Türkiye'de izlenen kültürel, sosyal, siyasal ve ekonomik kalkınma politikaları, çözüm üretmek yerine, daha büyük problemleri beraberinde getirmiştir. Halbuki yaşanan problemlere çözümler bulmak bütün hükümetlerin görevidir. Bugün Türkiye'nin çözüm bekleyen temel problemleri şunlardır:
1) Eğitim, 2) Ahlâki Çöküntü, 3) Taklitçilik, 4) Dışa Bağımlılık, 5) Sahipsizlik, 6) Borçlanma, 7) Pahalılık, 8) Plânsızlık, 9) İsraf, 10) Çevre Problemi, 11) Terör, 12) Kalkınma
1) Eğitim: Türkiye'de uygulanan eğitim politikası eksikliklerle doludur. Eğitimde tarihi, coğrafi, kültürel, sosyal, siyasal, dini ve teknik bilgiler okullarda geniş bir biçimde ve eksiklikler giderilerek verilmelidir. Eğitimde gençlerin iyi yetiştirilmesi için gerçek manada millî olan bir eğitim politikası uygulanmalıdır. Gençlerimiz, gelecekte görev alacakları alanlarda hem problemleri çözmek, hem de ülkemizin kalkınması konusunda şuurlu bir biçimde yetiştirilmelidirler.
2) Ahlâki Çöküntü: Toplumumuzda günden güne çöken bir ahlâki yapı ile karşı karşıya bulunmaktayız. İnsanların ekonomik durumları zayıflayıp, fakirleştikçe ve ahlâki yönden manevi bilgilerden de uzak bırakılınca, ahlâki yapı her yönüyle çökmektedir. Bu ahlâki çöküntünün sonucu olarak, yalan, dolan, aldatma, yolsuzluklar, çalışmadan kazanma, hırsızlık, fuhuş, ailevi problemler toplumumuzu bir kanser gibi sarmıştır. Bu vahim durumdan kurtulmak için insanlarımıza sahip çıkılmalı ve yaşanan problemlere hem ekonomik hem de manevi yönden yaklaşarak çözümler aranmalıdır.
3) Taklitçilik: Taklitçilik çok kötü bir hastalıktır. İnsanlar kendi kültürleri doğrultusunda hayatlarına yön vermelidirler. Ülkeler kendi yetiştirdikleri insanlarla, sahip oldukları kültürler çerçevesinde kalkınmalarını sağlamalıdırlar. Yabancıların önerdiği fikir ve düşünceler millî kalkınmada hiçbir zaman çözüm olamaz.
Taklitçilik peşinde koşan insanlar hem kendilerini, hem de kendi milletlerini aldatmış olurlar. Bugün Türkiye'de taklitçilik peşinde koşan çoğu insanlar ülkemizin geri kalmasına sebep olmuşlardır. Bu nedenle Türkiye'de taklitçilikten uzak, kendi öz kültürümüz çerçevesinde izlenecek politikalarla meselelere çözümler aranmalıdır.
4) Dışa Bağımlılık: Dışa bağımlı olan ülkeler de tam bağımsızlıktan söz edilemez. Bir ülkenin siyasetinde, ekonomisinde, dış politikasında dış etkilerde kalmadan alınan kararlar millî çözümler olarak ortaya çıkar. Bugün Türkiye, dış politikada ABD ve AB'nin tesiri altında kalırken, ekonomi politikasında da IMF'nin önerdiği politikalara göre uygulamalar yapmaktadır. Bu durum ülkemizin kalkınmasını engellemektedir. Çünkü yabancı devletler ve yabancı kurumlar, başka bir ülkede ancak kendi çıkarları doğrultusunda politikalar izlerler. Hatta yabancıların bir memlekette uyguladıkları politikalar, o ülkede sosyal, siyasal, ekonomik meseleleri daha da büyütür. Bugün Türkiye, yabancıların etkisi altında ve dışa bağımlı bir ülke durumundadır. Ülkemizi, dışa bağımlı politikalardan kurtarmak için kendi gücümüzle kalkınma yolunda kararlı adımlar atmak zorundayız. Türkiye, dış tesirlerden uzak bir biçimde kalkınabilecek bütün birikimlere sahip olan bir ülkedir. Yeter ki ülkeyi yönetenler bu konuda karalı olsunlar ve cesur adımlar atsınlar. Millî olan çözümlere halkımız her zaman destek verir.
