TOBB yani Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, ülkemizin ticaret erbabının kümelendiği ve kârlarına kâr ekledikleri yarı resmi bir kurum. O zaman düşük faizli devlet kredilerinin özellikle İstanbul’daki tüccarlara verilmesi, devlet teşviklerinin onlara akmasını sağlayan bir kurum. Anadolu esnaf ve tüccarının bu imkânlardan yararlanmasına çeşitli bahanelerle imkân verilmiyor.
Tüccarlar için yüksek bir ticari derecelendirme belirlemiş, altında kalanlara yani Anadolu ticaret erbabına bu imkânlar verilmiyor. Gümüş motor fabrikasının batmasını da sağlayan bu kurum içinde yuvalanmış ithalatçı tüccarlar.
Hocamız başlattığı mücadele bir derece yükseliyor. Yaptığı teşebbüslerle önce TOBB’ne Genel sekreter oluyor, Bu arada TOBB Başkanı, “Ben Masonluğumla öğünüyorum. Dansı Türkiye’ye benim anam getirdi” diye övünen Başkan Sırrı Enver Batur başkanlık koltuğunda otuyor.
Bir müddet çalışmalarını sürdüren Erbakan, bu arada Anadolu tüccarları ile sıkı bir iş birliğine giriyor ve 25 Mayıs 1969 yapılan TOBB Genel kurulunda Anadolu tüccarlarının oyu ile Genel Başkan seçiliyor.
Demirel Hükümeti TOBB seçiminin sonuçlarından oldukça rahatsız oluyor. Ticaret Bakanı Ahmet Türkel, yayınladığı bir Bakanlık genelgesi ile TOBB’un elindeki kredi dağıtımına son veriyor. İkinci bir hamleyle de TOBB’nin bankalardaki hesaplarını donduruyor. Demokratik usullerle, yani seçimle gelen bir başkanının eli kolunu bağlıyor. Bir üçüncü son hamle ile de 8 Temmuz 1969 günü sabah erkenden TOBB’ne gönderilen polisler, kilitli kapıları kırarak Başkanın odasına giriyorlar.
O gün sabah saat 9.00 da TOBB Başkanı Prof. Erbakan makamına gelince polisleri görüyor ve “O… Bu gün mesai erken başlamış” esprisini yapıyor. Gazetecilerin de bulunduğu bu ortamda kısa bir açıklama yapıyor. “Bundan sonra Sayın Demirel’le siyaset ortamında hesaplaşacağız. Şimdi giderek AP Adalet Partisini üye olacağım” diyor.
Gazeteciler; “Hocam, Demirel sizi Odalar Birliğinden azletti. Siz AP’ye üye olacağım diyorsunuz. O sizi orada da veto eder” deyince de Hocamız; “AP’nin tabanı bizimdir” açıklamasını yapıyor.
Daha sonra biz kendisine bu konuyu hatırlattığımızda Hocamız; “Eğer o gün AP’ye üyelik başvurusu yapmasaydım, AP’liler yurt sathında, benim AP’yi böldüğümü ve CHP’ye destek olduğumu yayarlardı” diye açıklama yapıyor.
25 Mayıs 1969 – 8 Temmuz 1969 arası 1,5 aylık bir TOBB macerası böylece tamamlanmış, Masonik kadrolarla milli güçlerin mücadelesi böylece siyaset sahnesine taşınmış oluyordu. Tahmin edildiği gibi Demirel, Erbakan’ı veto ederek AP’ye kabul etmedi.
Bakanlıklarda ki TOBB merkezinden çıkarak AP’ne giden Erbakan Ankara/Kızılay meydanında… Yanında da öğrencisi bir ulusal gazetenin muhabiri olarak “Erbakan’la omuz omuza…” ben vardım.
BAĞIMSIZLAR HAREKÂTI
1969 seçimleri siyaset arenasında iki dev (Batılılar demokratik ortamı olan ülkelerde böyle çalışırlar. Biri yıpranınca diğerini boyalar, kınalar halkın huzuruna çıkarırlar) karşısında “Bağımsızlar veya Mühendisler harekâtı” olarak bilinen çalışmayı başlattılar. Erbakan Hocamız Konya’dan Bağımsız milletvekili adayı olurken Elektrik Yüksek Mühendisi Osman Kirişcioğlu Ankara’dan, Rifat Boynukalın İstanbul’dan… Böylece 20 kadar ilde milli değerlerimizi siyasete taşımak isteyen adaylar yer aldılar.
Hocamız Konya’da bir partinin yapacağı çalışmaların fevkinde çalışmalar yaparak üç milletvekili reyi ile milletvekili oldu. Her ne kadar diğer illerden milletvekili çıkmasa da Bağımsızlara oy veren bir taban, ülkemizde meydana gelmiş oldu.
Seçimler arifesinde Demirel Konya’ya gelerek yaptığı mitingde; “Ne istiyorsunuz, Konyalılar?” diye sormuş. Ve ilave etmiş; “Siz camiye gidiyorsunuz da size karışan mı var? Siz oruç tutuyorsunuz da size karışan mı var? Hacca gidiyorsunuz da karışan mı var? Sonra da bağımsız bir kişiyi seçmeniz ülkeye bir şey kazandırmaz. Çünkü bir gülle de bahar olmaz” demiş.
Demirel bu sözü Hocamıza iletilince Hocamız; “Üç gün sonra Demirel’in bu sözlerine cevap vereceğini açıklamış” ve Konyalıları meydana davet etmiş. Gün gelince de;
“Bazı eczane vitrinlerine av kuşlarının cansız vücudu mumyalanarak konur. Bakarsınız bu hayvanların gagası vardır, kanatları vardır, gözü vardır ama cansızdır. Ey Demirel biz bu kuşun mumyasını, değil canlısını istiyoruz” anlatabildim mi?” demiş. Diğer sözüne ise; “Evet bir gülle bahar olmaz ama her bahar bir gülle başlar” diye cevap vermişti.