Kâinatta mevcut olan ve insan için yaratılan her bir varlıkta muhteşem temâşâlar mevcuttur. Tabi bakmasını bilene, idrakli olana… Zihinsel ve fikirsel tefekkür yapabilene, etrafta görülenler ibret nazarıyla nice hikmetler anlatır.
‘Meselâ; toprak, bize fâniliği anlatır. Üzerine bastığımız toprağın binlerce yıldır aynı toprak olduğunu hatırlarsak, bizden evvel gelip geçen milyarlarca insanın âdeta üst üste çakılmış gölgelerinin üzerinde yürüdüğümüzü idrak ederiz. Aynı zamanda gelecek nesillerin maddi ten elbiseleri de aynı topraktan husûle gelecektir. Yâni bedenimizin umûmî manzarası, topraktan toprağa muazzam akıştır!..’(Topbaş Osman Nuri, Müslüman’ın Gönül Dünyâsı, 2021, İst, s.27) Demek ki, her gün, her gün baktığımız toprak, alelade bir şey değildir.Ondaki fânilik bize ibret olmalı. Cenâbı Hakk’dan başka bâki yok, her şey fânidir.
Şurası bir gerçek ki, insan topraktan gelmiş ve toprağa gidecektir. Yâni toprak, canlılar için ilk ve sondur, hem başlangıç hem bitiştir. İnsan doğduğundan ölümüne kadar geçen zaman diliminde geride bıraktıklarıyla iyi de anılabilir, kötü de. Bir de bunun ötesi var Kitap ve hesap ile muhatap olunca pişman olmayacak şekilde o vefâlı toprak üzerinde yaşamalıdır. Dünyâda nasıl toprağı hoş kullanmayıp kirlettiysen aynen bunun gibi, kişi kendi ebedi saadeti açısından bedenini ve rûhunu kirletmemeye özen göstermelidir.
Topraktan çıkan canlılar bizi hayret ve hayranlığa düşürür. Hakikaten; ‘Bak şu çiçeğe, kara topraktan nasıl çıkıyor? Kaç kalorist, kaç dekoratör çalışıyor onun için?.. Cenâbı Hak kime veriyor bunu? İnsanın olmadığı diğer gezegenlerde, yıldızlarda niye yok böyle tecelliler?.. ‘ (Topbaş, Osman Nuri, a.g.e, s.29) Meselâ, her elma ağacı âdeta elma fabrikası gibidir. Her üzüm bağı, üzüm deposudur. Ekili topraklar, tahıl ambarıdır. Yağmur, toprak için rahmet tecellisidir. Tüm canlılara hayat veren toprağın yanı sıra su, hava ve diğer elementlerdeki mevcut denge, insanı hayret ve hayranlığa sevk eder. Güneş, ay, yıldızlar ve diğer gezegenler, rüzgarlar, denizler, okyanuslar ve bunların hareket kâbiliyetleri hepsi Yüce ve Aziz Rabb’e olan hayret ve hayranlık tecellileridir. Aynı zamanda bütün bu tecelliler, Mevlâmızın azamet ve yaratıcılığındaki Âlim isminin eşsiz sunumlarıdır.
Toprak, rahmetle canlanır. Ama bin bir zahmet çekerek nice mükemmel lezzetler verir. Pek çok yönleriyle toprak insanı, bitkileri, hayvanları besler. Toprak, insan ve birçok canlının hayâti ihtiyaçlarının karşılanmasından dolayı en önemli besin kaynağıdır. Toprak sâdece tarımsal faaliyetlerin yapıldığı bir alan değildir. Toprak aynı zamanda bitkilerin ihtiyaç duyduğu besin maddelerinin üretildiği, suyun filitrelize edilerek depolandığı, büyük-küçük pek çok canlıyı içinde barındıran dev bir fabrikadır. Bitkisel ve hayvansal ürünlerin elde edilmesinde, temel zemin topraktır. Günümüzde gıda üretiminin % 95’i topraktan üretilmektedir. Toprağı işleyen çiftçiler için, ziraatçılar ve dahi bütün insanlar için toprak rızık kapısıdır. İnsanlar ve diğer canlılar topraktan her yönlü nasiplenir, derecesiz istifâde ederler. Toprağa ne ekersen o çıkar. Domates ekersen domates çıkar, arpa ekersen arpa çıkar. İnsan da aynen böyledir. Ona iyi alışkanlıklar eken güzel ahlak biçer, tersi de mâlumdur. Bu sebeple insan-toprak ilişkisi ehemmiyetlidir. Aynı zamanda toprak önemli bir iş alanı olup canlılığın devâmı için şarttır.
Bilindiği üzere ilk insan olan Hz. Âdem(a.s) topraktan yaratılmıştır. Şerefli Kitâbımız Kur’ânu Azûmuşşan’da bu husus şöylece belirtilir: “… (Allah) Âdem’i topraktan yarattı, sonra ona ‘ol’ dedi, o da hemen oluverdi.” (Âli İmran, 59) ‘İnsan topraktan yaratıldığı için toprağın. Farklı husûsiyetlerini bünyesinde taşımaktadır. Toprak killi, kumlu, sert, yumuşak olduğu gibi insanlar da tabiatları itibâriyle farklılık arz eder. Toprak çiğnenir, her şey onun üzerinde rahatlıkla işlenebilir. Toprak buna karşı hiçbir aksülamelde bulunmaz. İşte insandaki sabır, tevâzu, alçakgönüllülük gibi vasıflar buradan gelmektedir. Buna mukâbil, toprağın hareketsizliğinden atâlet ve tembellik gibi vasıflar da insanda tezâhür eder.’ (Topbaş Osman Nuri, Nebiler Silsilesi, 2008, İst, c.I, s.73) Toprak, ‘Anâsır-ı Erbaa’dan (toprak, hava, su, ateş)olup hayat oluşumunun temel elemanıdır. Mevlâna Hazretleri; ‘Tevâzu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol’ diyerek toprağı tevâzulu kişiye benzetir.
Toprak, insanın düşünce, alışkanlık, anlayış ve hayâtı değerlendirişinde belirleyici unsur olmuştur. Toprak insanın şahsiyet ve karakterinin oluşmasında dolayısıyla toplumun rotasının çizilmesinde etkilidir. Meselâ; ‘Türkler cesurdur, kahramandır’, denir. Bu doğrudur. Zira Türkler geçmişten gelen birikimle, toprakla uğraşmış, onu işlemiş, çalışkanlıklarıyla çeşitli zorlukların üstesinden gelmesini bilmişlerdir bu sebeple korkusuz ve cengâverdirler. Hakikaten bu söz yerine oturan bir anlayıştır.-Buradan Türk ırkını övdüğümüz fikri çıkmasın.-Toprak, milletler için bir kültürdür. Toprakla uğraşanlar, kimseye minnet etmezler. Toprak hür insan için ana merkezdir.