5) Sahipsizlik: Türkiye'de insanlar sahipsiz durumdadır. İşsiz, dul ve yetimler, işini kaybeden esnaf ve sanayici kendi haline terk edilerek çaresizlik içinde yaşamaktadır. İflas eden işadamlarının hiçbir mal varlığı kalmadığı halde, vergi ve SSK borçlarından dolayı haciz işlemleri yapılarak zaten yaralı olan insanlara daha çok acılar çektirilmektedir. Halbuki hükümetler tarafından bütün insanların gelir durumları tespit edilerek, geçinme sıkıntısı içine düşen insanlara sahip çıkılmalıdır. Ülkemizde her insanın mutlaka bir geliri olmalıdır. Bir Sosyal Yardım Fonu kurularak, işi olmayan insanlara mutlaka bir ödeme yapılmalıdır. Toplumda geçim sıkıntısı çeken insan kalmamalıdır.
6) Borçlanma: Türkiye'nin gerek iç borçları, gerekse dış borçları sürekli artıyor. Bu durum ülke ekonomisini olumsuz yönde etkilemektedir. Hükümet olanların yatırım yaparak veya ihracatı artırarak gelir elde edip, kaynaklar bulmak yerine IMF politikaları doğrultusunda borç alma yolunu seçmeleri kalkınma çabalarını baltalamaktadır. Borç alarak ülke ekonomisini sürekli faiz ödeyen bir konumda bırakan politikalara son verilmelidir. Borçlanma politikasına son veren bir anlayışla, millî kaynaklarımız harekete geçirilmelidir.
Borçlanmadan dolayı, toplanan vergilerin faiz olarak ödenmesi yerine yatırım olarak ekonomiye kanalize edilmesi gerekir.
7) Pahalılık: Türkiye'de pahalılık her geçen gün artmaktadır. Ard arda gelen zamlar hayatı çekilmez hale getirmektedir. İnsanların tükettiği malların fiyatları artarken gelirlerinde istenen artışların olmaması geçim sıkıntısı meydana getirmektedir. Pahalılığın ortadan kaldırılması için tarımda ve sanayide üretimin artırılması, para değerinin korunarak, fiyat artışlarının önüne geçilmesi gerekir.
8) Plânsızlık: Türkiye'de uygulanan ekonomi politikaları plânsız bir biçimde yürütülmektedir. Plânsız olarak yapılan işler istenen verimi sağlamadığı gibi problemleri de artırır. Türkiye'de şehirlerin, ilçelerin, beldelerin, köylerin plânsız, kontrolsüz, çarpık ve gecekondu biçiminde yapılaşması plânsızlığın bir göstergesidir.
Yatırımlardaki plânsızlık köylerden şehirlere olan göçü zorlayarak daha büyük problemlere sebep olmuştur. Ülkemizde bütün işler yeniden ele alınıp, kalıcı plânlar yapılarak kalkınmamız sağlanmalıdır.
9) İsraf: Gereksiz harcamalar israftır. Bir malın lüzumsuz bir şekilde harcanması israftır. Plânsız ve kalitesiz olarak yapılan işlerin daha sonra kısa sürede kullanılamaz hale gelmesi büyük bir israftır. Yapılan işlerin sağlam ve kaliteli olması gerekir. Gelişme ve kalkınma yolunda başarılı olmak için israfa yol açan bütün davranışlardan kaçınmak şarttır.
