Tgf Başkanı: Diyarbakır Valisi Kıraç, Urla’daki Villaların Kurbanı Oldu

Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atila Sertel, merkeze alınan Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç’la ilgili ilginç bir yazı kaleme aldı. Cemiyete bağlı 9 Eylül gazetesindeki “Kıraç, kaçak villaların...

Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atila Sertel, merkeze alınan Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç’la ilgili ilginç bir yazı kaleme aldı.

Cemiyete bağlı 9 Eylül gazetesindeki “Kıraç, kaçak villaların kurbanı oldu” başlıklı köşesinde Atila Sertel: “Cumhuriyet gazetesi yazarı Can Dündar, 25 Aralık fezlekesinin önemli bölümlerinden biri olan Urla villalarını yazmıştı. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın villalarının yaptırılacağı Hazine arazisi için kaymakamlıktan valiliğe, Şehircilik Bakanlığı’ndan Maliye’ye, Kültür Bakanlığı’ndan üniversiteye kadar pek çok devlet kurumu usulsüz izin vermeye zorladığını kaleme almıştı. 31 Aralık 2012 günü İzmir 4. İdare Mahkemesi, kaçak villalar için yeniden yıkım kararı verdi. İzmir Valisi Cahit Kıraç da villaları yıktırmak için harekete geçti. Mahkemenin kararından 5 gün sonra, 5 Ocak 2013 günü saat 16.47’de Latif Topbaş, Başbakan’ı aradı ve ‘Şu İzmir Valisi’ne telefon açtırsan’ dedi: ‘Bizim oraları yıkmak mıkmak filan diye bir şeyler yapıyor adam…’ Erdoğan, ‘Evlerle ilgili mi’ diye sorunca da durumu şöyle özetledi: ‘Biz onu 1. dereceden, 3. dereceye çevirmek için müracaat ettik. 3. dereceye çıkarsa zaten her şey halloluyor. Birisinden bir haber atarsınız inşallah.’ Bu görüşmeden 4 ay sonra Vali Cahit Kıraç görevden alındı. O günlerde Vali Cahit Kıraç'ın Başbakan tarafından merkeze alınacağı söylendi ancak o atamada Diyarbakır'a gönderildi.” diye yazdı.

"VİLLALARI KORUYACAK VALİ BULUNDU, İZMİR'E GÖNDERİLDİ"

Kıraç'ın merkeze çekilmesi risk taşıdığı için Diyarbakır’a gönderildiğini savunan Sertel , “Dönemin başbakanı tarafından merkeze çekilseydi, yara tazeydi ve kanardı. Olay Türkiye'nin gündeminde kalır ve tartışılırdı. Vakti zamanı beklendi ve Mustafa Cahit Kıraç bir başka Başbakan tarafından kızağa çektirildi. Villaları yıkmaya yönelik mahkeme kararı da karartıldı, villaları koruyacak vali bulundu, İzmir'e gönderildi. Davutoğlu, kendisine verilen talimatları harfiyen uyguluyor olsa gerek ki, Diyarbakır'da topluma kendisini sevdiren, saydıran bir devlet adamını görevden alıyor. Valinin sevildiğini ve sayıldığını o gece aynı masada oturduğumuz AKP milletvekilleri çok açık cümlelerle dile getirdi. AKP Milletvekili Mine Lök Beyaz'ın şu cümlesini unutamam: ‘Biz valimizi çok seviyoruz, sayıyoruz. Diyarbakır'a olan katkıları çok büyük. Halkımıza da kendisini çok sevdiren bir insan. Onu buradan kimse alamaz.’ Şimdi bu cümleleri Meclis kürsüsünden bu milletvekilimizin ağzından duymak isterim. TBMM Başkanlık Divanı Üyesi, Çermikli Mine Lök Beyaz'a yakışan budur. Bir kez olsun, çıksın kürsüye ve bana söylediklerini tekrar etsin kürsüden... Bekliyorum, bekleyeceğim... Öte yandan İzmir'in Valisi son kararnamede yerini korumuş." şeklinde yazdı.

İZMİR VALİSİ'NE İSTANBUL VALİSİ'Nİ HATIRLATTI

İzmir Valisi'nin yerinde kalmasını ise İl Özel İdare mallarını, belediyeye vermek yerine devlet kurumları arasında paylaştırmasına bağlayan Sertel yazısını şu cümlelerle bitirdi: “İzmir'in mallarını iktidarın emri ile belediyelere değil de hazineye devreden, konuşmaya başladığında CHP'li belediye başkanlarına muhalefetten başka bir iş yapmadığı söylenen, birilerince ‘AKP İzmir İl Başkanı’ olarak tanımlanan Vali, elbette yerini korur diyenlere anımsatırım ve şöyle noktalarım: Bak İstanbul Valisi'nin halini, gör kendi halini...”

CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Türkiye Haberleri