"Toplumda eğitim bilincinin oluşması gerek"

Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Konya Şubesi İl Eğitim Şurası gerçekleştirdi. Programda Prof. Dr. Abdullah Özbek, Mustafa Aydın ve Yavuz Aydın; önemli konulara değindi 

ÖĞ-DER Konya Şubesi Eğitim Şurası programı tertip etti. Düzenlenen programda Akademisyen Prof. Dr. Abdullah Özbek ‘Eğitim Meselelerine Genel Bakış’ konusunu, Öğ-Der Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın ‘Pandemi Sonrası Eğitim Süreci ve Eğitimin Geleceği’ konusunu, Öğ-Der Konya Şube Başkanı Yavuz Aydın ise ‘Milli Eğitim Şuraları ve Kesintisiz Eğitim’ konusunu işledi. Konya Ticaret Odası Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen Eğitim Şurasına Öğ-Der üyelerinin yanı sıra AGD Konya Şube Başkanı Ceylani Kılıç, Din-Bir-Der Konya Şube Başkanı Abidin Yalman, Saadet Partisi Selçuklu İlçe Başkanı Lütfi Çelik, Saadet Partisi Karatay İlçe Başkanı Fatih Karaman da katıldı. Senegalli Hafiz Muhtar Seck’in Kuran tilaveti ile başlayan Şura, katılımcıların sunumları ile devam etti. 

EĞİTİM İNSANI İNSAN YAPMA AMACI TAŞIR

Gerçekleşen eğitim şurasında özellikle eğitim bilincinin oluşması gerektiğine değinen Prof. Dr. Abdullah Özbek, “Eğitim deyince neyi anlamalıyız ilk önce bu soruya cevap bulmak gerekir. Toplumda özellikle eğitim bilincinin oluşması gerek.  Bunun yanında bilinmesi gereken bir diğer başlık da medeniyettir. Mesela en sade ifadesi ile medeniyet, bir Müslümanın çevresi ile olan ilişkisidir. Üzerinde cilt cilt kitaplar yazılan nice meseleye kısa açıklamalar kâfidir. Öyle ki bugün eğitim terimini basit bir şekilde anlatabilecekken çeşit çeşit şeyler görüyoruz. Öyle ki eğitimin fakülteleri var, kitapları var, bakanlıkları var. Bugün herkes eğitimden bahsediyor. Oysa biz eğitimi en sade ve etkili şekilde insanı insan yapan eylemler olarak ifade edebiliriz. İnsanı insan yapma faaliyetlerinin tümü eğitimdir. Bu insan fıtratındaki temellerdir aynı zamanda. Herkes bir şeyler öğrenmeye ve öğretmeye başlayacaktır ki bu da insanı insan yapan yegane olgudur’’ şeklinde konuştu. Kuran-ı Kerim’in insanı insan yapma amacı taşıyan bir eser olduğuna da değinen Özbek, ‘’Kitabımız Kuran tamamı ile insanı insan yapma amacı taşıyan bir kitaptır. Bunun manasını bilerek bu kitabı anladığımızda gerçek eğitime de vakıf olmuş oluruz. Bu eğitimin rehberi ve öğretmeni de Efendimiz Muhammed’dir. Kaldı ki bizim daha İslam’ı tanımadan insanı tanımamız gerekiyor. Tüm bilimler bize insanı tanıtır, insanı anlatır. Eğitimin temeli de insanın gerçek manasını bulmaktır. Kuran da bu konuda bize yeryüzünü gezip tanımayı öğütlüyor. Her şey insana ibrettir ve her şey insana eğitim verir. Yeter ki bakmasını bilelim, görmesini bilelim’’ şeklinde konuştu. 

EĞİTİMİN AMACI İNSANI İNSAN YAPMAKTIR 

Fransız devriminden sonra eğitimin topluma köle insan yetiştirme amacı taşıyan bir olgu haline geldiğini kaydeden Abdullah Özbek, şunları kaydetti: “Eğitim özellikle Fransız devriminden sonra topluma köle insan yetiştirmek adına yapılan çalışmalar olarak karşımıza çıkar. Bu eğitim toplumun ve yönetimin istediği insan tipini yetiştirmeyi amaçlar. Bugün mevcut okulların tamamında bu amacı görürüz. Veya eğitimle üretilen malları tüketecek insan yetiştirilmek amaçlanır. Eğitimin amacının insanı insan yapmak olduğunu söylesek de insan hep geridedir. Örneğin bugün geldiğimiz noktada tüketici hakları insan haklarının önündedir. Tüketiciler yalnızca insan değildir. Makineler tüketicidir, hayvanlar tüketicidir. Üretimi ne kadar tüketirse insan o kadar değerlidir. Bu esasında pragmatik eğitimdir. Bu bugün Müslüman insanların kafasına internet ve sosyal medya ile girmektedir. Biz eğitimimizde bunu göz önünde bulunduruyor muyuz?’’