10) Çevre Problemi: Türkiye'de bir çevre problemi yaşanmaktadır.
Okullarımızda çevre konusunda geniş bir eğitim verilmelidir.
Şehirlerde, ilçelerde, beldelerde, köylerde yaşayan halkımız çevre konusunda bilgilendirilmelidir. Yapılan hizmetler çevre anlayışı gözetilerek yapılmalıdır. Yapılaşmalar yapılırken tarımsal alanlar, yeşil alanlar, ormanlar ve ağaçlık bölgeler korunmalıdır. Çevre konusunda gerek hükümetler, gerekse belediyeler tavizsiz bir politika izlemelidirler.
11) Terör: Türkiye'nin en büyük problemlerinden biri de terördür.
Terör, Türkiye'de insanların can güvenliğini tehdit etmektedir. Zaman zaman meydana gelen terör eylemleri ile çoğu vatandaşımız canından olmaktadır. Türkiye'de terör eylemlerine destek veren dış güçlerin varlığı bir gerçektir. Ülkemize karşı bir tehdit unsuru olarak kullanılan terörün ortadan kaldırılması için çok yönlü tedbirler alınmalıdır.
12) Kalkınma: Türkiye'de uygulanmakta olan kalkınma politikaları yabancı etkiler altında yürütülmektedir. Yabancıların etkileri altında kalınarak yürütülen kalkınma politikaları ile kalkınmamız sağlanamadığı gibi çok yönlü problemlerle karşı karşıya gelinmiştir.
Hükümet olanlar, kendimize has "Millî Kalkınma Politikası" çerçevesinde uygulamalar yoluna giderek, kararlı, ısrarlı ve emin adımlar atıp ülkemizin kalkınmasını sağlamalıdırlar.
Türkiye'de yaşanabilir güzel köyler, güzel beldeler, güzel ilçeler ve güzel şehirler kurularak, ülkemizin refah düzeyi artırılmalıdır. Uygulanacak olan "Millî Kalkınma Politikası" ile Türkiye altyapısı bitmiş bir ülke haline gelirken, yapılacak olan yeni yatırımlarla kalkınan ve işsizlerine iş veren bir ülke haline getirilmelidir.
1) Eğitim, 2) Ahlâki Çöküntü, 3) Taklitçilik, 4) Dışa Bağımlılık, 5) Sahipsizlik, 6) Borçlanma, 7) Pahalılık, 8) Plânsızlık, 9) İsraf, 10) Çevre Problemi, 11) Terör, 12) Kalkınma
1) Eğitim: Türkiye'de uygulanan eğitim politikası eksikliklerle doludur. Eğitimde tarihi, coğrafi, kültürel, sosyal, siyasal, dini ve teknik bilgiler okullarda geniş bir biçimde ve eksiklikler giderilerek verilmelidir. Eğitimde gençlerin iyi yetiştirilmesi için gerçek manada millî olan bir eğitim politikası uygulanmalıdır. Gençlerimiz, gelecekte görev alacakları alanlarda hem problemleri çözmek, hem de ülkemizin kalkınması konusunda şuurlu bir biçimde yetiştirilmelidirler.
2) Ahlâki Çöküntü: Toplumumuzda günden güne çöken bir ahlâki yapı ile karşı karşıya bulunmaktayız. İnsanların ekonomik durumları zayıflayıp, fakirleştikçe ve ahlâki yönden manevi bilgilerden de uzak bırakılınca, ahlâki yapı her yönüyle çökmektedir. Bu ahlâki çöküntünün sonucu olarak, yalan, dolan, aldatma, yolsuzluklar, çalışmadan kazanma, hırsızlık, fuhuş, ailevi problemler toplumumuzu bir kanser gibi sarmıştır. Bu vahim durumdan kurtulmak için insanlarımıza sahip çıkılmalı ve yaşanan problemlere hem ekonomik hem de manevi yönden yaklaşarak çözümler aranmalıdır.
