“12.03.2010 tarih ve 27519 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış bulunan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Müsabaka Yerlerine Serbest Giriş Yönetmeliği’nin “Basın tribünlerine serbest girişler” başlıklı 6.maddesinin iptali ve yürütmenin durdurulması amaçlı olarak adı geçen kuruluş tarafından Danıştay’da dava açılmıştır” şeklinde başlayan açıklam, “bununla ilgili olarak verilmiş bulunan “Yürütmenin Durdurulması” kararı, ilgili kuruluş tarafından bu alandaki uygulamanın tamamen değişmesi, TSYD’nin yetkisinin geçersizliği gibi gerçeğe uygun olmayan şekillerde verilmiştir” diye devam etti.
TSYD tarafından konuyla ilgili yayınlanan bildiride,özetle şu görüşlere yer verildi. “Gerçek işleri spor gazeteciliği olmayan bir yığın insanı üye kaydedip güçlü bir kuruluş olarak görünmeye çalışmanın sadece kendini aldatmak anlamına geleceğini elbette ki ASGD de günün birinde kabullenecektir. ASGD, o zaman da hem kendisine hem de çevresine zarar vermeye devam edecek gibi görünmektedir.
Elbette ki konunun herkesçe anlaşılması pek kolay olmayan hukuksal terimlerle ifade edilmesinden de kaynaklanan özelliği nedeniyle ASGD’nin kendileri tarafından bir zafer kazanılmış edasıyla konunun kamuoyuna yansıtılmasının yersizliği anlamsızlığı, nihai ve gerçek karar verildiğinde görülecektir. Bu konuda bilinmesi gereken önemli noktalar şunlardır:
Yürütmenin Durdurulması bir ara karar niteliğindedir. “Şunları da sorup öğrenelim, ondan sonra kesin kararı verelim” anlamını taşır. Nitekim burada da sözkonusu ara kararı veren Mehmet Ünlüçay başkanlığındaki 5 kişilik heyet, nihai karar için, iki noktanın ilgililere sorulmasına gerek bulunduğunu belirtmiştir. Bunlardan birincisi, dava konusu 6.maddede sözü edilen basın tribünlerine serbest girişin niçin doğrudan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından yapılmayıp ilgili federasyonlara bırakılmış olduğudur. Görüldüğü gibi burada doğrudan TSYD ile ilgili herhangi bir durum sözkonusu değildir. TSYD, federasyonlardan aldığı yetkiyle bu konudaki düzenlemeleri yapmaktadır. Türkiye’de, bütün ilgili ve yetkili kuruluşlarla uluslararası kurumların yetkili tek spor gazetecileri kuruluşları olarak tanıdığı yer TSYD’dir. ASGD’nin yıllardır süren çabalarının bunu değiştirmeye yetmeyeceği açıktır. Çünkü bu işler bir oyun ya da eğlence değildir. Hangi kuruluşun ne gibi niteliklere sahip olduğu ve olmadığı, ilgili ve yetkili kurumlarca bilinmektedir.”
Elbette ki konunun herkesçe anlaşılması pek kolay olmayan hukuksal terimlerle ifade edilmesinden de kaynaklanan özelliği nedeniyle ASGD’nin kendileri tarafından bir zafer kazanılmış edasıyla konunun kamuoyuna yansıtılmasının yersizliği anlamsızlığı, nihai ve gerçek karar verildiğinde görülecektir. Bu konuda bilinmesi gereken önemli noktalar şunlardır:
Yürütmenin Durdurulması bir ara karar niteliğindedir. “Şunları da sorup öğrenelim, ondan sonra kesin kararı verelim” anlamını taşır. Nitekim burada da sözkonusu ara kararı veren Mehmet Ünlüçay başkanlığındaki 5 kişilik heyet, nihai karar için, iki noktanın ilgililere sorulmasına gerek bulunduğunu belirtmiştir. Bunlardan birincisi, dava konusu 6.maddede sözü edilen basın tribünlerine serbest girişin niçin doğrudan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından yapılmayıp ilgili federasyonlara bırakılmış olduğudur. Görüldüğü gibi burada doğrudan TSYD ile ilgili herhangi bir durum sözkonusu değildir. TSYD, federasyonlardan aldığı yetkiyle bu konudaki düzenlemeleri yapmaktadır. Türkiye’de, bütün ilgili ve yetkili kuruluşlarla uluslararası kurumların yetkili tek spor gazetecileri kuruluşları olarak tanıdığı yer TSYD’dir. ASGD’nin yıllardır süren çabalarının bunu değiştirmeye yetmeyeceği açıktır. Çünkü bu işler bir oyun ya da eğlence değildir. Hangi kuruluşun ne gibi niteliklere sahip olduğu ve olmadığı, ilgili ve yetkili kurumlarca bilinmektedir.”