Güncel olaylar yazı serisi
Üç beş seneden beri yirmi kadar il ve ilçenin mahalli gazetesinde yazı yazıyorum. Bunlardan biri de Hatay/Reyhanlı “Öncü Haber Gazetesi” dir. Bu gazeteler, yazımın yayınladığı sayılarını bana göndeririler. Dolayı ile ben de hem yazımı takip ederim ve hem de gazetenin yayınlandığı il ve ilçede olup bitenleri öğrenirim. Bu şekilde ki hareket, insana bir aidiyet duygusu da kazandırıyor ve sizin o yöre ile manevi bağlarınızı artırıyor.
11 Mayıs 2013 Cumartesi günü Reyhanlı’da ardı ardına patlayan bombalar ve sonrasında yaşanan olayları da bu nedenle yakinen takip etme imkânım oldu. Bu patlamalarda bazı binalar ve bazı araçlar tahrip oldu, 43 masum vatandaşımız hayatını kaybetti. Yüzden fazla vatandaşımız da yaralandı. Hastanelerde tedaviye alındılar.
Hemen belirtmeliyim ki bu tür terör olaylarını kesinlikte kınıyorum ve bu olaylarda ölenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara en kısa zamanda sıhhat ve afiyet, geride kalan acılı aileler ile tüm Reyhanlı’lı kardeşlerime geçmiş olsun temennilerimi iletiyorum.
40 seneden fazladır, ülkemizin ve dünya siyasetini yakından takip ediyorum. Mümtaz insan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’la bu sureyi birlikte yaşadık. Onun hemen her konferansını, her konuşmasını ve her hareketini yakından takip etme imkânım oldu. Ondan; “Dünya’yı insafsızca kucaklayan bir ahtapot bulunduğunu ve onun, kendi dışındaki insanları ya öldürülmesi gereken bir varlık veya kendilerinin bir kölesi olarak gören bir Siyonizm hareketi” bulunduğunu öğrendim. “Siyasi olaylarda tesadüf yoktur. Bize intikal eden her hareket mutlaka önceden planlanmış ve programlanmış bir harekettir” diyen Hocamız, bir sözünde de; “Eğer Yahudiler olmasaydı, yeryüzünde savaşlar olmazdı” diye ifade etmişti.
Amerika’da ki ikiz binalar bir cumartesi günü (Yahudilerin Havra’da oldukları bir saatte) bir komployla vurulunca, o günün idarecileri olan George Bush ve Dışişleri Bakanı Bakan Bayan Gondelize Raise, hemen “20. Haclı hareketini” başlattıklarını ve “22 Ortadoğu (Müslüman) ülkesinin sınırlarının değişeceğini…” ilan etmişlerdi.
Irkçı Emperyalizmin en çok üzerinde durduğu ülke “600 yıldan fazla İslami idarenin (Hilafet sebebiyle) beyni ve olmuş ve Atlas Okyanusu'ndan Büyük Okyanus'a kadar 40'dan fazla ülkeyi idare etmiş, korumuş ve gözetmiş olan Türkiye’nin yok edilmesidir.
Olayların temelinde yatan gerçek ise “Büyük İsrail’in kurulması” nı sağlamaktır. BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) veya diğer adıyla BİP (Büyük İsrail Projesi) bunun için hazırlanmıştır. Bunun için Başbakanımız BOP eş başkanlığına seçilmiş, bunun için Irak işgal edilmiş, bütün Müslüman ülkelerde renkli devrimler bunun için başlatılmış (Mısır hariç) ve sonuçlandırılmıştır.
REYHANLI’DA YAŞANANLAR
Reyhanlı’da yaşanan olayları bir gün sonra eski İçişleri Bakanı ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay, taziye ve temennilerini ilettikten sonra şu şekilde anlatmaktaydı. “Cilvegözü sınır kapısında patlatılan bombalar ile Reyhan’lı da patlatılan bombalar olayı benzerlik göstermektedir. Biz, Cilvegözü olayından sonra güvenlik derecesini yükselttik. Giren çıkan araçlar sıkı bir denetimden geçmektedirler. Dolayısıyla, Reyhanlı’da patlatılan araç içindeki bombalar Suriye’den değil, kendi içimizden getirilmişlerdir.
Bombalama olayları Suriyeli mültecilerden değil Suriye gizli haber alma teşkilatının yani “El Muhaberat”ın yaptığına dair bulgularımız vardır” demiştir.
Buradan anlaşılan o dur ki Suriye, Cilvegözü ve Reyhanlı olaylarının sorumlusu olarak görülmekte ve dünya kamuoyuna gösterilmektedir.
Bize göre bu olayın yorumu düz mantıkla ve gözle görünen şekilde yorumlanması katiyetle yanlıştır. Bu olaylar BOP’tan müstakil olarak düşünülemez. Olayların arkasında bu senaryoyu hazırlayanlar böylece emellerine kavuşmuş oluyor ve Türkiye dürtüklenerek Suriye ile kapıştırmanın kapısına getiriliyor.
Önce, bilinmelidir ki alınan istihbarat olaylarının kaynağı güvenilmezdir. Çünkü Türkiye, bir müddetten beri Siyonizm’in kontrolünde ki ABD ile “İstihbarat işbirliği” yapmaktadır. Nitekim PKK ile mücadele esnasında bu kaynaktan gelen haberlerin ne kadar güvenilmez olduğu, karakol baskınlarında nasıl yayan kaldığımızla ve uçaklarımızla vurulan kaçakçılar olayında açıkça görülmüştür.
İkincisi, bomba yüklü araçların patlatılmaları, Reyhanlı’da oldu diye Suriye suçlu gösterilemez. Bu araçlar Sinop’a da gidebilir ve orada patlatılabilirlerdi. Nitekim bundan iki yıl kadar önce Ankara’da Başbakanlığa çok yakın bir yer olan Sıhıye Çok katlı otopark’a bir bomba yüklü araç konmuş ve bu aracın varlığı bizzat kendileri tarafından ihbar edilerek, Türkiye tehdit edilmişti. Bu araçların da özellikle Reyhanlıya getirilmiş oldukları düşünülmeli ve ülkemizin muhtemel tuzağa düşmesi önlenmelidir.
Üçüncüsü, Suriye 2 yıla varan kendi içinde olaylarını bastıramamışken, Türkiye’yi üstüne çekerek kendisine ikinci bir cephe açma aptallığına düşmesi beklenmez.
Dördüncüsü, İran İsrail’e karşı bir tavır takındığı için ileri bir karakol olarak Suriye’ye destek olmakta, Suriye’nin düşmesi halinde sıranın kendine geleceğini hesaplamaktadır. Bizim bu olaylar bahanesiyle Suriye’ye saldırmamız, 300 yıldır savaşmadığımız İran’la bizi karşı karşıya getirecektir. Bu planları yapanların istedikleri de budur. İki dost ülke birbiri ile boğuşsun, enkaz toplamak da bize kalsın demektedirler.