3) Taklitçilik: Taklitçilik çok kötü bir hastalıktır. İnsanlar kendi kültürleri doğrultusunda hayatlarına yön vermelidirler. Ülkeler kendi yetiştirdikleri insanlarla, sahip oldukları kültürler çerçevesinde kalkınmalarını sağlamalıdırlar. Yabancıların önerdiği fikir ve düşünceler millî kalkınmada hiçbir zaman çözüm olamaz.
Taklitçilik peşinde koşan insanlar hem kendilerini, hem de kendi milletlerini aldatmış olurlar. Bugün Türkiye'de taklitçilik peşinde koşan çoğu insanlar ülkemizin geri kalmasına sebep olmuşlardır. Bu nedenle Türkiye'de taklitçilikten uzak, kendi öz kültürümüz çerçevesinde izlenecek politikalarla meselelere çözümler aranmalıdır.
4) Dışa Bağımlılık: Dışa bağımlı olan ülkeler de tam bağımsızlıktan söz edilemez. Bir ülkenin siyasetinde, ekonomisinde, dış politikasında dış etkilerde kalmadan alınan kararlar millî çözümler olarak ortaya çıkar. Bugün Türkiye, dış politikada ABD ve AB'nin tesiri altında kalırken, ekonomi politikasında da IMF'nin önerdiği politikalara göre uygulamalar yapmaktadır. Bu durum ülkemizin kalkınmasını engellemektedir. Çünkü yabancı devletler ve yabancı kurumlar, başka bir ülkede ancak kendi çıkarları doğrultusunda politikalar izlerler. Hatta yabancıların bir memlekette uyguladıkları politikalar, o ülkede sosyal, siyasal, ekonomik meseleleri daha da büyütür. Bugün Türkiye, yabancıların etkisi altında ve dışa bağımlı bir ülke durumundadır. Ülkemizi, dışa bağımlı politikalardan kurtarmak için kendi gücümüzle kalkınma yolunda kararlı adımlar atmak zorundayız. Türkiye, dış tesirlerden uzak bir biçimde kalkınabilecek bütün birikimlere sahip olan bir ülkedir. Yeter ki ülkeyi yönetenler bu konuda karalı olsunlar ve cesur adımlar atsınlar. Millî olan çözümlere halkımız her zaman destek verir.
5) Sahipsizlik: Türkiye'de insanlar sahipsiz durumdadır. İşsiz, dul ve yetimler, işini kaybeden esnaf ve sanayici kendi haline terk edilerek çaresizlik içinde yaşamaktadır. İflas eden işadamlarının hiçbir mal varlığı kalmadığı halde, vergi ve SSK borçlarından dolayı haciz işlemleri yapılarak zaten yaralı olan insanlara daha çok acılar çektirilmektedir. Halbuki hükümetler tarafından bütün insanların gelir durumları tespit edilerek, geçinme sıkıntısı içine düşen insanlara sahip çıkılmalıdır. Ülkemizde her insanın mutlaka bir geliri olmalıdır. Bir Sosyal Yardım Fonu kurularak, işi olmayan insanlara mutlaka bir ödeme yapılmalıdır. Toplumda geçim sıkıntısı çeken insan kalmamalıdır.
6) Borçlanma: Türkiye'nin gerek iç borçları, gerekse dış borçları sürekli artıyor. Bu durum ülke ekonomisini olumsuz yönde etkilemektedir. Hükümet olanların yatırım yaparak veya ihracatı artırarak gelir elde edip, kaynaklar bulmak yerine IMF politikaları doğrultusunda borç alma yolunu seçmeleri kalkınma çabalarını baltalamaktadır. Borç alarak ülke ekonomisini sürekli faiz ödeyen bir konumda bırakan politikalara son verilmelidir. Borçlanma politikasına son veren bir anlayışla, millî kaynaklarımız harekete geçirilmelidir.
Borçlanmadan dolayı, toplanan vergilerin faiz olarak ödenmesi yerine yatırım olarak ekonomiye kanalize edilmesi gerekir.
