Kendisinden çok şey beklenilerek 2015 senesinde yayın hayâtına giren TRT-WORLD Türkiye’mizin uluslar arası alanda ilk defa İngilizce olarak yayın yapan kanalıdır. Yenilerde Türk Hava Yolları semâlarndaki uçaklarımızda da yayına başladı. Bilindiği üzere TRT-WORLD dünyâda Türkiye’nin gür sesi olmak üzere ülkemizde ve dünyâda cereyan eden hâdiselere Türkiye’nin yerli bakışını, doğru görüşlerini sunmak amaçlı kuruldu. Bu arada bâzı yanlı mihrakların yaptıkları yanlış algıları boşa çıkarmaya ve gerçekleri dile getirmeye yönelik çalışmalar yapıyor. TRT-WORLD’ün yayınları insan merkezli ayni zamanda mazlumların gür sesi olmak adına çalışmalar yürütüyor. Nitelikli programlarıyla dünyâya yeni bir bakış açısı getirmeye çalışıyor.
Efendim bu ön girişten sonra gelelim asıl değinmek istediğimiz konuya; hatırlanacağı üzere geçtiğimiz hafta TRT-WORLD FORM’ tarafından ‘Parçalanmış Bir Dünyâda Barış ve Güvenliği Yeniden Düşünmek’ temâsıyla gündeme konan, son derece faydalı bir program gerçekleştirildi. Biz bugünkü yazımızda bu husûsa temas etmek istiyoruz.
Dünyâdaki güncel, kültürel, politik, ekonomik ve sosyal çıkmazlara küresel çözümler aramak amacıyla yüzlerce fikir önderini bir araya getiren ve bu yıl ikincisi düzenlenen TRT World Forum, dünyânın dört bir yanından gelen yerli ve yabancı 600'ün üzerinde siyâsetçi, iş adamı, akademisyen, aktivist, gazeteci gibi birçok fikir önderini bir araya getirdi. ‘Parçalanmış Bir Dünyâda Barış ve Güvenliği Yeniden Düşünmek’ gibi yaşadığımız şu koca dünyâda önemli küresel sorunlarına odaklanan TRT World Forum’u bizde gönülden tebrik ediyoruz. Çünkü problemler sarmalından bir türlü çıkamayan dünya insanları birbirleriyle konuşarak, görüşerek, fikir istişarelerinde bütünleşerek hayâtı daha yaşanılır kılabilir yoksa bu kısır döngüde bocalanıp durulacak.
Bilindiği gibi dünyâda global anlamda pek çok problem mevcut; terörün dünyâda istenmemesine rağmen en gelişmiş ülkeler tarafından hem finansal hem fiziksel olarak beslenmesi, fakir-zengin dengesizliği, uluslar arası haksızlık ve hukuksuzlukların en üst düzeyde mâsumlar üzerinde pervâsızca sergilenmesi, dünyânın en süper devleti diye meşhurluğu bulunan devletin birçok ülkeyi ekonomik yönden sarsıcı yaptırımlara kalkışması, mülteciler konusu, iklim dengesizliği gibi daha sayamayacağımız sıkıntıların konuşulması ve hep birlikte insânî çözümler üretilmesi kaçınılmazdır. Aksi savaşları tetikleyecek ve sonu gelmez, akıl almaz acıların yaşanmasına sebep olacaktır. Bu olumsuzlukların yaşanmaması için âcil tedbirler alınmalıdır. Konuşarak problemi çözücü önlemler alınması savaştan daha iyidir. İşte bizler TRT-WORLD FORM’un düzenlediği bu özverili çalışmayı bu anlayışla değerlendiriyoruz. İnsaALLAH amacına ulaşır. Karınca misâli bunlar hakikate ulaşabilme noktasında küçük bir adım da olsa yine de bir şeylerden bir şeydir, diyoruz.
