İnsanlığın var olduğu günden beri var olan din yerine bilimi ikame etmeye çalışan şeytanlaşmış insanlar, varlığın yaratıcısı ve yok edicisi olan âlemlerin Rabbini(cc) inkâr edip suçlayarak, dinlerin insanları köle etme amacıyla kurulan bir düzen olduğunu iddia etmektedirler.
Diğer taraftan ise yok etmeye çalıştıkları aynı şeyi, yani insanlar arası düzeni kendileri oluşturmaya çalışmaktadırlar.
Bunu ilahi kaynaklı değil de, bilim adı altında yapmalarından başka hiçbir fark yok.
Çünkü kurulmak istenen düzende bütün insanlara chip takarak, tek merkez kabul ettikleri kuantum bilgisayarına bağlayarak, yapay zekâ aracılığı ile insanların hepsini de kontrol etmeyi planlıyorlar.
Daha iyi bir toplum oluşturacaklarmış.
Doğum ve ölüm sayılarının kontrol altına alınmasıyla, insan sayısının dünyadaki kaynakları tüketmeyecek seviyede tutarak, birbirlerine ve çevreye zarar vermeyen herkesin eşit olduğu adaletli bir dünya düzeni kuracaklarmış.
İlginç ve hiç gerçekçi olmayan bir iddiadır bu.
Peki, kurmaya çalıştıkları düzenin, karşı çıktıkları ilahi dinlerin değerlerinden bir farkı var mı?
Yok. Veya olmayacak.
O zaman kendi ifadeleri ile dinlere karşı çıktıktan sonra, yaratıcının kurduğuna benzer bir dünya düzeni kurmak istemelerinin sebebi ne?
Veya sadece isim farkından başka bir şey olacak mı?
Elbette olacak.
Bilim dininde kendileri tanrı rolünü oynayacaklar.
Daha doğrusu aşağılık tanrıcılık oyununu bilim maskesi ile gizleyecekler.
Yaratıcının yerine bilim tanrısı olarak, kuantum bilgisayarı ikame edilirken, Peygamberlerin yerini de, bilim tanrısının yardımcısı olarak yapay zekâ alacak.
Bir adım daha ileri giderek dinlerin tanrıları, peygamberleri olduğu kadar ibadethaneleri, ibadetleri ve ayinleri de vardır ve bunlar bilim dininde yok olacak diyebilenler olacaktır.
Bunları söyleyenler, çevrelerinde olan bitene karşı kör ve sağırdırlar.
Sadece adına sosyal medya denilen platformlara gerçekçi bir gözle ve derinlemesine bakanlar, sosyal medya da bu gün bile, birden fazla tapınak türü yapılanma oluşturulduğunu görecektir.
İbadet ve ritüelleri ise, bu dijital tapınaklardaki organize eylemlerdir.
Bu düşünceler size komplo teorisi veya tamamen tesadüf olaylar gibi gelebilir.
Ama bilin ki, bu dünya da asla tesadüf diye bir şey yoktur.
Diğer taraftan bu savaş birilerinin ifade ettiği gibi, 21. Yüzyılda başlayan bir mücadele de değildir.
Çünkü Hz. Âdem (as) ile lanetlenmiş iblis arasında, cennette başlayan ve yeryüzüne gönderildikleri günden bu yana da alenileşmiş olan bu savaş, kıyamete kadar devam edecektir.
Alenileşen savaşta yaşanan gelişmelerin, insanların ihtiyacı olan mal ve hizmetlerin üretim alanının ötesine geçerek, varlığın olduğu her alana sızmaya çalıştığı artık gizlenmiyor.
Hayata baktığımızda ise, insanların makinalardan bağımsız bir hayatta ve teknolojik gelişmelerin yüklediği sorumluluklardan uzaklaşarak, özerk bir hayat sürdürmeyi düşünmediği de bir gerçektir.
Bunun nedeni, kendi kaderini kendisinin tayin ettiğine inandırılan insanlara, dünyaya geldiği günden beri sürekli olarak bir kısım sistem ve kurallar ile yaşadığı ve bundan böyle de böyle yaşamasının gerektiğinin benimsetilmiş olmasıdır. Böylece ruhsuz teknolojik entegrasyon için geri dönüşü olmayan bir yola girilmiş olduğuna da inandırılmış oldu.
FARKINDA MIYIZ?
Yapay zekânın insanın duygusal yapısını karşılayamayacağı ve bu sebeple girişimin bir zaman sonra neticesiz kalacağını iddia edenler, bu gün kullandıkları teknolojik alet ve yapıların, yarın kendilerini daha fazla teknolojik esarete götüreceğini görmek istemeyenlerdir.
İnsanlarda hayata tutku ile bağlanma, yaratıcıya ibadet etme, geleceği merak etme, araştırma ve geliştirme gibi duyguların, yapay zekâlı kuantum bilgisayarlarda olmayacağını iddia edenler de, ENIAC adlı ilk bilgisayar ile ENİGMA adlı ilk şifre çözme makinasından bu yana algoritmaların hangi amaçla geliştirildiğinden habersiz olanlardır.
Yapılanlar insanlığı teslim alacak bir Truva atı veya biyodijital bir yakınlaşmadır.
Tanrıcılık oynamaya çalışan insanların içerisindeki canavarlaşmış yapı ve istekler durdurulmazsa; Etin makineyle birleşmesi veya etin makineleşmesi şeklindeki geri dönüşü olmayan bir çıkmaz sokaktır.