7) Pahalılık: Türkiye'de pahalılık her geçen gün artmaktadır. Ard arda gelen zamlar hayatı çekilmez hale getirmektedir. İnsanların tükettiği malların fiyatları artarken gelirlerinde istenen artışların olmaması geçim sıkıntısı meydana getirmektedir. Pahalılığın ortadan kaldırılması için tarımda ve sanayide üretimin artırılması, para değerinin korunarak, fiyat artışlarının önüne geçilmesi gerekir.
8) Plânsızlık: Türkiye'de uygulanan ekonomi politikaları plânsız bir biçimde yürütülmektedir. Plânsız olarak yapılan işler istenen verimi sağlamadığı gibi problemleri de artırır. Türkiye'de şehirlerin, ilçelerin, beldelerin, köylerin plânsız, kontrolsüz, çarpık ve gecekondu biçiminde yapılaşması plânsızlığın bir göstergesidir.
Yatırımlardaki plânsızlık köylerden şehirlere olan göçü zorlayarak daha büyük problemlere sebep olmuştur. Ülkemizde bütün işler yeniden ele alınıp, kalıcı plânlar yapılarak kalkınmamız sağlanmalıdır.
9) İsraf: Gereksiz harcamalar israftır. Bir malın lüzumsuz bir şekilde harcanması israftır. Plânsız ve kalitesiz olarak yapılan işlerin daha sonra kısa sürede kullanılamaz hale gelmesi büyük bir israftır. Yapılan işlerin sağlam ve kaliteli olması gerekir. Gelişme ve kalkınma yolunda başarılı olmak için israfa yol açan bütün davranışlardan kaçınmak şarttır.
10) Çevre Problemi: Türkiye'de bir çevre problemi yaşanmaktadır.
Okullarımızda çevre konusunda geniş bir eğitim verilmelidir.
Şehirlerde, ilçelerde, beldelerde, köylerde yaşayan halkımız çevre konusunda bilgilendirilmelidir. Yapılan hizmetler çevre anlayışı gözetilerek yapılmalıdır. Yapılaşmalar yapılırken tarımsal alanlar, yeşil alanlar, ormanlar ve ağaçlık bölgeler korunmalıdır. Çevre konusunda gerek hükümetler, gerekse belediyeler tavizsiz bir politika izlemelidirler.
11) Terör: Türkiye'nin en büyük problemlerinden biri de terördür.
Terör, Türkiye'de insanların can güvenliğini tehdit etmektedir. Zaman zaman meydana gelen terör eylemleri ile çoğu vatandaşımız canından olmaktadır. Türkiye'de terör eylemlerine destek veren dış güçlerin varlığı bir gerçektir. Ülkemize karşı bir tehdit unsuru olarak kullanılan terörün ortadan kaldırılması için çok yönlü tedbirler alınmalıdır.
12) Kalkınma: Türkiye'de uygulanmakta olan kalkınma politikaları yabancı etkiler altında yürütülmektedir. Yabancıların etkileri altında kalınarak yürütülen kalkınma politikaları ile kalkınmamız sağlanamadığı gibi çok yönlü problemlerle karşı karşıya gelinmiştir.
Hükümet olanlar, kendimize has "Millî Kalkınma Politikası" çerçevesinde uygulamalar yoluna giderek, kararlı, ısrarlı ve emin adımlar atıp ülkemizin kalkınmasını sağlamalıdırlar.
Türkiye'de yaşanabilir güzel köyler, güzel beldeler, güzel ilçeler ve güzel şehirler kurularak, ülkemizin refah düzeyi artırılmalıdır. Uygulanacak olan "Millî Kalkınma Politikası" ile Türkiye altyapısı bitmiş bir ülke haline gelirken, yapılacak olan yeni yatırımlarla kalkınan ve işsizlerine iş veren bir ülke haline getirilmelidir.