Ey mü’minler! Hepiniz birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin. Allah’ın size olan şu nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşmandınız; derken Allah kalplerinizi kaynaştırdı da O’nun bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Ateşten bir çukurun tam kenarında idiniz, fakat Allah sizi oraya düşmekten kurtardı. Doğru yolu bulasınız diye, Allah size âyetlerini işte böyle açıklıyor
( Âl-i İmrân / 103)
Gazze… Gözyaşlarımızın kuruduğu, sözlerimizin tükendiği, çığlıklarımızın kısıldığı yerin adı oldu. Gazze… Gazze’deki çocuklar kadar cesaret sahibi olamadığımızı anladığımız, gerçekler karşısında “ama” cümleleri kurar olduğumuz, çaresizliğimizi fark ettiğimiz yerin adı oldu. Gazze… Suskunluğumuz, görmezden geldiğimiz, özümüzde inandığımız davaların adamı olduğunu sandığımız kişiliğimizi gördüğümüz yerin adı oldu. Gazze… Ölümün bu kadar kolay olduğunu ve ölümle kucak kucağa yatanların yeri olduğunu fark ettiğimiz yerin adı oldu.
Dünya Müslümanlarının Gazze’ye sessiz kalması beni çok üzüyor. Halkların haykırışları çok güzel ama yetersiz kalıyor. Müslüman devletler Gazze için toplanıyor ama yine Müslüman devletlerden bazıları İsrail’e yaptırım teklifini Müslüman kardeşine rağmen reddediyor. Bunu benim aklım almıyor. İsrail’e karşı ret kararı verdiren güç, onların arkasındaki saklı el kimin? Hâlbuki Allah’u Teâla Âl-i İmrân Suresi 103. Ayet-i Kerimede hepimize birliğin beraberliğin ve “Tek Ses, Tek Yürek” olmanın anahtarını sunarak : “Ey mü’minler! Hepiniz birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin.” Buyruğu ile uyarıyor.
Neden birliğimizi kaybettik? Beraberliğimizi kaybettik, özümüzü kaybettik. Bizi biz yapan değerlerimizi teker teker ellerimizden aldılar. Azar azar yaptılar, bu kadardan bir şey olmaz dedik ve yine değerlerimizi aldılar. Biz hep sustuk ama onlar vazgeçmedi. Daha çok değil yakın zamana kadar vatan toprağı olan Gazze’yi kendimize uzak görür olduk. Ama düşman bizi kendisine çok yakın görüyor. Asıl kendimize sormamız gereken konu bu. Düşman bizi kendisine uzak görmüyor. Oysa yüreklerimiz tek vururken, sırtımızı yere getirmeye kimsenin cesareti yoktu. Mehmet Akif’in değimi ile hareket edersek asla sırtımızı yere getiremeyecek bu sinsi ve hain düşmanlar.
“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez.
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.” (Mehmet Akif Ersoy)
Sözün özüne gelecek olursak, aslında hepimizin yüreğine “mıh” gibi çakılan, özümüzde var olan, taşıdığımız azim ve gayretimizin göstergesi, ecdadımızın emanetini gün yüzüne çıkartmaktır. Bu hepimizin “gen” lerinde zaten mevcuttur. Yeter ki hep birlikte silkelenip kendimize gelelim. “Öz”ümüze dönelim Vesselam.
Selam, dua ve muhabbetlerimle…