Orta Asya'dan Balkanlardaki uluslara kadar çok geniş bir bölgede yerel renk ve inançlarla kutlanan Nevruz, her ulusun kendi kültür değerleriyle özdeşleştirip sembolleştirdiği, özü itibariyle baharın gelişinin kutlandığı coşkuyla karşılandığı bir gündür.
Yaşadığı geniş coğrafyada doğa ve çevrenin uyanışının kutlandığı Nevruz Bayramı'nın Anadolu'da ve Türk kültürünün yayıldığı bölgelerde de son derece köklü ve zengin bir geçmiş vardır.
“Самарқанның көк тасы жібіген күн’’(Semerkandın mavi taşları’nın eridiği gün) 21-23 Mart Türk ulusunun baharın müjdecisi olarak kabul ettiği Nevruz Bayramı, bu sene pandemiden dolayı büyük şenlikler ile karşılanamayacak.Geçen seneyi ardımızda bırakırken bu önemli bayram gibi bizi biz yapan etnik özelliklerimizden de uzak kaldık. Türk toplulukların da ‘’Наурызда Жер-Ана бусанып, жер бетіне көк шығады’’(Tabiat ana Nevruz da yeryüzünü maviye boyar)bu geneleğin veya kültürün tarihsel sürecine kısaca değinmemiz,bu önemli günün unutulmaması gereken bir konudur.
‘’Gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart'ta güneş göçmen kuşlar gibi kuzey yarımküreye yönelir. 21 Mart ile birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlar’’.
Çin kaynaklarına göre Türkler, milattan yüzlerce yıl önce, “21 Mart”ta hazır yemekleriyle bahar şenlikleri için kıra çıkar ve baharın gelişini yeniden diriliş anlayışı içinde kutlarlardı.Türklerde yılbaşı gününün baharın başlangıcında olduğunu işaret edilmekte ve 12 hayvanlı Türk takviminde de yılbaşı, 21 Mart Nevruz günündedir ve Türkler bugüne “yengi gün” demektedirler. İslami dönemle ilgili kayıtlara baktığımız zaman, “Nevruz Bayramı”nın ilk izlerini genellikle XI. yüzyıl metinlerinde görüyoruz. Nevruz’u İran geleneğine bağlayan Firdevsi’nin Şehnamesi de dahil olmak üzere, bu tarihten önceki dönemlere ait İran metinlerinde Nevruz’a rastlanılmaması, bu bayramın ilk kez Türkler arasında ortaya çıktığı kanaatini uyandırmaktadır.Türkler tarafından M.Ö. III. yüzyıldan beri kutlanan ve genelde Yeni Gün olarak adlandırılan Nevruz, Osmanlılarda da bahar bayramı ve yeni yılın başlangıcı olarak kutlanmıştır. Bugün de içinden Osmanlı ailesini çıkaran Kayı Boyuna mensup bazı aşiretlerin, 21 Mart tarihinde Ertuğrul Gazi’nin türbesi etrafında toplanıp, çeşitli törenler yaptıkları bilinmektedir ki buna Yörük Bayramı da denir.
Oniki Hayvanlı Türk Takviminde görüldüğü üzere Türklerde de çok eskiden beri bilinmekte ve törenlerle kutlanmaktadır. Türklerde Nevruz hakkında başlıca rivayet, bugünün bir kurtuluş günü olarak kabul edilmesidir. Yani Ergenekon'dan çıkıştır. İşte bu nedenle bugün Türklerde Nevruz, yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilmiş ve günümüze kadar bayramlarda kutlanagelmiştir. Orta Asya'daki Türk topluluklarından Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Tatar, Uygur Türkleri, Anadolu Türkleri ve Balkan Türkleri Nevruz geleneğini canlı olarak günümüze kadar yaşatmışlardır.
“Yaşlı ve tecrübeli dünyamız bize göstermiştir ki, örf ve adetlerimiz günümüz kuramlarından çok daha kıymetlidir.’’Bizi biz yapan örf ve adetlerimiz, kimliğimizin oluşmasını sağlayan özelliktir.Biz hatırlayıp yaşatmaya devam ettiğimiz sürece,bu ve benzeri kıymetli değerlerimiz daha da değerlenmeye devam edecek ve aslımızın ne olduğunu,nereden gelip,nereye gideceğimizi gösteren bir pusula olacaktır gelecek nesillerimiz için.Bu nedenle şimdiden,Türk dil ailesine mensup kan kardeşlerimizin Nevruz Bayramını en içten dilekler ile(KazakTürkçesinde’’Бата(Bata)’’günümüz Türkçesinde ‘’Kutsama veya Kutlamak)kutluyorum.
Milletin var olsun, Ұлысың оң болсын,
Bol beyaz olsun, Ақ мол болсын,
Nereye gitsede yol olsun! Қайда барса да жол болсын!
Milletin mutlu olsun, Ұлыс бақты болсын,
Dört yemek temiz olsun, Төрт түлік ақты болсын!
Milletin bereket dağıtsın, Ұлыс береке берсін,
Beladan uzak olsun, Бәле-жала жерге енсін!
Ulu milletin tok olsun, Ұлы халқым тоқ болсын,
Elbiselerin mavi olsun, Көйлектерің көк болсын!
Keder ve kaygı yok olsun, Қайғы уайым жоқ болсын,
Sevinçlerin daim olsun! Қуаныштарың көп болсын!