Fetva herhangi bir konunun dini otorite (Şeyhülislam, müftü, fıkıh uzmanı, hoca… vb) tarafından bir sakınca olup - olmamasına (caiz olup- olmamasına) verilen karara fetva denir Bir konunun basit, net, kısa, teknik bir biçimde anlatılıp fetvası verildiği gibi, bir de o konunun uzun bir anlatımla, etraflıca anlatımı vardır. Biz böyle konularda her iki yönü de bilmek zorundayız. Çünkü bazen bu konular birbirinin tamamlayıcısı olduğu gibi, bazen de birbirinin alanına çiğnemek durumda kalabiliyor
***
Biz konumuzu biraz daha daraltıp özel bir alana; din, dini kavramlar ve fıkıh üzerinden irdelemeye çalışalım. Fıkhın bir şekli (teknik) yönü var, bir de özü, özünü oluşturan yönü var. Yapmakta olduğumuz amellerimizin şeklini de, özünü de Allah belirlemiş olup şeklini eksiksiz yerine getirmemiz farzdır. Özü konusunda Cenabı Allah sürekli olarak “ve amilussalihati” ifadesi ile bizden Salih amel istemektedir. Burada bizim yapacağımız: şekli de özünü de Allah’ın emrettiği şekilde yerine getirmektir. Öze yönelelim diye şekli terk veya önemseme olmayacağı gibi, şekle çok aşırı önem verip şekilciliğe de kaçmamalıyız Özle şekli birbirine sarmal bir halde götürmeliyiz.
***
Güncel meselelere bakarken veya bu meseleleri fetvalandırırken aynı şekilde teknik bir biçimde (kalıpsal olarak) cevaplandırıp, öbür yandan takva yönüyle insanlara dolaylı etkileri yönüyle, oluşturacağı olumlu veya olumsuz etki alanı ile açıklayıcı izahlar yapılmalıdır. Bununla ilgili veya bu konuya benzer Ebu Hanife’nin çok güzel bir örneği var. Amel imandan bir cüz müdür değil midir? (yani amel imanın bir parçası mıdır değil midir) bağlamında Ebu Hanife’yi köşeye sıkıştırmak maksadıyla şöyle bir soru sorulur: ‘Ya Ebu Hanife namaz kılmayan bir insan kâfir olur mu? Ebu Hanife; ‘Kafir olmaz ama kâfirler de namaz kılmaz’ der. Yani teknik olarak kâfir denmez ama aynı onların yapmış olduklarını yapar demiştir. bu konuda daha çok örnekler verilebilir ancak bu köşemizde buna imkanımız yoktur bir tane de şöyle kısa ve basit bir örnek verelim 70- 80 yaşında bir adamla 20 yaşındaki bir kız evlenebilir mi? Teknik olarak evet ama olmaz olmaz olmaz olmamalı…
***
Burada konuyu gündeme getirmemizin sebebi; kamuya yönelik açıklamalarda (özellikle televizyonlarda) insanların algılarının hangi yönde oluşacağını dikkate alarak doğru açıklanması gerekmektedir. Fitneye sebebiyet vermemek gerekir. Gerçi bazen bilerek ve art niyetli olarak bile bile böyle yapanlarda çıkmaktadır. Hem sadece fıkıhta değil ticarette de aynı şekilde insanları kandırma yapılmaktadır. Şöyle ki; 3.99 TL 5.909 TL 8.99 TL… Gibi Ön rakamlarla bir yanlış algı oluşturulup hile yapılmaktadır.
***
Bunun gibi bu faiz değil denip kısa söylendiği zaman yanlış bir algı oluşuyor, evet teknik olarak bunu bize bir takım yöntemlerle izah edebilirler. Tıpkı sigaraya direk haramdır denilmediği gibi. Ancak bunun vereceği zararı anlatmak daha önemlidir, hatta kısa teknik cevabı en sona bırakıp uzun uzun burası öne alınarak anlatılmalıdır. Hani Kur’an‘daki “fitne katilden daha büyüktür” ayeti gibi veya meşhur bizim darbı- meselimiz “şüyu-u, vuku-undan beterdir” Yani yayılması duyulması olayın meydana gelmesinden daha çok daha beter sonuç doğurur. Sözümüz gibi işi düzeltinceye kadar iş işten geçer. Bilerek veya bilmeyerek yanlış algıya sebebiyet verenler vebal alırlar.
***
Zaten birçok olay fıkıh falan düşünülmeden yapılmaktadır, öyle bir hassasiyetle yok, dini, fıkhı falan hesap ederek hareket eden falanda yok. İkincisi faizli bankalarla iş görülmekte, hep zenginlerin, parası olanların parası korunurken, fakiri, garibanı, düşünen yok, garibana düşen ise hep zamlarla boğuşmak. Onun için “… Bu faiz değildir.” Sözü; ma’şeri vicdanda makes bulmamıştır. Keşke”… Haram değildir.” Fetvası yerine Bu bir çıkış yolu değildir. Bu gidişatın sonu daha kötü olur ve bu yol çıkmaz sokaktır” denseydi. Belki faydası olur, tutulan bir nasihat olurdu. Allah hakkı tavsiye edenlerden eylesin