El cevap: Haçlılar. Niçin? Çünkü: Geçmişte bütün dünyayı Hıristiyan yapmalarına engel olan biziz. İncil’de emredilen dünya krallığını kurmalarına mani olan biziz. Anadolu’yu, yani Hıristiyanlığın neşv ü nema bulduğu, resmi din haline geldiği, birçok kilise, manastır, aziz ve azize türbelerinin bulunduğu beldeyi ellerinden alan biziz. Dünyanın tamamını sömürmelerine mani olan, tekerlerine taş koyan biziz. Bugün bile 53 İslâm devleti içinde dişlerini kıran, boğazlarına duran biziz. Asırlarca Osmanlı korkusu ile kâbuslar görmelerine sebep olanlar biziz.
Osmanlı asırlarında: Kiliselerde gece gündüz “Tanrım Türklerin şerrinden bizi koru” diye dualar edilmekte, (1) vaazlar, ilahiler, şarkılar, yakarışlar, tazarrular hep Osmanlı korkusundan bahsetmekte ve onu işlemekte, bu mealde senfoniler bestelenmektedir. Bu hususta bağımsız bir edebiyat türü oluşmuştur. Normalin dışında her gün öğle üzeri “Türk Çanı” diye bir usul geliştirilmiş, bu çanın temposu ve belirgin alametleri var. Günün hangi saatinde bu çan çalarsa, kilise ve idarecilerin emri ile, bütün halk işini, gücünü, yürüyüşünü… bırakıp diz çöküp çan bitinceye kadar dinleyip dua etmek mecburiyetindedir. (2) Ayrıca normal vergilerin dışında “Tür Vergisi” (3) diye Osmanlı ile yapılacak savaşları finanse etmek üzere özel vergiler konmuştur. Türk zaferleri duyuldukça papazlar günlerce yas ilân edip bütün eğlence türlerini yasaklamışlar, Türk korkusunun dimağlara perçinlenmesini sağlamışlardır. Ebeveynler beşikte ağlayan çocuklarını “sus Türkler geliyor- Ooo mama mia” diye korkutmakta, biraz aklı erenleri ise “sus yoksa seni Türklere veririm” diye susturmaktadırlar. (4) Kısacası Avrupalı asırlarca Türk fobisi ile yatmış ve kalkmıştır. Bu korku adamların hücrelerine, DNA’larına işlemiş ve nesilden nesile tevarüs etmektedirler.
Bu sebepten asırlarca Haçlıların tek gayesi, tek hedefi, en büyük arzuları, İslâm âleminin bayraktarlığını yapan bu aziz milleti, yıkılmaz abideler misali bu necip milleti, dünya siyaset sahnesinden nasıl bertaraf edebiliriz? Olmuştur.
Milyonluk Haçlı orduları ile üzerimize gelmişler, bin bir türlü planlar yapmışlar, ittifaklar kurmuşlar, hile ve desisede şeytanı kıskandıran uygulamalarda bulunmuşlar, Bizans oyunları, fitne ve fücur hareketleri tertipleyip asırlarca uğraşmışlar. İçimizdeki azınlıkları, bu milletin ve memleketin ekmeğini yiyip nimetlerinden istifade eden hainleri ayaklandırmışlar, Çanakkale’de, Sina’da, Sakarya’da bütün Avrupa üzerimize gelmiş, Osmanlıyı öldürdüm, yok ettim zannetmiş ama, aldanmış. Daha genç, daha dinamik, daha cevval bir nesil ortaya çıkıvermiş. Şair diyor ya:
Ölmedi bu millet ölmez şanlıdır
İşte şemşir-i celâdet kanlıdır
Gayri Müslim azınlığı kullanarak Osmanlıyı bölmüş, parçalamış, onun mirasından 60’dan fazla devletçik çıkarmış ve onları tek tek yutmuştur. Osmanlının yıkıldığı dönemde dünyanın % 84’ü bu emperyalist Haçlıların sömürgesi durumuna gelmiştir. (5)
Devlet-i ebed müddet diye kurulan Osmanlıyı parçalamış ama, bitirememiş, yok edememiş ve onun doğurduğu yavru gün be gün büyümekte, canlanıp kanlanmakta, eskisi gibi emirlerini tutmamakta, dizlerinin üstüne kalkmakta ve kendilerine diklenmeye başlamaktadır.
