Selçuklu’dan itibaren özellikle Osmanlı Dönemi bir vakıf medeniyeti dönemidir. Vakıf içerisine alınmayan hiçbir konu yok gibidir. Özellikle dini hayatla ilgili pek çok vakıf müessessi kurulmuş ve bunlar asırlarca korunarak devam etmiştir.
Eskiden türbeler dâhil bütün dini yapıların zengin vakıfları vardı. Bu vakıflar sayesinde camiler, mescitler, zaviyeler ve türbeler son derece bakımlı idi. Türbelerin türbedarları, zaviyelerin zaviyedarları, tekkelerin tekkenişîn şeyhleri olur hatta bunların ışıklarını yakacak çerağdarları, temizliklerini yapacak ferraşları bile bulunurdu. Dağ başlarındaki zaviyelerde bile birkaç çalışan görevli vardı.
O zamanlar Mehmet Akif’in de dediği gibi, “Enbiya yurdu bu toprak, şüheda burcu bu yer, / Bir yıkık türbesinin üstüne Mevla titrer.” Zihniyeti hâkimdi. Devlet büyüklerinden halka kadar herkes bu dini yapılar üstüne ihtimam gösterirdi. Osmanlı Döneminin sonlarına doğru üst üste devam eden savaşlar, fakirlik, dini ve tarihi eserlerin ihmaline sebep oldu. Abdülhamit Han, Anadolu’da kendi ataları dâhil pek çok türbenin yeniden inşasına ve bakımına önem verdi. Çavuş Kasabası’nda Memiş Efendi’nin türbesini yeniden inşa ettirmiş, Konya’da Sadreddin Konevi’nin türbesini de şimdiki haline o getirmiştir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında vakıfların tasfiye ve satışlarına karar verilmesinden sonra vakıflar talan edilmiş, Konya’da bulunan bütün türbeler çevresindeki arazilerle birlikte satılarak özel mülkiyete geçirilmiştir. Bundan sonra bu tarihi türbeler satın alan kişiler tarafından yıllarca mutfak, kiler, odun kömürlük ve ahır olarak kullanılmıştır. Beşyoldaki Kalenderhane Türbeleri, Seyfeddin Karasungur Türbesi, Şeyh Osman ve Hasan Rumi türbeleri, Sephavan Türbesi, Şekerfuruş Türbesi bunlardan bazılarıdır. Şekerfuruş, Şeyh Şerefeddin Türbesi yeşil alan açma, Ulvi Sultan Türbesi ve Mescidi yol açma bahanesiyle kazma kürek yıktırılmıştır. Kaldırılan tarihi kabristanların sayısı belli değildir. Pir Esat Türbesi’nin türbe çevresinden Karaaslan, Evdireşe hatta Çumra’ya kadar zengin vakıfları bulunuyordu. Topraklık Semtin’de İynel ve Mahmut Dede Türbesi’nin de zengin vakıfları olduğu gibi türbe son derece bakımlı idi. Türbedarı, çerağdarı yanında pek çok çalışanı vardı. Önce tarihi türbesi yıkıldı sonra kara örtü olarak yapılan türbe de son dönemlerde ortadan kalktı. Şimdi türbe, zaviye ve bakımlı bahçe Hayra Hizmet Vakfı’nın mülkiyetinde bulunmaktadır.
Ateşbâz-ı Veli Türbesi ile bazı mescit bitişiğinde bulunan Hoca Ahmet Fakih, Cemel Ali Dede Türbesi gibi türbeler bakımlı halde günümüze gelirken hemen hemen diğer bütün türbeler perişan halde intikal etmiştir. Larende Caddesi’ndeki Misk-i Emir Sultan Türbesi, Zaviyesi, Mescidi ve çevresindeki kabristan acımasızca yok edilerek yeri özel şahıslara satılmıştır. Yedi- sekiz asırdan beri Selçuklu sultanlarının mumyaları da bu dönemde yok olmuştur. Bu gün Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi’nin türbelere ve tarihi eserlere sahip çıkmasını takdirle karşılıyoruz. Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı çalışma ile bütün türbeler ele alınacak ve tertemiz bir hale getirildikten sonra devamlı bakım ve temizlikleri yapılacaktır. Bu çalışmaları halk da ilgi ve takdirle karşılamaktadır.
Cumhuriyet Döneminde yapılan bazı yanlışları gündeme getirdiğimiz zaman bazı insanlar bunu Cumhuriyet düşmanlığı olarak algılıyor. Dünyada bir eşi daha bulunmayan Konya iç ve dış surları Osmanlı Döneminde yıkılıp yok edilmiştir. Beyhekim Mescidi’nin eşsiz mihrabı da 1900’lü yılların başında korunamayıp yurt dışına kaçırılmıştır. Bunun rejimle bir ilgisi var mıdır? Suçlu zamanın yöneticileri değil midir? Şimdi tarihi eserlere ve türbelere sahip çıkılıyor. Dün yıkılan Şeyh Şerefeddin Türbesi yeniden yapıldı. Ulvi Sultan Mescidi ve Türbesi de ele alınıyor. Yanlışların ve doğruların rejim ile bir ilgisi yoktur. O gün Cumhuriyet’ti de bu gün padişahlık mı geldi? Doğrularla yanlışları rejimle karıştırmamak gerekir. Başka bir ifade ile yanlışlarla doğrular aynı kefeye konulmamalıdır. Bunlar insanların olaylara karşı faklı bakışlarından kaynaklanmaktadır.
İnsan hak ve hürriyetlerine değer veren cumhuriyet günümüzde en iyi parlamenter idare şeklidir. Önemli olan Cumhuriyet’in içini boşaltmamaktır. Aklı başında bir insanın Cumhuriyet’e karşı olması mümkün müdür?
Batı, tarihi değerlerine ve eserlerine sahip çıkıyor. Bir anlamda bu medeniyet göstergesidir. Bunu böyle anlamak gerekir.