Hepimiz üzülerek medyada görüntü veya yazımlı trafik kazalarını seyreder ve okuruz.
Öyle yılda biri bırakın hafta bile olmadan her gün hem de birkaç yerde canlarımızın can verişlerindeki oluşumlar bir terör hatta savaşta kaybedilenleri kat kat aşmakta.
Nedendir bu? Kimine göre ki bilhassa medya hayalet bir trafik canavarı varmışta!
Zaman zaman pusu kurar, tatile çıkmaz vb. başlıklarla verirler haberi.
En güzeli Karayolları Genel Müdürlüğü’nün karikatürize ettiği gibi. Asıl canavarlaşma direksiyon başında ellerini direksiyonda kavramış gözleri can alma ruhiyesi içinde oluşum. Yani direksiyon başındakilerden bazılarının bu şekle girmelerinden kaynaklandığı daha bariz değil mi?
Önceliği onlar alsa da, yayaların fütursuzca yoldan geçiş yapmaları da geri kalmamakta.
Şimdileri kavşaklara konan kameralar ne güzel kaydetmekte kaza oluşumlarını
Fütursuzca kırmızı da yayanın geçiş hakkını ihlâl ederken hızla gelip ezen canavar kimdir acaba?
Vasıtaların yeşil yanarken geçiş hakkı, yayaların geçerim aralarından deyip birine çarpmaları kimin işi?
Aşağıda anlatacağım Trafik Platformu Toplantısı’nda da belirttiğim ve bulunanlarca baş eğerek onaylanan bir olayı yeri geldiği için anlatmak isterim.
1955 yıllarında okuduğum bir haberde. İngiltere Kraliyetince otuz yıl hiç kaza yapmayan ve ceza almayan sürücüye onurluk verilme töreni yapılmış.
Bula bula bir taksi şoförü bulmuşlar. Tören sonu gazetecilerin merakı olarak sormuşlar şoföre,
“Tamam sen trafik kaidelerine tam uygunluk gösterdin kaza yapmadığın gibi ceza da almadın ama…
Karşıdan, arkadan, yandan gelen fütursuzlar ile kaldırımdan aniden yola çıkanlara nasıl çarpmadan kurtarabildin yıllarca?”
Şoför içini çekerek cevaplamış.
“Herkesi deli addettim. Ve dikkat ettim.
Mesela kaldırımdaki yaya atlayıverir mi? Arkadan gelen sollaşma da hata yaparsa vurur mu? Önden gelen önüme sürüverir mi? sorguları içinde tedbiri elden bırakmadım.
Diyecek var mı şoförün deyimine yanlıştır diye?
***
Davet edildiğim Konya Trafik Platformu 37. Toplantısı’nı anlatacakken uzattık.
Toplantıda gelenlere verilen ve ekranda gösterimle okunan rapor insanı hayrete düşürecek nitelikte bir çalışma. Tabiri caizse bir oya işlemesi gibi idi.
Sadece kaza oluşumlarını değil bunların derinlemesine nedenlerinin açıklanması yanında nelerle giderilebileceği de açıklanmakta idi.
Toplantıdaki trafik konusu, sadece Konya ilçelerini kapsamakta idi ve ilçelerde ki kazaların oluşumları nüfus orantılığına göre şehir içerisini bastırıyordu.
Gelin mümkün olduğunca özetle bir göz atalım.
Raporlar öyle derinlemesine hazırlanmıştı ki. Yıl içinde hangi günler hangi yerlerde hava durumlarına göre kaza yapmakta olduklarının yüzdesi verilirken bir cetvelde sunulmakta idi
Örneğin; Kazaların %71’i Akşehir, Beyşehir, Ereğli, Ilgın, Kulu ve Seydişehir’de olduğu. Ölümlülerin ise Çeltik, Ereğli, Karapınar ve Kulu da %61,5’e vardığı belirtilirken…
Kazaların sebebiyet oluşum yeri ve gün ile saatleri bile ortaya dökülüp neler yapılmasına ait tavsiyeler yer almakta idi.
Okuyalım açıklamaları; Kazaların Konya ili sınırları içinde yoğunlaşan ilçelerin sırası ile.
Ereğli, Akşehir, Beyşehir, Çumra, Ilgın, Kulu Seydişehir ve Karapınar olup Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarının Cuma, Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri saat 12-14 ve 16-20 aralarında tek araçlı çarpma şeklinde. Gündüz açık havada asfalt ve kuru zeminde %95,5 oranda oluşumlar detaylanırken…
Tavsiye olarak, ilçelerde kazaların asgariye indirilmesi için denetim, eğitim ve alt yapı çalışmalarına ağırlık verilmesi yanında…
Denetim personelinin artırılması ve bunların eğitimine ağırlık verilmesi, araç ve gereç takviyesi istenmekte.
Ayrıca Milli eğitim müdürlükleri ile ortaklaşa yapılacak projelerle okullarda, sürücü kurslarında eğitim faaliyeti yapılması, yol ve caddelerin alt yapı ıslah çalışmaları, bisiklet yolları, kaldırım ve yolların bölünmüş hale getirilmesine işaret edilmekte.