Dolayısıyla yine Türk fobisi humması, kronik Türk korsusu depreşmiştir. Öldü bitti tükendi zannettikleri 1915’li yıllarda bile, Çanakkale’de, Sakarya’da, Sina’da ağızlarının payını aldıkları için tekrar gelmeye cesaret edemiyorlar. Bir çadır bedevisi Kaddafi bile kendilerini altı aydır uğraştırıyor. Eskisi gibi azdırıp, kudurtup isyan ve ihtilallar yaptıracak gayri Müslimlerde içimizde olmayınca, geriye bir tek alternatif kalıyor, etnik terör. Bugün PKK’yı ihdas eden, kullanan, her türlü yardımı yapan, Kızılhaç’ın imkânlarını bile seferber edip, yaralılarını taşıyan, silah ve mühimmat aktaran, Avrupa’ya kaçanları, kırmızı bültenle arananları bile krallar gibi yaşatan bunlar.
11 Eylül İkiz Kule olaylarında 3 bin küsür kişi öldüğü iddia ediliyor. Bunu bahane edip, Irak ve Afganistan’ı yuttular, on binlerce adam öldürdüler, bizim ise 30 bin vatandaşımızı katleden hainlere karşı, meşru müdafaa hakkımızı kullanıp Kandil’e üç-beş uçak göndermemizi hazmedemiyorlar. İşte bunlar bizim böyle samimi dostlarımız ve NATO müttefiklerimiz(!).
------------
1- Türklerle ilgili basılmış dua sayısının 400 lerle ifade edilmektedir. Leyla Coşan, “Tanrım Bizi Türklerden Koru, Yeditepe yay. İst. 2009, s. 275.
2- Ahmet Refik Altınay, “Köprülüler”, İş Bankası Yay. İst. 2001, s. 106.
3- Yılmaz Öztuna,Büyük Türkiye Tarihi, Ötüken Yay. İst. 1971, c, 3, s. 354.
4- Banu Avar, “Hangi Avrupa”, Truva Yay. İst. 2008, s.170.
5- Mehmet Maruf, Hem “Sir” Hem “Seyyid Ahmed!...”, Tarih ve Düşünce Dergisi Aralık-Ocak 2003, sayı 45, s.50.
Osmanlı asırlarında: Kiliselerde gece gündüz “Tanrım Türklerin şerrinden bizi koru” diye dualar edilmekte, (1) vaazlar, ilahiler, şarkılar, yakarışlar, tazarrular hep Osmanlı korkusundan bahsetmekte ve onu işlemekte, bu mealde senfoniler bestelenmektedir. Bu hususta bağımsız bir edebiyat türü oluşmuştur. Normalin dışında her gün öğle üzeri “Türk Çanı” diye bir usul geliştirilmiş, bu çanın temposu ve belirgin alametleri var. Günün hangi saatinde bu çan çalarsa, kilise ve idarecilerin emri ile, bütün halk işini, gücünü, yürüyüşünü… bırakıp diz çöküp çan bitinceye kadar dinleyip dua etmek mecburiyetindedir. (2) Ayrıca normal vergilerin dışında “Tür Vergisi” (3) diye Osmanlı ile yapılacak savaşları finanse etmek üzere özel vergiler konmuştur. Türk zaferleri duyuldukça papazlar günlerce yas ilân edip bütün eğlence türlerini yasaklamışlar, Türk korkusunun dimağlara perçinlenmesini sağlamışlardır. Ebeveynler beşikte ağlayan çocuklarını “sus Türkler geliyor- Ooo mama mia” diye korkutmakta, biraz aklı erenleri ise “sus yoksa seni Türklere veririm” diye susturmaktadırlar. (4) Kısacası Avrupalı asırlarca Türk fobisi ile yatmış ve kalkmıştır. Bu korku adamların hücrelerine, DNA’larına işlemiş ve nesilden nesile tevarüs etmektedirler.