O forumda pek çok sahada farklı konu başlıklarında oturumlar düzenlendi. Meselâ; ‘Bölgesel Aktörler ve Ortadoğu'da Değişen Güvenlik’ isimli oturumda Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın konuşmacı olarak katıldı. Yine ‘Parçalanmış Bir Dünyâda Adil Bir Barış Aramak’ konulu otumda bizim Dışişleri Bakanımız ile Hollanda Dışişleri Bakanı gâyet faydalı konuşmalar yaptılar.
‘Kriz Zamanlarında Küresel Vicdâna İlham Olmak’ isimli oturumda konuşan TRT Genel Müdürü İbrahim Eren’de, oturumda yaptığı konuşmada ‘Bize yeni bir medya dili lâzım’ konusunun gündeme geldiğinden bahisle; TRT World'ün geçen yıl da forum düzenlediğini hatırlattı ve şunları söyledi:
“Bu yıl ki temamız parçalanma üzerine çünkü dünya bugün her zamankinden çok parçalanmış durumda. Uluslararası topluluklar, etkili bir şekilde en esâsi meselelerini ele alamıyor dönemimizde. Bu durum, adâletsizlik sorununu, eşitsizlik, gaddarlık, ayrımcılık sorunlarını derinleştiriyor. Yâni adâlete çağrının sesi yükseldi ama hiçbir mekanizma yok bu adâleti sunabilmek için. Birleşmiş Milletler -ki bu konular onun işi- maalesef bu taleplere karşılık veremiyor. Çatışmalar, savaşlar, terörizm, milyonlarca mülteci ortaya çıkarmakta, yabancı düşmanlığı, nefret, İslamofobi bizi sorgulamaya zorluyor, yâni; 'Karşılıklı anlayış ve idealler zâten var mıydı?' diyoruz. Dışlama kapsayıcılığın yerine geçti son yıllarda. Bir de çevre yıkıcı sonuçlarını yaşıyor o parçalanmanın, geçtiğimiz yılın çevre zirvelerinde hep bunu gördük. Ortak konularımıza kolektif bir cevap geliştirmek lâzım. Buna olan ihtiyaç gittikçe daha âşikârlaşıyor." Dedi.
Eren; Global farkındalığı beslemenin, büyütmenin çok önemli olduğunu vurgulayarak, ilk adım olarak insan güvenliğini, gündemin tepesine taşımak gerektiğini anlattı. Medyanın bu konudaki etkisini ifâde eden Eren, şöyle devam etti:
"Mâsumları suçlu gösterebilirler, suçluları mâsum gösterebilirler. Bu güce sâhipler çünkü medya kitlelerin zihinlerini kontrol ediyor. Tabii medya değişiklik geçirdi. Yeni medya formları ve platformlar gördük, ortaya çıktı ama hâlâ televizyon ve diğer medya ana akım haber tüketiminin ilk kaynağı. TRT World'ün sorumluluğu olarak biz düşünüyoruz ki medya mesela gösterdiği imgelerden sorumlu ve global manşetlere çıkabilir. Söylemleri tanımlayabilir ve liderleri eyleme itebilir. İki somut örneği oldu bunun son iki yılda. Birincisi Aylan Kurdi olayı, ikincisi Ümran Daknes, Halep'te. Biz işte bu yüzden insanı bütün haberlerimizin ortasına yerleştirdik. Etnisite, din veya bölge ayrımı yapmadık. İnsanları medyayı nasıl ele aldığımızın ortasına koyduk. Dedik ki 'insan hayâtı her şeyden daha önemli.' Bir gazeteci veya bir kameraman olarak sahadayken çekmek istediğiniz bir sahne görürseniz ama o kişi tehlikedeyse ve yardıma ihtiyâcı varsa o zaman 'kamerayı bırak ve ilk ona yardım et.' Bu bizim kameramanlara verdiğimiz. ilk eğitimimizdir. Bu sanırım diğer haber kanallarına kıyasla farklı bir yaklaşım. Ayni zamanda TRT WORLD’un olaylara tarafsız olarak değil ama dengeli yaklaştığını” belirtti.
Bunlar güzel çalışmalar hakikaten dahası gelsin diyoruz. Emeği geçenleri kutluyoruz.