Kasımpaşa maçında sergilenen futbol üzerinde durmayacağım.
Oynanan oyun ortada.
Saman alevi gibi yanıp sönen bir Torku Konyaspor. Buna karşılık, Kartal’ın sağ kanadını çökerten ve orta alanda oluşan büyük boşluğu çok iyi değerlendiren bir Kasımpaşa.
Bunlara karşılık hiçbir tedbir almayan Torku Konyaspor teknik adamları.
Alınan yenilgi ve orta çıkan gerçek: tehlikeli gidiş.
Sanırım, bu özet yeter.
Türk futbolunun karakteristik , dahası her yıl birkaç kez tekrarlanan teknik direktör değiştirme veya gitmesi gündem oluşturan teknik adamlar sorunu bu yıl daha 7. hafta da doruğa ulaştı.
Fenerbahçe teknik direktörü Ersun Yanal’ın görevden alınmasıyla başlayan teknik adam değiştirme sorunu Torku Konyaspor’da Mesut Bakkal ile yolların ayrılmasıyla devam etti. Balıkesirspor ve Galatasaray teknik direktörleri de gündemde. Hatta; Trabzonspor teknik direktörü Halilhodziç ve Sivasspor teknik direktörü Carlos’un konumu bile tartışılır duruma geldi.
Zaten, belirli bir transfer ve spor politikası olmayan, iyi planlama yapılmayan kulüplerde bunların yaşanması doğaldır.
Torku Konyaspor’da bunların başında gelir.
Yeşil-beyazlı takımda her yıl mutlaka bir teknik adam gönderilir, bir yenisi getirilir. Geçen yılda aynı son yaşandı.
Yönetimler, “aslında suç bizde, yapılan transferler ortada” diye özeleştiri yapmazlar.
İşte, bunun sonucu kabak bu kez de Mesut Bakkal’ın başında patladı..
Buda yanlış transfer politikalarından kaynaklanmakta.
Aynı sorun bu sezon başında yine yaşandı.
Öncelikle, transferi kim yaptı, bu aydınlatılmalı. Şayet yönetim ve teknik kadro birlikte yapmışsa o zaman Mesut hoca bunun sonucunu katlanacak. Yok transferi menajerlerle birlikte yönetim yaptıysa, o zaman sorumlu yönetim kurulu.
Transfer döneminde ve lig başlarında Torku Konyaspor’un yabancı transferlerini erken olduğu için konuşmayacağımızı, oyuncuları eleştirmeyeceğimizi dile getirdik. Artık, zaman doldu. Hleb ve Djalma’yı bir kenara bırakacak olursak, Torje iyi, Marica sakat, Rangelov verimsiz. Gol sorununu çözmekten uzak.
Yerli oyuncu transferleri vasat.
Üstelik, bazı futbolcular geçen yılki performanslarından çok uzak.
Daha da önemlisi, yönetici ve teknik adamların, alternatifli bir transfer yaptık. İyi bir kadro oluşturduk söylemlerine katılmak olası değil. Kadro derinliği yok. Hangi futbolcu alternatif, hangisi oyuna girdiği zaman sonucu değiştirebilecek kapasitede. Torku Konyaspor yöneticilerinin alternatif olarak kadroya dahil ettiği futbolcular şu anda PTT 1. ligde oynayabilecek kapasitede.
O zaman, ligin başında süper kadro oluşturulduğu ve UEFA söylemleri daha ilk 7 hafta da boşa çıktı. Zaten UEFA’dan bahsetmek hayalcilik olurdu.
Gerçekleri söyleyecek olursak, bu kadro ile Torku Konyaspor ligde kalma mücadelesi verebilir. Hiç kimse kendini kandırmasın, hayalcilikte yapmasın.
Artık, şu anda yapılacak en doğru karar, bundan sonra, ne yapılabilir? o konu üzerinde yoğunlaşmalı.
Yönetim, akılcı davranarak geçen yıl yapılması gereken hamleyi bu yıl gerçekleştirdi ve geçte olsa Mesut Bakkal ile yolların ayrılmasının ardından teknik direktörlüğe Aykut Kocaman’ı getirdi.
İsabetli bir seçim.
Kendisi inatçı, işini iyi yapan bir hoca.
Diğer adaylar üzerinde durmaya gerek yoktu.
Umarım, bu takıma olumlu yansır ve Torku Konyaspor üstlere tırmanır. Herkesin beklentisi de bu yönde.
Yönetim için hoş olmayan tek şey ise, Aykut Kocaman’ın işine karıştırmaması olsa gerek. Çünkü, tüm kulüpler gibi Konyaspor yöneticileri de işine karıştıran hocalardan hoşlanırlar. Ama, Aykut Kocaman ile anlaşılmasıyla gerçekte kazanan Konyaspor oldu.
Artık ilk yapılması gereken, geleceğin planlamasının gerçekleştirilmesi...
Yönetim ve yeni teknik kadro oturup, Torku Konayaspor bu sezon ve yeni dönemde yukarılara nasıl taşınabilir onu masaya yatırmalı.
Bence, şu andaki duruma göre, devre arasında kadro derinliğinin de sağlanması için en az 3 futbolcu transfer edilmeli. Bazı futbolcularda tecrübe kazanmaları açısından 1.lig takımlarına kiralık verilmelidir.
Transfer yapılmazsa ne olur? Dost acı söyler ama, o zaman Konyaspor’un işinin çok zor olduğunu, üzerine basa basa söylemekten başka yol olmadığının bilinmesini isterim (tabi ki, Aykut hocanın gelmesiyle mucize olmazsa).
Burada, geçen sezon içerisinde, teknik direktör Uğur Tütüneker’in gönderilmesinin ardından Mesut Bakkal’ın göreve getirilmesini onaylayan, kendisine övgüler yağdıran, Türkiye’nin en iyi ve bilimsel çalıştırıcısı olduğunu dile getirenlerin, bu kez hocanın gönderilmesi için nasıl zemin hazırladıklarını gördük. Hatta, zil takıp oynayanlar bile var. Bir hoca ya iyidir, ya kötüdür. Bunun ortası olmaz. Futbol ortasını kaldırmaz. Bu nasıl davranış anlamak zor.