Bu sebepten asırlarca Haçlıların tek gayesi, tek hedefi, en büyük arzuları, İslâm âleminin bayraktarlığını yapan bu aziz milleti, yıkılmaz abideler misali bu necip milleti, dünya siyaset sahnesinden nasıl bertaraf edebiliriz? Olmuştur.
Milyonluk Haçlı orduları ile üzerimize gelmişler, bin bir türlü planlar yapmışlar, ittifaklar kurmuşlar, hile ve desisede şeytanı kıskandıran uygulamalarda bulunmuşlar, Bizans oyunları, fitne ve fücur hareketleri tertipleyip asırlarca uğraşmışlar. İçimizdeki azınlıkları, bu milletin ve memleketin ekmeğini yiyip nimetlerinden istifade eden hainleri ayaklandırmışlar, Çanakkale’de, Sina’da, Sakarya’da bütün Avrupa üzerimize gelmiş, Osmanlıyı öldürdüm, yok ettim zannetmiş ama, aldanmış. Daha genç, daha dinamik, daha cevval bir nesil ortaya çıkıvermiş. Şair diyor ya:
Ölmedi bu millet ölmez şanlıdır
İşte şemşir-i celâdet kanlıdır
Gayri Müslim azınlığı kullanarak Osmanlıyı bölmüş, parçalamış, onun mirasından 60’dan fazla devletçik çıkarmış ve onları tek tek yutmuştur. Osmanlının yıkıldığı dönemde dünyanın % 84’ü bu emperyalist Haçlıların sömürgesi durumuna gelmiştir. (5)
Devlet-i ebed müddet diye kurulan Osmanlıyı parçalamış ama, bitirememiş, yok edememiş ve onun doğurduğu yavru gün be gün büyümekte, canlanıp kanlanmakta, eskisi gibi emirlerini tutmamakta, dizlerinin üstüne kalkmakta ve kendilerine diklenmeye başlamaktadır.
Dolayısıyla yine Türk fobisi humması, kronik Türk korsusu depreşmiştir. Öldü bitti tükendi zannettikleri 1915’li yıllarda bile, Çanakkale’de, Sakarya’da, Sina’da ağızlarının payını aldıkları için tekrar gelmeye cesaret edemiyorlar. Bir çadır bedevisi Kaddafi bile kendilerini altı aydır uğraştırıyor. Eskisi gibi azdırıp, kudurtup isyan ve ihtilallar yaptıracak gayri Müslimlerde içimizde olmayınca, geriye bir tek alternatif kalıyor, etnik terör. Bugün PKK’yı ihdas eden, kullanan, her türlü yardımı yapan, Kızılhaç’ın imkânlarını bile seferber edip, yaralılarını taşıyan, silah ve mühimmat aktaran, Avrupa’ya kaçanları, kırmızı bültenle arananları bile krallar gibi yaşatan bunlar.
11 Eylül İkiz Kule olaylarında 3 bin küsür kişi öldüğü iddia ediliyor. Bunu bahane edip, Irak ve Afganistan’ı yuttular, on binlerce adam öldürdüler, bizim ise 30 bin vatandaşımızı katleden hainlere karşı, meşru müdafaa hakkımızı kullanıp Kandil’e üç-beş uçak göndermemizi hazmedemiyorlar. İşte bunlar bizim böyle samimi dostlarımız ve NATO müttefiklerimiz(!).
------------
1- Türklerle ilgili basılmış dua sayısının 400 lerle ifade edilmektedir. Leyla Coşan, “Tanrım Bizi Türklerden Koru, Yeditepe yay. İst. 2009, s. 275.
2- Ahmet Refik Altınay, “Köprülüler”, İş Bankası Yay. İst. 2001, s. 106.
3- Yılmaz Öztuna,Büyük Türkiye Tarihi, Ötüken Yay. İst. 1971, c, 3, s. 354.
4- Banu Avar, “Hangi Avrupa”, Truva Yay. İst. 2008, s.170.
5- Mehmet Maruf, Hem “Sir” Hem “Seyyid Ahmed!...”, Tarih ve Düşünce Dergisi Aralık-Ocak 2003, sayı 45, s.50.