Konya'nın trafik kültürü, sürücüler tarafından sürekli eleştiri konusu olmaya devam ediyor. Konya'daki trafik levhalarına bakarak, Konya'nın trafik kültürü hakkında bir bilgi edinmek mümkün. Trafik levhalarının altına, işaretlerin ne anlama geldiğinin yazması sadece Konya'da var. Konya dışında böyle bir manzara ile karşılaşmak mümkün değil. Zaman zaman eleştiri oklarının hedefi olan Konya trafik kültürü, trafik işaretleri ile bir kez daha gündeme geliyor. Normalde 'U dönüşü yasak' simgesi U dönüşünün yasak olduğu anlamına gelirken, Konya'da ise U dönüşü yasak tabelasının altında bir de açıklama yazısı bulunuyor. Yetkililer, Konya'nın trafik kültüründeki eksikliğin, trafikteki diğer araçlara olan saygının olmamasından dolayı kaynaklandığını söylüyor. Kazaları Önleme Derneği Konya Şube Başkanı Prof. Dr. Osman Nuri Çelik, “Trafik kültürünün değişmesi için öncelikle, trafikteki diğer araçlara saygı duyulması gerekiyor” diye konuştu.
TRAFİKTE HATALARA SIFIR TOLERANS
Trafikte en ufak bir hataya bile karşı taraftan büyük bir tepkinin verildiğini dile getiren Çelik, “Trafikte bir başkasının yaptığı hataya sıfır tolerans gösteriliyor. Ufak bir sinyal vermeme veya yeşil ışığın yandığını geç fark etme gibi küçük nedenler büyük bir kavgaya dönüşebiliyor. Konya'da sarı yandığı an arkadan bir kaç aracın geçmeniz için korna çaldığını duymak mümkün. Türkiye'nin bir çok yerinde bu olaya rastlamak mümkün. Ancak Konya'da bu olay ile daha çok karşılaşıyoruz. Hatta durum öyle bir hal almış ki, bazı sürücüler dört yol ışıklarında hangi ışıktan sonra kendi ışığının yanacağını bile hesaplar hale gelmiştir. Zaman zaman karşılaşıyoruz, yol vermeme yüzünden büyük kavgalar çıkıyor. Hatta yol vermeme yüzünden cinayet işlendiğini bile gördük. Bunun anlayışın, bu kültürün değişmesi lazım” ifadelerini kullandı.
KOLTUĞA OTURAN 'CANAVAR' OLUYOR
Günlük hayatında çok sakin olan birisinin, sürücü koltuğuna oturduktan sonra çok sinirli bir insan haline geldiğini belirten Çelik, “Yurt dışından gelen bir misafir, 'Türkler çok cana yana yakın, etrafına saygı ve sevgi gösteren insanlardır. Ancak Türkler sürücü koltuğuna oturduğu zaman birer canavara dönüşüyor. Günlük hayatında çok sakin olan bir insanın trafikte çok sinirli bir insana dönüştüğünü görmek mümkün' diyor. Sürücü koltuğunda sakinliğimizi mutlaka korumamız gerekiyor. En ufak bir hatada, çok sinirlenen bir sürücünün acemi olduğunu ve sürücü koltuğunda heyecanlandığını görüyoruz. Ancak sakinliğini koruyan sürücülere baktığımız zaman ise, bir hata gördüğünde tepki bile vermediğini, heyecan yapmadığını, kızmadığını görüyoruz” şeklinde konuştu.
ARAÇ SAYISINDAKİ ARTIŞ KAZALARA YANSIYOR
Ülke genelinde son yıllarda şahsi araç sayısında ciddi bir artış yaşandığını kaydeden Çelik, şöyle konuştu: “İstatistiklere baktığımız zaman trafikteki araç sayısında çok ciddi bir artışın yaşandığını görüyoruz. Trafikteki şahsi araç sayısı arttı. Bu da kazaların sayısında artış yaşanmasına sebep oldu. Ne kadar araç, o kadar kaza riski demektir. Araç sayısının artması ile sürücülerin hareket kabiliyeti de azalmış oldu. Kazaların yaşanmasında bu da bir etken ancak asıl neden insan faktörüdür. Kazaların neredeyse tamamı insan hatasından kaynaklanıyor. O yüzden insan dışı faktörler ile uğraşmak yerine, sürücüleri bilinçlendirme konusunda bir çalışma yapılabilir.”
SABIRSIZLIK VE AŞIRI SİNİR KAZALARDA ANA ETKEN
Türkiye'de sürücülerin trafikte aşırı sinirlendiğini ve sabırsız davrandığını sözlerine ekleyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sakinliğin ve soğuk kanlılığın korunması kazaların önlenmesinde büyük bir etken. Aşırı sinir hali beraberinde sabırsızlığı ve ani hareketleri getirir. Ani hareketler, ani kararlar kazaya sebebiyet vermektedir. Trafik bir bütün olarak incelendiği vakit, yayaların da sorumlulukları bulunmaktadır. Kaldırım dururken yolun kenarından bile olsa yoldan yürümek, araçları zor durumda bırakıyor ve kazaya sebebiyet verebiliyor. Yine aynı şekilde sürücülerin de yayalara saygılı olması gerektiği zaman yol vermesi gerekiyor.”
BERKHAN PARLAK merhabahaber.com