Bundan önceki yazım dolayısıyla tanıdığım ve tanımadığım pek çok okuyucum bana ulaşarak teşekkür etti ve hissiyatımıza tercüman olmuşsun dedi. Yazı 2500’den fazla tıklanmış. Okunmaya da devam ediliyor. Bundan da anlaşılıyor ki, toplum ne surette olursa olsun kavga ve ülkenin huzuru bozulsun istemiyor.. Kavganın devlete ve millete büyük zarar verdiğinin farkında.
Bu yazımın bir yerinde, “Ortalık daha da karışacak” söylemine dikkat çekmiştim. Bir hafta geçti geçmedi. 7 bin kişinin üç yıl boyunca dinlendiği, daha sonra da bunun yarım milyon olduğu haberi gündeme bomba gibi düştü. Gerçekten ortalık karışmaya devam ediyor.
Karşı atak gecikmedi. Başbakanla oğlu arasındaki ses kayıtları ülkeyi derinden sarstı. Ses kayıtlarının ardı arası kesilmek bilmiyor.. Arkasından beddua ve kahriye iddiaları. Kin ve nefret duyguları ülkeyi sarmak üzere. Son günlerde de cemaatin AKP’ye oy vermeyin, telefonları ve ev ziyaretleri. Bütün bunlar yakın dostlarımızın anlattıklarına dayanıyor. Afaki sözler değil.. Bu son girişimler iki gurup arasındaki kin ve nefret duygularını zirveye taşıyacak ve etkisi yıllarca devam edecek. Yara alan dostluklar nasıl onarılacak?
Bugünlerde olanların çoğu darbe sıralarında bile görülmedi. Birileri, devamlı itibar kaybediyor. Oysa itibar kazanmak son derece zordur. Ama anlayan kim. Gözler kör, kulaklar sağır, duygular dumura uğramış gibi.
AKP, oy kaybeder, iktidar değişir, bütün bunlar olağan şeyler. Birileri bunlardan nemalanır, fakat ülke kaybeder.
Biri gelir biri gider, ama ülke sathına yerleşen düşmanlıklar, kin ve nefretler kolay kolay silinmez. Yıllar boyu sürer. Birilerinin kaybı birilerinin kazanç hanesine değil, zarar hanesine işlenir. Bu sözüme iyi dikkat edin. Zamanı gelince de bunun hesabı sorulur.
Cumhuriyet Dönemi dahil, Osmanlı Döneminde bile millet böyle bir fitne ile karşılaşmadı gibi geliyor bana. Bakalım daha ortaya neler atılacak ve seçimlere hangi şartlar altında girilecek? Allah sonunu hayra tebdil etsin. Başka ne denir? Şunu açıkça söylemekte fayda var; kimsenin şüphesi olmasın, varsa bir kuruş suistimalin hesabı sorulur.
Ülkeyi derinden sarsan bu kavgada, siyasiler dahil, herkesin bir hesabı var. Bu kavgadan büyük zarar gören, huzuru bozulan bu masum ve mazlum halkın sahibinin de bir hesabı vardır muhakkak. Bazen şer gibi görülen olaylarda hayır vardır. Bunlar ileride daha iyi anlaşılacaktır. Bir de işin bu tarafını görmeye çalışalım.
Sessiz yığınlar olayları ve kavgayı ibret ve dehşetle aynı zamanda da, büyük bir üzüntü ile seyrediyor. Herhalde bu sessiz yığınlara, “Ya Rabbi! Huzurumuzu, birliğimizi, dirliğimizi bozan yurt içi ve yurt dışı hainlere ve gafillere fırsat verme. Devletimizi ve milletimizi kıyamete kadar payidar eyle.!” diye dua etmekten ve göz yaşı dökerek, İlâhî ifade ile “İçimizdeki beyinsizler yüzünden, bizleri helâk eder misin Allah’ım?” diye yalvarmaktan başka şey düşmüyor.
Ülke huzura muhtaç, huzurumuzu bozacak aşırılıklardan ve aslı esası olmayan dedikodulardan uzak duralım diyoruz.
Bu yazım konu ile ilgili son yazım olacak, mecbur kalmaz isem bu konuya bir daha girmeyeceğim.
Sabır, teenni dileği ve dua ile...