Türkiye bir zamanlar tarımda kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biriydi. 15 yıl öncesine kadar bu durum böyleydi. Türk çiftçisi ektiğinin karşılığını alıyor ve kazanıyordu. Köylerden şehre göç yok denecek kadar azdı…
**
Ne zaman liyakatsız insanlar Tarım Bakanı oldu. Türk tarımı ve çiftçisi kan kaybetmeye başladı. Hayatında eli toprağa değmemiş, hayatında buğday tarlası görmemiş insanlar Tarım Bakanı oldu…
**
Her göreve gelen bakan yeni bir kanun çıkardı, yeni bir yönetmelik çıkardı. Çiftçinin yükü arttıkça arttı. Masraflar, kuraklık, doğal afetler derken çiftçinin üzerindeki yük daha da arttı..
**
Harman sezonunda verim düşünce, borçlar kapanmayınca bankalardan kredi çekmeye başladılar. Borcu borçla kapatmaya çalıştılar. Borç üstüne borç bindi. Faiz belası çiftçinin ocağına incir ağacı dikti…
**
Borcunu ödeyemez hale gelen çiftçi tarlasını, traktörünü yok pahasına satıp şehre göçtü. Bankalar çiftçinin üzerine karabasan gibi çöktü. İpotekli tarlalara bir bir el koydular…
*
Varını yoğunu kaybeden Türk çiftçisi ekecek tarla bulamadı. Tarla bulsa mazot parası bulamadı. Elektrik parası bulamadı. Tarlalar boş kalmaya başladı. Türkiye tarımda kan kaybetmeye başladı…
**
Çareyi ithalatta bulduk. Geçici bir pansumandı. İneklerimize yedirecek saman bulamaz hale geldik. Cumhuriyet tarihinde ilk defa Ukrayna ve Bulgaristan’dan saman ithal etmeye başladık…
**
Sırbistan’dan, Fransa’dan, Polonya’dan et, Rusya’dan buğday, Çin’den fasülye, Kanada’dan nohut ve mercimik, ABD, Vietnam ve Tayland gibi ülkelerden pirinç ithal etmeye başladık…
**
Kırmızı et fiyatlarıyla baş edemeyicine Brezilya’dan Avustralya’dan Uruguay’dan angus getirmeye başladık. Anguslar daet sorununu çare olmadı. Yerli üretici mağdur edildi, yabancı üretici ihya edildi…
**
Köylü ne tarımdan ne hayvancılıktan para kazanamayınca şehirlere göç başladı. Köylerde genç nüfus kalmadı. Köylerde çoban bulamaz hale geldik. Afganistan’dan çoban ithal etmeye başladık….
**
Afganistan’dan gelen gençler de olmazsa köylerde ne çoban bulacağız ne de çiftçi. Türk tarımının geleceği Afganistanlı gençlere emanet edildi. Önümüzdeki yıllarda daha fazla boş kalacak. Üretim daha düşecek…
**
Hollanda’nın yüzölçümü Konya kadar fakat tarımsal üretiminde gelir Türkiye’den 10 kat daha fazla. Adamlar bataklığı kurutup orada tarım yaparken, biz verimli arazilere inşaat dikiyoruz…
**
Çiftçi tarlasını ekmezse boş bıraksa daha karlı. Gübre masrafı, mazot masrafı ve elektrik parası derken çiftçinin eline 3-5 kuruş para ancak geçiyor. 40 derece sıcağın altında harman kaldıran çiftçi emeğinin karşılığını alamıyor…
**
Emeğinin karşılığını alamayan çiftçi üretimi terk ediyor. Köyler boşalıyor. Şehirlerde nüfus yığılması meydana geliyor. Bu da sosyal sorunları da beraberinde getiriyor..
**
Türk çiftçinin çilesi bitmiyor. Hükümetin yanlış politikaları Türkiye’de tarım ve hayvancılığı bitme noktasına getirdi. Yol yakınken, yara derinleşmeden bir an önce acil eylem planı hazırlanmalı. Yoksa yarın çok geç olabilir…