ın, veda konuşmasında. Onu anladığımı zannediyordum. Bir inşâ yapılıyordu orada. Başka hizmetler ve değişiklerini icra edebilirdiniz. Yazar, akıl hocası, danışman, muhip, siyasetçi pek çok sıfatla yine edebî çalışmaların; TYB’nin yanında olabilirdiniz. Ama sorumluluk ve başrol artık sizin değildir. Bu belki onca senenin emeği, birikimi, duygusal yatırımı ve elbette hayalinden sonra kısmen ağır gelebilir yahut bir “uzaklaşma” hissi verebilir.
Arkadaşlarımla aynı hissiyatı paylaştım: “Ahmet Başkan! Siz hep bizimlesiniz!”
Maddî imkânsızlıklar bir yandan, yeterince gönül desteği olmaması, ruh yalnızlıkları diğer taraftan; görevden çok fazla insanı yıpratan, yoran bir durum olsa gerek.
Ucundan kıyısından, bir parça bulaştığım için biliyorum. Değişik yapıdaki insanlarla, âhenk içinde bir “koro” kurmaya çalışmak; her şeye rağmen “yürütme/ geliştirme” iradesinde olmak; yol almak, çizgiden sapmamak…
Ahmet Köseoğlu ve ekibi, kanaatimce arkadan gelenlerin işini kolaylaştırdı. Bir temel atıldı, yükseltildi. Bundan sonrası o şuur ve idrake sahip insanların, yılmadan, azimle devam etmesi.
Çelebi mizaçlı, kitapla kültürle en fevkalâdesinden haşır neşir, Bekir Şahin Beyefendinin de aynı hassasiyetle, bu şerefli vazifeyi sürdüreceğini biliyorum.
TYB Konya Şubesi, 8. Olağan Genel Kurulu, bir ilki de gerçekleştirdi. Ak sakal(lı) değilse de, ak saçlı iki kadın yazar, yeni yönetim kadrosuna dâhil oldu. Melâhat Ürkmez Hanım ve bendeniz.
Artık büyük bir zevkle, beylerin işine burnumuzu sokacağız.
TYB etkinliklerinin yer aldığı Sinevizyon gösterisini izlerken; özellikle de Sayın Ahmet Köseoğlu konuşurken, oldukça duygulandık. Kuruluşundan bu yana nice güzel işe imza atılmıştı TYB Konya Şubesi’nde.
Son iki yıllık devreyi ele alır, bazı örnekler verirsek.. Erdem Bayazıt anılmıştı mesela. İskender Pala’yla “Gül Sohbeti”, “Hasan Âli Yücel’in Mevleviliği”, İsmet Özel’le “Özel”, Nasreddin Hoca, Yahya Kemal Günleri, Konfad Sergileri; Cumhuriyet Dönemi Din Politikaları; Karatay Şiir Akşamı; Rasim Özdenören Paneli; Necip Fazıl Şiiri, Nurettin Topçu Okumaları; Su Medeniyeti Sempozyumu; Huzur Sohbetleri; çok ses getiren “Kadın Yazar Ne Yazar” Paneli ve hatta “Kışkırtan Hayat, Başkaldıran Edebiyat” isimli Feryal Tilmaç, Gönül Çolak, Hüzeyme Yeşim Koçak ve Nalan Barbarosoğlu’nun katıldığı farklı bir “Kadın Buluşmasına” da ev sahipliği yapmıştı TYB.
Ayrıca hanımlara yönelik, Konyalı kadın yazarlar ve kitaplarının tanıtıldığı toplantılar gerçekleşmişti. En son “Mesnevi Okumalarıyla” faaliyetler, kışa a(yaza) rağmen sürdü.
Düşündüm ki; TYB Konya; kalbimize zihnimize programlarıyla edebî-fikrî bir hayatın yazılarını kazımıştı. Gazetecisiyle, konuk ettiği kültür-sanat adamlarıyla, yeşeren zengin düşüncelerle belki bir yazma tefekkür ateşini, muhabbetini canlandırmıştı.
“Edebiyat!” diye ötüşen kuşlardan haber almıştık. Bahçesinin böcekleri de az buçuk filozof muydu bilmem. Ara uzayınca, görme özlemiyle, uçan sineklerini bile özlüyorduk. En azından böyle abartılı gözüken cümleler kurdurabilecek bir atmosfer, koku ve büyü vardı.
Yazın/Yazım havasıyla demlenmiş, şevklenmiş, bereketlenmiştik. Gelecekte açacak nice yazı çiçeğinin, marifetli kalemin tohumları atılmıştı herhalde. Bir güzellik dünyası biraz daha şekillenmiş; bir irade çeliklenmiş, bir şuur bilenmişti.
Hüzün, huzur, mutluluk duygusu yaşadım; Ahmet Başkan’ın, veda konuşmasında. Onu anladığımı zannediyordum. Bir inşâ yapılıyordu orada. Başka hizmetler ve değişiklerini icra edebilirdiniz. Yazar, akıl hocası, danışman, muhip, siyasetçi pek çok sıfatla yine edebî çalışmaların; TYB’nin yanında olabilirdiniz. Ama sorumluluk ve başrol artık sizin değildir. Bu belki onca senenin emeği, birikimi, duygusal yatırımı ve elbette hayalinden sonra kısmen ağır gelebilir yahut bir “uzaklaşma” hissi verebilir.
Arkadaşlarımla aynı hissiyatı paylaştım: “Ahmet Başkan! Siz hep bizimlesiniz!”
Maddî imkânsızlıklar bir yandan, yeterince gönül desteği olmaması, ruh yalnızlıkları diğer taraftan; görevden çok fazla insanı yıpratan, yoran bir durum olsa gerek.
Ucundan kıyısından, bir parça bulaştığım için biliyorum. Değişik yapıdaki insanlarla, âhenk içinde bir “koro” kurmaya çalışmak; her şeye rağmen “yürütme/ geliştirme” iradesinde olmak; yol almak, çizgiden sapmamak…
Ahmet Köseoğlu ve ekibi, kanaatimce arkadan gelenlerin işini kolaylaştırdı. Bir temel atıldı, yükseltildi. Bundan sonrası o şuur ve idrake sahip insanların, yılmadan, azimle devam etmesi.
Çelebi mizaçlı, kitapla kültürle en fevkalâdesinden haşır neşir, Bekir Şahin Beyefendinin de aynı hassasiyetle, bu şerefli vazifeyi sürdüreceğini biliyorum.
TYB Konya Şubesi, 8. Olağan Genel Kurulu, bir ilki de gerçekleştirdi. Ak sakal(lı) değilse de, ak saçlı iki kadın yazar, yeni yönetim kadrosuna dâhil oldu. Melâhat Ürkmez Hanım ve bendeniz.
Artık büyük bir zevkle, beylerin işine burnumuzu sokacağız.