27 sayfa içinde ki daha derince işlemlerini burada yazmaya imkân yok. Meraklılar Konya Trafik Denetleme Md.’den alabilirler sanırım.
Dikkat çeken bir nokta da. Kazaların Cuma günleri yoğunumu ile ilgili müşahede.
“Cuma günü hafta sonu olması, yaya ve sürücülerin işlerini bitirme aceleciğinde olmasından kaynaklanması” ibaresidir ki bu şehirlerde bile oluşmakta.
Toplantıda hayli söz alıp güzel fikir ileri sürenler yanında birde bendeniz söz isteyerek aldık sazı elimize.
“Raporda ki çok dikkat ve derince tespitler yanında. Giderilecek tavsiyelerinde ele alınması takdir edilecek bir çalışma.
Raporun her sayfasında eğitim denilmekte. Sürücüler bir kurstan geçmekle bile eğitimli değimli? Keza Ankara Konya arasındaki profesör arkadaşım “benim arabam sağlam ve iyi kullanırım” derken on yıl evvelki dar yolda geceleyin 150 Km/sa. ile yol alırken eğitimsiz mi?
Derim ki herkes eğitimli de sadece “İzan” eksikliği var. Direksiyona geçen “canavar” oluveriyor.” Tabii Teknik kaza oluşumları konumuz dışı.
Bu arada karşılıklı geçişten değil paralel park yapmadan doğan bir kazanın resmini gösterdim. Ve dedim ki;
“Bu kaza bir emniyet ilçe Md.’ğü yanında oluyor park yapanları gören olamıyor mu? 1995 yılında Konevi Camii’nin bulduğu sokaktaki oto park halini yazmış olmamla İl Emniyet Müdürü Trafikten Sorumlu Yardımcısı Trafik Denetim Md. ile gelerek belediyenin levha konmamasıyla işlem yapamadıklarını açıklamıştı.
Aynı sokak on beş yıl sonra her gün levhalar da yol boyu park yasağı bulunması ve bunu iki yıl öncede resimle irdelemem bir netice vermedi. İsteyen görür” derken yukarıdaki İngiliz şoförü olayını da anlattım.
İlave ile “ışıksız yaya geçitlerinde duran var mı? Neye yarar bunlar? Bir polis koyup birkaç ceza yazılsa bilmem dururlar mı? Teklifi yaptım.
Faydalı konuşmaları anlatmaya ve ileri işlemleri sunmaya yer kalmadı başka bir zaman bu konuda nostaljilerle anlatım yaparım inşallah…
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle
Öyle yılda biri bırakın hafta bile olmadan her gün hem de birkaç yerde canlarımızın can verişlerindeki oluşumlar bir terör hatta savaşta kaybedilenleri kat kat aşmakta.
Nedendir bu? Kimine göre ki bilhassa medya hayalet bir trafik canavarı varmışta!
Zaman zaman pusu kurar, tatile çıkmaz vb. başlıklarla verirler haberi.
En güzeli Karayolları Genel Müdürlüğü’nün karikatürize ettiği gibi. Asıl canavarlaşma direksiyon başında ellerini direksiyonda kavramış gözleri can alma ruhiyesi içinde oluşum. Yani direksiyon başındakilerden bazılarının bu şekle girmelerinden kaynaklandığı daha bariz değil mi?
Önceliği onlar alsa da, yayaların fütursuzca yoldan geçiş yapmaları da geri kalmamakta.
Şimdileri kavşaklara konan kameralar ne güzel kaydetmekte kaza oluşumlarını
Fütursuzca kırmızı da yayanın geçiş hakkını ihlâl ederken hızla gelip ezen canavar kimdir acaba?
Vasıtaların yeşil yanarken geçiş hakkı, yayaların geçerim aralarından deyip birine çarpmaları kimin işi?
Aşağıda anlatacağım Trafik Platformu Toplantısı’nda da belirttiğim ve bulunanlarca baş eğerek onaylanan bir olayı yeri geldiği için anlatmak isterim.
1955 yıllarında okuduğum bir haberde. İngiltere Kraliyetince otuz yıl hiç kaza yapmayan ve ceza almayan sürücüye onurluk verilme töreni yapılmış.
Bula bula bir taksi şoförü bulmuşlar. Tören sonu gazetecilerin merakı olarak sormuşlar şoföre,
“Tamam sen trafik kaidelerine tam uygunluk gösterdin kaza yapmadığın gibi ceza da almadın ama…
Karşıdan, arkadan, yandan gelen fütursuzlar ile kaldırımdan aniden yola çıkanlara nasıl çarpmadan kurtarabildin yıllarca?”
Şoför içini çekerek cevaplamış.
“Herkesi deli addettim. Ve dikkat ettim.
Mesela kaldırımdaki yaya atlayıverir mi? Arkadan gelen sollaşma da hata yaparsa vurur mu? Önden gelen önüme sürüverir mi? sorguları içinde tedbiri elden bırakmadım.
Diyecek var mı şoförün deyimine yanlıştır diye?