ÇAĞIN GEREKSİNİMLERİNE İLGİ DUYMALIYIZ

Pandemi sonrası eğitim hakkında değerlendirmelerde bulunan ÖĞ-DER Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın, “Pandemi ile birlikte eğitimde ciddi sorunlar yaşadık.  Dijital dünya ile biraz daha tanıştık bu vesile ile. Peki bu dijital dünyada bizi neler bekliyor, bunun farkında mıyız? Biz eğitimciler bir takım olayların farkında olmalıyız. Özellikle çağın gerekliliklerine ve teknolojisine ilgi duymalıyız. Biz bugün en önemli durumlardan bir tanesi olan paradigma değişimine ayak uydurmalıyız. Tıpkı Hz. Ali’nin sözünde olduğu gibi evlatlarımızı çağın gereksinimlerine göre yetiştirmeliyiz. Dünyada her şey değişiyor. Eğitim yöntemleri de değişiyor. Bu değişime ayak uyduramamak eğitim için olumsuz bir durumdur. Eğitimin tek amacı iyi olanı, doğru olanı, güzel ve adil olanı insanlara aktarmaktır. Bunu yaparken de tüm teknolojik yöntemleri kullanmalıyız ki başarılı olalım. Fakat bugün ne yazık ki bunun da ötesinde materyalist anlayışa sahip bir eğitim sistemimiz var. Teknolojiyi en iyi şekilde kullanalım ama bunu değerlerimizi katletmeden yapalım. Nitekim paradigma değişmedikçe bu durum da değişmeyecektir. Teknoloji kullanılmalı ama sadece şekil değiştirmek için yapılmamalı. Sadece şeklin değil mananın da değişimi gerekir. Biz şuurlu öğretmenler olarak bu konuda ahlak ve maneviyata dayalı bir eğitim diyoruz’’ ifadelerini kullandı. 

DEĞİŞEN TEKNOLOJİYİ YAKALAMALIYIZ 

Eğitimde teknolojiyi etkin bir şekilde kullanmak gerektiğine vurgu yapan Aydın, ‘’Bugün baktığımızda eğitimin geleceğinde değişen vasıtaları görüyoruz. Bilgiye özellikle bugün çok çabuk ulaşılabiliyor. Problem aslında bilgiye ulaşmak değil, ulaşılan bilgiyi bir sorumluluk sahibi olarak iyiye kullanmak. Bu konuda bize düşen eğitim teknolojileri yaygınlaşırken bir şuurlu öğretmen olarak eğitim teknolojilerini en iyi şekilde yaşatarak çağın gereksinimlerine göre iş yapmaktır. Bugün artırılmış gerçeklik teknoloji ile eğitimin ne denli güzel bir noktaya taşındığı görülüyor. İşte bizim bunları yapmamız gerekirken biz bu teknolojileri şu an kullanamıyoruz bile. Peki biz şuurlu öğretmenler olarak neden bu yöntemlere benzer Hakka dayalı bir sistem ortaya koymadık. Bakınız gün gelecek sanal dünyadan sınıflar olacak. Dünya buraya gidiyor. Bizim şuurlu öğretmenler olarak bu alanlar hakkında bilgi sahibi olmamız şart. Bunlar eğitim için daha etkili yöntemler. Bunları bilmeliyiz” dedi. 

YEGANE KURTULUŞ NEBEVİ YÖNTEM

Nebevi eğitim modelini uygulamanın bugün tek kurtuluş olduğuna değinen ÖĞ-DER Konya Şube Başkanı Yavuz Aydın, “Bakınız Fetihten sonra Mekke’de yeni bir eğitim sistemi hâkim oldu. Kız çocuklarını diri diri gömen insanlar öyle ki bir karıncayı incitmekten korkar hale geldi. Bu durum elbette eğitimle oldu. Bugün eğitimin yegane kurtuluş yolu nebevi yöntemdir. Öyle ki bu topraklarda da yıllar boyu nebevi eğitim yöntemi ile ciddi hizmetler yapıldı. Fakat bugün ne yazık ki medeniyet diye diye batının her şeyini kabul eder hale geldik. ttik. Biz toplumsal olarak kendimizi bulamaz olduk” ifadelerine yer verdi.

GERÇEKTEN MİLLİ OLAN BİR EĞİTİM ŞART

Son olarak mevcut eğitim sistemini değerlendiren Yavuz Aydın, şunları kaydetti: “Eğitim sistemimiz için de şunu söylemek istiyorum. Bu ülkede son 20 yılda 8 bakan değiştirdik. Bakanların hepsi de sistem bozuk sil baştan yenileyeceğiz diyerek iş başına geldi. Bakanlar gitti ama sistem devam ediyor. Bugün gençlerimiz üniversiteyi de sayarsak 17 yıllık kesintisiz eğitime maruz bırakılıyor. Gencimiz çok diye övünüyoruz ya hani peki iş bulamayan, evlenemeyen gençlerin halini ne yapacağız. Eğitim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi şart. Buradan tavsiyelerimizi bir kez daha sıralıyoruz: Milli eğitim, adı gibi milli olmalı. Kendimize ait bir sistemimiz olmalı. Biz başkalarının modellerine ayak uyduramamaktan yorulduk. Bize ait bir sistemle dünyaya biz örnek olmalıyız. Ülkeden ümidini kesmiş gençleri kurtarmanın yegâne yolu eğitim sistemini kendimize ait olarak geliştirerek gençlerimiz için milli bir sistem geliştirmektir. Biz bunun için fıtratımıza uygun bir sisteme geçmek zorundayız. Nesillerimizi kaybedemeyiz.’’ Düzenlenen eğitim şurası hediye takdiminin ardından sona erdi. 

EYYÜB KARAKUZU

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri