Bir hayli oldu. Ansiklopedide çalışırken Selçuk Üniversitesi Teknoloji Fakültesi’nden bir akademisyen arkadaşımız geldi ve fakültenin Konya tarihi ile ilgili projelerinden bahsetti. Onunla bir hayli sohbet ettik. Fakülte dekanı Faruk Ünsaçar Bey, bu proje üzerinde çok duruyormuş. Kimin Konya’ya hizmet edeceği belli olmuyor. Gelen arkadaşa, “Bakıyorum üniversitenin Tarih ve Sanat Tarihi bölümlerinin yapacağı işi siz yapıyorsunuz” diye takılmadan edemedim. Bunlar gerçekten üzerinde durulması gereken, fakat hep ihmal edilen önemli konular.
Ben proje ile ilgili açıklamada bulunmak istemiyorum, zamanı gelince yetkililer kendileri açıklar. Düşünülenler ve yapılmak istenenler hayata geçirilebilecek mi bilemiyorum. Anlatılanlar bile insanı heyecanlandırıyor.
Yıka yıka Konya’yı kuşa döndürdüler. Seksen yüz senedir uğraşa uğraşa Selçuklu’nun payitahtını, tarihî Konya şehrini sıradan bir kent haline getirdiler ve şehre kent adını layık gördüler. Şimdi herkesin ağzında kent lafı… Kentle şehir arasındaki farkı bilen bilir..
Bir zamanlar Belediye Başkanı Rüştü Özal’ın odasına bir adam gelmiş. Belki de yabancı birisi. Kapıdan girer girmez. “Yık, Rüştü yık, modern şehir, böyle kurulur” demiş. Oysa adamlar kendi memleketlerinde yıkmak şöyle dursun tarihî bir tuğlayı bile koruma altına alıyorlar. İşte bu kafa yapısı ve tarihi tahrip hastalığı Konya’yı bu hale getirdi.
Gelen arkadaşa da söyledim, bu güzel projenin gerçekleşebilmesi için her şeyden önce yukarıdaki kafa yapısının değişmesi, modernlikle tarihiliğin ayırt edilebileceği bir düşünce yapısının hâkim olması, ikincisi cesur bir yüreğe, üçüncüsü de bu projeye sahip çıkacak aydın ve yönetici desteğine ihtiyaç var. Belediye başkanlarından ne kadar destek gelir bilemiyorum.
Yıllardan beri Konya’da turist gecelemiyor diye şikâyet ederiz. Turist Konya’da niye gecelesin, şehirde turistin geceleyeceği hal bırakmadık ki… Bir zamanlar, turisti geceletmek için bir takım yoz adamlar, Konya’da modern meyhaneler açmayı teklif ettiler. Meyhane değil bilmem ne hane açsan da turist bu şehirde gecelemez. Göreceği birkaç yeri görüp gidiyor. Onları Mevlâna bile geceletemiyor. O da olmasaydı Konya’nın hali nice olurdu bilemiyorum. Onların memleketlerinde meyhanenin âlâsı var... Onlar tarihi eserleri, tarihî dokuyu ve tabii güzellikleri görmeye geliyor. Biz bunların hepsini kendi ellerimizle yok ettik. Şimdi kabahati, Konya’da gecelemeyen turiste yüklüyoruz.
Konya tarihi ve kültürü konusunda üniversite daha aktif olmalı diye düşünüyor, Teknoloji Fakültesi Dekanı Sayın Faruk Ünsaçar’ı Konya’ya hizmet düşüncelerinden dolayı gönülden kutluyorum. Bu değerli Konya evladını yakından tanımak isterim.
Bu konuda söyleyecek çok şey var da insan, fincancı katırlarını ürkütmekten korkuyor. Yazma Eserler Bölge Kütüphanesi’ni şehir içinden, Lalebahçe’ye gönderen ve ona şehir içerisinde münasip bir yer bulamayan düşünce insanı ümitsizliğe sürüklüyor. Son günlerde bu konu ile Büyükşehir Belediye Başkanı’nın ilgilendiği haberi son derece sevindirici.
Bekleyelim bakalım, Konya için gelecekte neler yapılacak hep birlikte göreceğiz…