TPJD'den petrol tasarısına sitem!

Türkiye Petrol Jeologları Derneği (TPJD) Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Bahtiyar'dan yeni çıkartılan Petrol Kanunu Tasarısı'na sitem...

6326 sayılı Petrol Kanunu yerine hazırlanan yeni kanunun bir çok değişiklik getirdiğini anlattı.

İsmail Bahtiyar, ''Gönül isterdi ki, 60 yıl sonra çıkarılan yasanın hazırlanmasında uluslararası örnekler esas alınsın. Bu yöndeki talep ve önerilerimize karşın bundan 5 yıl önce dönemin Cumhurbaşkanı tarafından haklı gerekçelerle veto edilen yasa tasarısı üzerinden gidilme mecburiyeti ile karşı karşıya bırakıldık ve bugünkü resim ortaya çıktı'' diye konuştu.

Yasa tasarısının, gerçek yatırımcılara fırsat yaratırken, rekabeti ön plana çıkardığını ve ciddi teşvikler sunduğunu belirten Bahtiyar, ''Umarız, tasarı amaç bölümünde yazıldığı gibi 'Türkiye Cumhuriyeti petrol kaynaklarının milli menfaatlere uygun olarak hızlı, sürekli ve etkili şekilde aranmasını, geliştirilmesini ve üretilmesini' sağlar. Ancak, bu amacı destekleyecek bazı hususların bundan 40 yıl önce Kıbrıs Barış Harekatı sonrası düşünülerek metne konulmasına karşın bugün çıkarılmış olmasının da, ülkemiz çıkarlarına hizmet etmeyeceğini düşünüyoruz'' diye konuştu.

Geçmiş dönemlerde yapılan arama faaliyetlerinde özellikle Güneydoğu Anadolu ve Trakya başta olmak üzere, ticari değere sahip bir petrol potansiyelinin varlığının bilindiğini, bunun yanında gelişen konjonktüre bağlı olarak da, denizlerimizdeki potansiyelin yanında, Şeyl Gaz ve petrol kaynaklarının da azımsanmayacak boyutlarda olabileceğini belirten Bahtiyar, ''Ülkemiz, bu potansiyelinin yanında Dünya petrol rezervlerinin yüzde 70'den fazlasına sahip bir coğrafyada yer almaktadır. Bu yasa kapsamında amaca hizmet edecek güçlü bir milli şirketin varlığı, hem ülkemize gelecek yatırımcılar için güven kaynağı olacak hem de bölgemizdeki fırsatlardan pay almamızda aracılık edecektir'' dedi.

-Milli petrol şirketi-

Bahtiyar, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Maalesef, hazırlanan tasarıyla milli petrol şirketimiz güçlendirilmek yerine, mevcut hak ve yetkileri de yasa tasarısı ile alınmıştır. Kanımızca, bu husus ülke kaynaklarının milli menfaatlere uygun aranması ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Yasa Tasarısı bir çok teknik eksiklikler içermesine rağmen bu eksiklikler hayati öneme haiz değildir. Ancak, bazı hususlar var ki, bunlar can alıcı noktaları teşkil etmektedir.

Her ne kadar yatırım programının beyandan gerçekleştirmeye geçirilmesi ve bunların alınacak teminatlarla zorunluluk haline getirilmesi, iki yıl üst üste faaliyetini gerçekleştirmemeleri halinde yatırımcıların ruhsatının düşürülmesi olumlu gibi görünse de, ruhsat tahsisinde aranan kriterlerden teknik yeterlilik ve benzeri faaliyetlerdeki tecrübenin aranmaması, yetkin olmayan kişilerce minimum iki yıl süre ile ruhsat alanlarının yatırıma kapanmasını doğurabilecektir. Mevcut Kanun kapsamında, devlet adına petrol araştırma, arama ve işletme ruhsatı alma hakkına sahip TPAO'nun bu hakkından mahrum edilmesi, yerli kaynakların aranmasını azaltacağı gibi, bulunduğumuz bölgedeki zengin kaynaklardan da pay alınmasını zorlaştıracaktır.

Mevcut Kanunda süresi dolan petrol sahalarının TPAO'ya verilmesi ve TPAO'nun da devlet adına bu sahaları işletme hakkının da yasa tasarısı ile alınması ve müzayedeye çıkarılması yer alıyor. Yasa metni içerisinde müzayedenin şekli olarak verilmeyişi ciddi kaygılar uyandırmaktadır. Bu kadar karlı bir alanın, kimlere hangi kıstaslarla verileceği bilinmemektedir. Ancak, beklentimiz, uluslararası örneklerinde olduğu gibi servis anlaşması modeli ile işletmeciliğinin verilmesidir.''

Yasa tasarısında endişeyle karşıladıkları bir diğer hususun da yabancı devletlerin doğrudan doğruya hakimiyetinde olan devlet şirketlerinin önceki yasada kısıtlanan faaliyetlerine ilişkin maddenin kaldırılması olduğunu belirten İsmail Bahtiyar, şöyle devam etti:

''Ayrıca, tasarıyla üreticiye sınırsız ihracat yetkisi verilmiştir. Ancak, 1974 yılında Kıbrış Barış Harekatı nedeniyle yaşanan ambargo sonrası ülke arz güvenliğini koruma amaçlı konulan yerli üretimin ülke ihtiyacında kullanılma zorunluluğu talebimiz üzerine 'ülke arz güvenliğinin gerektirdiği hallere mahsus olmak üzere yerli üretimin tamamının veya bir kısmını yerli rafinerilerce piyasa fiyatından alınması konusunda Bakanlar Kurulu yetkilidir' ibaresi konulmuştur. Bu sayede ülke arz güvenliği garanti altına alınmıştır. Ancak, devlet adına faaliyet gösteren şirketimizin günümüzde konulan Ticari ambargolarda ne denli önem arz ettiğini de unutmamalıyız.''

-''Ülkemizde ticari değere sahip bir petrol varlığı mevcuttur''-

Kıbrıs açıklarında, uluslararası firmalar sismik data toplamak istemezken, TPAO'dan gemi alarak bu alanlarda bayrak göstermesini istediklerini belirten Bahtiyar, sözlerini şöyle tamamladı:

''Bu mevzuatla nasıl yapacağımız ise belirgin değildir. Sonuç olarak, ülkemizin mevcut jeolojik konumu, denizlerimizdeki su derinliğinin yüksek olması nedenleriyle petrol aramacılığı riskli, bir o kadar masraflıdır. Ancak, ülkemizde ticari değere sahip bir petrol varlığı mevcuttur. Ayrıca, ülkemiz bilinen dünya rezervlerinin yüzde 70'ine sahip bir coğrafyaya komşuluk etmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı, hazırlanarak Genel Kurula gönderilen yasa tasarısında, 'TPAO'nun devlet adına petrol arama yapar' ibaresinin yer almasının, hem kamuoyunu rahatlatmak hem yatırımcılara ışık tutmak, hem de milli menfaatlere hizmet etmesi açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Tüm dünya örneklerinde olduğu gibi, petrol sahaları için öngörülen 40 yıllık sürenin dolmasını takiben devlete, bu nedenle de devlet adına faaliyet gösteren TPAO'ya devrini ön gören düzenlemenin yapılması gerekmektedir. Ayrıca, çalıştırılacak her yabancı karşılığı en az bir yerli personel istihdamı da tecrübe kazanılması açısından önemlidir.''

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Ekonomi Haberleri