Türkiye Spor Yazarları Derneğinin olağan genel kurul toplantısı İstanbul’da yapıldı ve genel başkanlığa Naci Arkan seçildi..
Salı günü sabah erken saatlerde başlayan ve 21 saati geçen yolculuğumuz gece geç saatlerde sona ererken, TSYD Konya şubesi delegeleri olarak görevimizi yerine getirmenin huzuru içerisindeydik.
Gri bir İstanbul sabahında, TSYD genel merkez çalışanlarının görevlendirdiği minibüsle, rahat bir şekilde TSYD’nen Levent tesislerine ulaştık. Sıcak bir karşılaşmanın ardından toplantının yapılacağı salonun bulunduğu binanın terasında dinlenme olanağı bulduk..
İstanbul delegeleriyle birlikte, Yurdun dört bir yanından gelen TSYD üyeleriyle gün boyunca sohbet etme, Türk sporunu değerlendirme olanağı bulduk. Tabiî ki, gündemin yoğunluğunu, şike konusunda verilen kararlar ve Bank Asaya 1. ligde Süper lige yükselecek 2 ve 3. takımların kim olacağı konuları oluşturdu.
TSYD genel kurulu, son yılların en hareketli, en çok konuşulacak genel kurulu oldu dersek yanlış olmaz.
İki listenin katıldığı genel kurulda, Naci Arkan büyük bir çoğunlukla Derneğin yeni genel Başkanı seçilirken, iki dönemdir genel Başkanlık yapan Esat Yılmaer ise hizmet bayrağını Arkan’a teslim etti.
Öncelikle, iki dönemdir görev yapan Esat Yılmaer ile birlikte, eğitimden sorumlu, önceki ve sonraki as başkanlar; Devrim Sağıroğlu, Güray Soysal, genel sekreter Ahmet Çakır olmak üzere tüm yönetim kuruluna verdikleri hizmetten dolayı teşekkür ederim. Naci Arkan Başkanlığındaki yeni yönetim kuruluna da görevlerinde başarı dilerim.
TSYD genel kurulu, son yıllarda ki en hareketli, en çok eleştiri yapılan kongre oldu.. Bir biri üstüne önergelerin verildiği genel kurulda, Konya şubesine bağlı Antalya temsilciliğinin de şube olması kabul edildi. Böylece, Antalya 8. şube olma şansını elde etti.
İstanbul yolculuğumuz, genel kurul sonrası veda ettiğimiz dostlardan ayrılarak gece geç saatlerde, THY’nin öyle sanıyorum ki, çıkardığı yüksek gürültüden anlaşılacağı gibi en eski uçaklarından biriyle gerçekleştirdiğimiz uçuşla Konya hava alanında sona erdi.
Türk futbolunda şike iddialı konusunda, son bir kaç gün içerisinde verilen kararlar büyük tartışma yarattı.
Kararlara karşı çıkanlar haksız da değil hani.
Şike sahaya yansımamış!..
Çok ilginç bir karar.
Ama, bir yandan böyle bir açıklama yapılıyor, diğer tarafından İbrahim Akın’a 3, Ümit Karan’a 2 yıl olmak üzere bazı yönetici, futbolcu ve menacerlere Profesyonel Disiplin Kurulu tarafından ceza yağdırılıyor.
Madem ki, şike yok. O zaman bu cezalar neyin nesi.. Bu ceza alanların suçu nedir ki.. Kurban mı? seçildiler.
Böyle saçma bir karar olamaz.
Şike var mı? bal gibi var.. Teşvik var mı? hem de babası var...
Türkiye Futbol Federasyonu böyle bir karar aldı.. Şike yapan kulüpleri kurtardı. Bununla birlikte baz kişilere hak mahrumiyeti cezası verilerek şike konusunu ört-bas edilmeye çalışıldı diyelim..
Peki, UEFA’nın vereceği cezalardan Türk futbolunu kim kurtaracak.
Türk takımlarına Avrupa kupalarına katılmama cezası çıkması halinde bunun, bırakın vicdani sorumluluğunu, ekonomik gücünü kim karşılayacak.
Doğrusu, Federasyonun açıkladığı bu kararlarla Türk futbolu büyük yara alacak. O zaman Futbol Federasyonu da bunun sorumluluğuna da katlanacaktır.