Tesbihle rahatla, tesibahla ferahla

Nurten Selma Çevikoğlu

           Ülkemiz gündemi her zaman yoğun her zaman dopdolu. İnsan haksız yere olan bitene sinirleniyor, geriliyor zaman zaman yumruklarını sıkıyor… Ayni zamanda insanın kendi kişisel gündemi de bunlardan farklı değil. Dünya telâşesi, koşuşturmalar, her gün için yapılması gerekenler de insanın gündemini doldurmaya yetiyor, zihin yoruluyor, yürek daralıyor.  

Peki, bu bunaltılardan bizi ne rahatlatır efendim?  

El cevap: Kâinâtın mutlak sâhibi Cenâbı Hakk’a yönelmek elbette ki. Şu mübârek günlerde maksadımız yukarda yazdığım yoğun gündemden sizi kurtarmak ve Allah Teâlâ’nın ayı Recep ayında sizleri ibâdetlere dâvet etmek.

            Bugün insanların ellerinde onları hep meşgul eden pek çok şey mevcut. Akıllı cep telefonları bunların başında, aybedler, t.v kumandaları, bilgisayar tuşları, vs. Fakat asıl bize unutturulan tesbihlerimiz nerede? Evet, acı bir gerçektir bu! Günümüz Müslümanların elinden tesbihler alındı ve yerine onların hem ellerini hem zihinlerini meşgul edecek akıllı oyuncaklar tutuşturuldu ve âdeta denildi ki; ‘Al sen şunla oyalan, hayâtını yaşa, boş ver ahreti filan düşünmeyi, hem sonra daha vakit var, yaşlanınca alırsın eline tesbihini.’ İşte o gün bugündür insan belki nâdiren mübârek gecelerde üç-beş tesbih çekiyor, birazcık namaz kılıyor. Sonra da bir şey yapmanın memnuniyeti kişiyi sarıyor. Tamam da, ey kardeşim! O memnuniyeti her dâim yakalamalıyız diyoruz bizde.

            Etrâfın bize dayattığı yoğun gündemle bunalan rûhumuz için, pek çok suni problemi çözmek adına yorulan zihnimizi açmak için, sıkılan yüreğimizi rahatlatmak için tesbihlerimizi yeniden elimize almamız gerekiyor. İşte Hz. Allâh’ın rahmet ayı olan Recep ayı ile kendimizi bir ‘inşirah iklimi’ne sokalım. Dilimizle söyleyeceğimiz o güzel tesbihatlarımızın mânâsını kalplerimizin derinliklerine indirmeye gayret edelim. Bakın o zaman nasıl da rahatlayacağız. Oh be, diyerek rûhumuza bir sekine gelmesinin huzûrunu tadacağız. Aşkla, şevkle yapın bakalım netice nasıl olacak? Deneyin, korkmayın! Tesbihatlarin güzelliğine kendinizi bırakın…

            Meselâ; geçen yazılarımda bahsettiğim zikir reçetesinden hasta ruhları iyileştirecek, faydalanmak isteyen herkese ilaç gibi gelecek bir zikir tesbihatı verelim, efendim sizin için:

 

 SAATLERİ AŞAN DÖRT CÜMLE:

Mü’minlerin annesi Cüveyriye Binti’l-Hâris (r.a) rivâyet edildiğine göre Resûli Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, bir gün sabah namazını kıldıktan sonra, Hz. Cüveyriye namaz kıldığı yerde oturmakta iken erkenden evden çıktı. Kuşluk vakti tekrar eve döndü. Cüveyriye (r.a)’ın hâlâ yerinde oturmakta olduğunu görünce;  ‘Yanından ayrıldığımdan beri hep burada oturup zikirle mi meşgul oldun?’ diye sordu. O da:– Evet, diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselam şöyle buyurdu: – Senin yanından ayrıldıktan sonra 3 defa söylediğim şu dört cümle, senin sabahtan beri söylediğin zikirlerle tartılacak olsa sevap bakımından onlara eşit olur;

Subhânallâhi ve bi-hamdihî adede halkihî ve rızâ nefsihî ve zinete arşihî ve midâde kelimâtihî. (Yarattıkları sayısınca, kendisinin hoşnut olduğunca, Arş’ının ağırlığınca ve bitip tükenmeyen kelimeleri adedince ben Allâh’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamd ederim.)”[1]  Ne güzel ne karlı bir tesbihat değil mi? O halde can kardeşler ne dersiniz Cenâbi Hakk’ı överek rahatlamaya…

 

[1] Müsllim, Zikir 79

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.