***
Davet edildiğim Konya Trafik Platformu 37. Toplantısı’nı anlatacakken uzattık.
Toplantıda gelenlere verilen ve ekranda gösterimle okunan rapor insanı hayrete düşürecek nitelikte bir çalışma. Tabiri caizse bir oya işlemesi gibi idi.
Sadece kaza oluşumlarını değil bunların derinlemesine nedenlerinin açıklanması yanında nelerle giderilebileceği de açıklanmakta idi.
Toplantıdaki trafik konusu, sadece Konya ilçelerini kapsamakta idi ve ilçelerde ki kazaların oluşumları nüfus orantılığına göre şehir içerisini bastırıyordu.
Gelin mümkün olduğunca özetle bir göz atalım.
Raporlar öyle derinlemesine hazırlanmıştı ki. Yıl içinde hangi günler hangi yerlerde hava durumlarına göre kaza yapmakta olduklarının yüzdesi verilirken bir cetvelde sunulmakta idi
Örneğin; Kazaların %71’i Akşehir, Beyşehir, Ereğli, Ilgın, Kulu ve Seydişehir’de olduğu. Ölümlülerin ise Çeltik, Ereğli, Karapınar ve Kulu da %61,5’e vardığı belirtilirken…
Kazaların sebebiyet oluşum yeri ve gün ile saatleri bile ortaya dökülüp neler yapılmasına ait tavsiyeler yer almakta idi.
Okuyalım açıklamaları; Kazaların Konya ili sınırları içinde yoğunlaşan ilçelerin sırası ile.
Ereğli, Akşehir, Beyşehir, Çumra, Ilgın, Kulu Seydişehir ve Karapınar olup Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarının Cuma, Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri saat 12-14 ve 16-20 aralarında tek araçlı çarpma şeklinde. Gündüz açık havada asfalt ve kuru zeminde %95,5 oranda oluşumlar detaylanırken…
Tavsiye olarak, ilçelerde kazaların asgariye indirilmesi için denetim, eğitim ve alt yapı çalışmalarına ağırlık verilmesi yanında…
Denetim personelinin artırılması ve bunların eğitimine ağırlık verilmesi, araç ve gereç takviyesi istenmekte.
Ayrıca Milli eğitim müdürlükleri ile ortaklaşa yapılacak projelerle okullarda, sürücü kurslarında eğitim faaliyeti yapılması, yol ve caddelerin alt yapı ıslah çalışmaları, bisiklet yolları, kaldırım ve yolların bölünmüş hale getirilmesine işaret edilmekte.
27 sayfa içinde ki daha derince işlemlerini burada yazmaya imkân yok. Meraklılar Konya Trafik Denetleme Md.’den alabilirler sanırım.
Dikkat çeken bir nokta da. Kazaların Cuma günleri yoğunumu ile ilgili müşahede.
“Cuma günü hafta sonu olması, yaya ve sürücülerin işlerini bitirme aceleciğinde olmasından kaynaklanması” ibaresidir ki bu şehirlerde bile oluşmakta.
Toplantıda hayli söz alıp güzel fikir ileri sürenler yanında birde bendeniz söz isteyerek aldık sazı elimize.
“Raporda ki çok dikkat ve derince tespitler yanında. Giderilecek tavsiyelerinde ele alınması takdir edilecek bir çalışma.
Raporun her sayfasında eğitim denilmekte. Sürücüler bir kurstan geçmekle bile eğitimli değimli? Keza Ankara Konya arasındaki profesör arkadaşım “benim arabam sağlam ve iyi kullanırım” derken on yıl evvelki dar yolda geceleyin 150 Km/sa. ile yol alırken eğitimsiz mi?
Derim ki herkes eğitimli de sadece “İzan” eksikliği var. Direksiyona geçen “canavar” oluveriyor.” Tabii Teknik kaza oluşumları konumuz dışı.
Bu arada karşılıklı geçişten değil paralel park yapmadan doğan bir kazanın resmini gösterdim. Ve dedim ki;
“Bu kaza bir emniyet ilçe Md.’ğü yanında oluyor park yapanları gören olamıyor mu? 1995 yılında Konevi Camii’nin bulduğu sokaktaki oto park halini yazmış olmamla İl Emniyet Müdürü Trafikten Sorumlu Yardımcısı Trafik Denetim Md. ile gelerek belediyenin levha konmamasıyla işlem yapamadıklarını açıklamıştı.
Aynı sokak on beş yıl sonra her gün levhalar da yol boyu park yasağı bulunması ve bunu iki yıl öncede resimle irdelemem bir netice vermedi. İsteyen görür” derken yukarıdaki İngiliz şoförü olayını da anlattım.
İlave ile “ışıksız yaya geçitlerinde duran var mı? Neye yarar bunlar? Bir polis koyup birkaç ceza yazılsa bilmem dururlar mı? Teklifi yaptım.
Faydalı konuşmaları anlatmaya ve ileri işlemleri sunmaya yer kalmadı başka bir zaman bu konuda nostaljilerle anlatım yaparım inşallah…
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle