Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Konya Şube Başkanı Mehmet Parlak, Fransa’nın başkenti Paris’te yaşanan terör olayları ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda AGD Bölge Başkanı Bahri Kırışık, Konya Liseler Başkanı Esat Ergener ve Konya Üniversiteler Başkanı Maruf Fil de hazır bulundu. Konuşmasında Fransa’nın başkenti Paris’te Charlie Hebdo Dergisine ve çalışanlarına yapılan saldırının ardından İslam’a ve Müslümanlara dil uzatmanın sistemli bir propaganda haline geldiğini ifade eden Mehmet Parlak , "11 Eylül saldırılarının ardından Batı’da oluşturulan İslam terörü imgesinin bu topraklarda yaşayan kalem ve kanaat sahipleri tarafından dillendirilmesi ise bir aymazlıktır" dedi.
AKAN KANDA FRANSA PARMAĞI VAR
11 Eylül saldırılarının bir düzmece olduğunun ortaya çıktığını söyleyen Parlak, konuşmasına şöyle devam etti: "11 Eylül saldırıları öncelikle topyekûn İslam’a mal edilmiştir. Batı ile işbirliği yapmayan İslam Ülkeleri terör destekçisi gibi gösterilmiştir. Batı ülkelerinde yaşayan halklarda İslamofobia yani İslam korkusu oluşturulmuştur. Gerekli koşullar sağlandıktan sonra da aralarında sayıları milyonu bulan çocuk ve kadının öldürüldüğü işgal operasyonları yapılmıştır. Hiç utanmadan da bu operasyonların adına 'bölgeye demokrasi getirmek' denilmiştir. Bugün herkes şunun farkındadır ki Batı, bir ülkeye demokrasi götürmekten bahsediyorsa orada bombalar patlayacaktır, orada çocuklar ölecektir, orada kadınlar ölecektir, orada kan akacak, gözyaşı dökülecek ve feryatlar kopacaktır. Batı’nın çok gelişmiş kitle imha silahları ile İslam coğrafyasında döktüğü kanın haddi hesabı yoktur. Cezayir’de, Mali’de, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde, Libya’da, Irak’ta, Afganistan’da, Nijerya’da ya da bir başka İslam Ülkesinde işgaller ve terör nedeniyle akan her damla kanda en az ABD kadar, en az İsrail kadar, en az İngiltere kadar Fransa’nın da parmağı vardır."
EDEPSİZLİĞE HOŞGÖRÜ DENİLEMEZ
Charlie Hebdo dergisinin çizgisini, ve Efendimiz (S.A.V)’e ve İslam’a yönelik çirkin yaklaşımları düşünce özgürlüğü olarak değerlendirmenin mümkün olmadığının altını çizen Parlak, şöyle konuştu: "Her zamanda ve mekânda Efendimiz (S.A.V)’e ve İslam’a yapılan çirkin saldırıları en ağır şekilde eleştirmeye ve bunu en hafif tabirle 'haddini bilmeme' olarak nitelendirmeye devam edeceğiz. Bu tavrı hoşgörü kapsamına almamız söz konusu bile olamaz. Öte yandan 11 Eylül saldırılarını tasvip etmediğimiz gibi Charlie Hebdo dergisine yönelik saldırıyı ve işlenen cinayetleri de tasvip etmemiz mümkün değildir. Biz bu olayların daha büyük operasyonlara zemin hazırlamak için yine bizzat Batı tarafından tertiplendiğini biliyoruz. Paris’te yapılan sözde “teröre tepki ve basın özgürlüğü yürüyüşünü” de bu bağlamda değerlendiriyoruz. Ülkemizde bir kısım medya kuruluşunun Charlie Hebdo dergisine yönelik saldırıları sözde basın özgürlüğü adı altında eleştirirken olayı İslam düşmanlığına ve Efendimiz (S.A.V)’e hakarete prim verme noktasına getirmeleri Netanyahu ile İsrail ile aynı safta olmalarından öteye değildir."
TERÖRÜ D-8 BİTİRİR
"Terörü bitirecek sürecin ABD, AB ve İsrail ile kol kola Paris’te yürümekten değil, D-8 ülkelerinin ve dünyanın tüm mazlum ülkelerinin liderleriyle aynı safta emperyalizme karşı İstanbul’da yürümekten geçtiğine inanıyoruz" diyen Parlak, sözlerini şöyle sonlandırdı: "Duyarlılık sahibi, kalbinde merhamet olan, kalbinde adalet olan ve elleri temiz olan bir vatandaşın yeryüzünde yaşanan işgaller ve katliamlar sebebi ile elbette Müslümanları suçlaması beklenemez. Aklıselim bir vatandaş olayları değerlendirirken önce ABD’nin, İngiltere’nin, İsrail’in yaptıklarına bakar. Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Afganistan’da, Pakistan’da, Filistin’de yaşanan işgalleri görmezden gelip Müslümanları terörist olarak nitelendiren herkes ırkçı emperyalizmin ve Siyonizm’in taşeronluğunu yapmaktadır."
HÂLİD ŞEN - merhabahaber.com