Türkiye ekonomisi, 1947’de IMF kıskacına girmiştir. Alınan dış borçlar ile IMF, Türk ekonomisi üzerinde denetim kurmaya başlamıştır.
IMF (Uluslararası Para Fonu), ABD’nin öncülüğünde 1944 yılında kurulmuştur. 1 Mart 1947’de çalışmaya başlamıştır. Amaçları: Uluslararası mali sistemi idare etmek, üyelerine kredi sağlamaktır.
Türkiye, IMF’nin kurucu üyesidir. IMF’nin Türkiye ekonomisine ilk müdahalesi, Demokrat Parti (DP) döneminde, 1958’de 600 milyon dolarlık dış borç ertelemesi 359 milyon dolar da yeni kredi sağlanması ile olmuştur. Bunun karşılığı olarak Türkiye, Türk Lirası’nı yüzde 320 devalüe yaparak, 1 ABD doları 2,80 liradan 9 liraya çıkarılmıştır.
IMF ile ilişkileri olan ülkeler de hükümetlerin süresini, ilişkilerin iyi gidip gitmediği belirlemektedir. Türkiye’de, IMF’den kredi kullanan ülkelerden biri olduğu için hükümetlerin ayakta kalması veya gitmesi ilişkilere bağlı olarak yürümüştür.
IMF ile “Stand-By Anlaşması” yapan ülkeler, şartlara kesin kez uymak zorundadır. Eğer şartlara uyulmazsa IMF hemen anlaşmayı iptal eder. Bu yüzden hükümetler bile devrilmiştir.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Direktörlerinden Michel Camdessus, “IMF’de bir temel ilkemiz var. Program ne kadar kuvvetli olursa, destekte o kadar kuvvetli olur “demiştir. IMF’nin verdiği krediler şartlıdır. Michel Camdessus “Kredilerin nerede ve nasıl kullanılacağının belirlenmesi gerekir” diyerek verilen kredilerin şartlı ve denetimli kredi olduğunu ortaya koymuştur.
Türkiye’nin, IMF’den aldığı krediler şartlı ve denetimli olmuştur. Ne zaman ki verilen krediler, IMF denetiminden çıkmış ise o zaman Türkiye’de hükümetler devrilmiş, ihtilallar olmuştur. Türkiye ekonomisinde IMF’li yıllar, halkın isteklerine göre değil de, IMF isteklerine halkın boyun eğmesi şeklinde geçmiştir. IMF’nin isteklerine boyun eğenler, halkın boynunu bükük bırakmışlar, ülkeyi de fakirleştirmişlerdir.
1970’li, 1980’li yıllar tam anlamıyla IMF’li yıllar olmuştur. 1970’den 1977’ye kadar, IMF’nin istekleri doğrultusunda tam 13 mini devalüasyon yapılarak Türk Lirası’nın değeri düşürülmüştür.
1970 yılında Süleyman Demirel Hükümeti, devalüasyon ve KİT zamlarını tartıştıktan sonra karar açıklanıyor ve mesaj Washington’a geçiyordu. Şifre şöyleydi: “Papaza söyleyin, ayin hazırlığı yapsın. Yani, IMF direktörüne söyleyin devalüasyon tamam...”
İşte Türkiye’de hükümet olanların çoğu, IMF’nin verdiği reçetelere göre ekonomik uygulamalar yapmışlardır.
IMF (Uluslararası Para Fonu), ABD’nin öncülüğünde 1944 yılında kurulmuştur. 1 Mart 1947’de çalışmaya başlamıştır. Amaçları: Uluslararası mali sistemi idare etmek, üyelerine kredi sağlamaktır.
Türkiye, IMF’nin kurucu üyesidir. IMF’nin Türkiye ekonomisine ilk müdahalesi, Demokrat Parti (DP) döneminde, 1958’de 600 milyon dolarlık dış borç ertelemesi 359 milyon dolar da yeni kredi sağlanması ile olmuştur. Bunun karşılığı olarak Türkiye, Türk Lirası’nı yüzde 320 devalüe yaparak, 1 ABD doları 2,80 liradan 9 liraya çıkarılmıştır.
IMF ile ilişkileri olan ülkeler de hükümetlerin süresini, ilişkilerin iyi gidip gitmediği belirlemektedir. Türkiye’de, IMF’den kredi kullanan ülkelerden biri olduğu için hükümetlerin ayakta kalması veya gitmesi ilişkilere bağlı olarak yürümüştür.
IMF ile “Stand-By Anlaşması” yapan ülkeler, şartlara kesin kez uymak zorundadır. Eğer şartlara uyulmazsa IMF hemen anlaşmayı iptal eder. Bu yüzden hükümetler bile devrilmiştir.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Direktörlerinden Michel Camdessus, “IMF’de bir temel ilkemiz var. Program ne kadar kuvvetli olursa, destekte o kadar kuvvetli olur “demiştir. IMF’nin verdiği krediler şartlıdır. Michel Camdessus “Kredilerin nerede ve nasıl kullanılacağının belirlenmesi gerekir” diyerek verilen kredilerin şartlı ve denetimli kredi olduğunu ortaya koymuştur.
Türkiye’nin, IMF’den aldığı krediler şartlı ve denetimli olmuştur. Ne zaman ki verilen krediler, IMF denetiminden çıkmış ise o zaman Türkiye’de hükümetler devrilmiş, ihtilallar olmuştur. Türkiye ekonomisinde IMF’li yıllar, halkın isteklerine göre değil de, IMF isteklerine halkın boyun eğmesi şeklinde geçmiştir. IMF’nin isteklerine boyun eğenler, halkın boynunu bükük bırakmışlar, ülkeyi de fakirleştirmişlerdir.
1970’li, 1980’li yıllar tam anlamıyla IMF’li yıllar olmuştur. 1970’den 1977’ye kadar, IMF’nin istekleri doğrultusunda tam 13 mini devalüasyon yapılarak Türk Lirası’nın değeri düşürülmüştür.
1970 yılında Süleyman Demirel Hükümeti, devalüasyon ve KİT zamlarını tartıştıktan sonra karar açıklanıyor ve mesaj Washington’a geçiyordu. Şifre şöyleydi: “Papaza söyleyin, ayin hazırlığı yapsın. Yani, IMF direktörüne söyleyin devalüasyon tamam...”
İşte Türkiye’de hükümet olanların çoğu, IMF’nin verdiği reçetelere göre ekonomik uygulamalar yapmışlardır.