Orucun farzıyetinin belirtildiği Bakara Sûresinin 183.âyetinde: ‘ Ey îman edenler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Böylece umulur ki korunursunuz.’ Âyetinin açıklamısında, Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Tefsir Ana Bilim Dalı Üyesi Prof.Suat Yıldırım hocamızın Kur’ân- Hâkim ve açıklamalı Meâli adlı eserinde aynen şunlar yazılı; ‘Orucun sayısız hikmetleri vardır. Allah’ın hakkı olan Rubûbiyetin daha geniş çaplı anlaşılmasını sağlar. İnsanın rûhunu kötü etkilerden korur. Bedenine iyi bir perhiz olarak zararlı maddeleri atmasına vesile olur. İnsanlara aç ve fakir insanların sıkıntılarını tattırarak toplumdaki dengesizlikleri gidermeye katkısı bulunur. Haramlardan uzaklaşmaya vesile olarak, kişinin ebedî hayâtını korur. Hülâsâ bütün bu gâyeleri Kur’an, korunma(ittika) kelimesi ile özetlemiş olmaktadır.’
İsmâil Hakkı Bursevî’nin Rûhu’l Beyan Tefsirinde de kayda değer kıymetli bilgiler var. Bakara Sûresine başlarken yüce Rab ‘Ey îman edenler’ buyuruyor. Cafer Sâdık (r.a); ‘Seslenişteki lezzet ile ibâdetin ve sıkıntının yorgunluğu gider. Bu, sevenin sevgilinin emrine bağlılığını ve hemen emredilene koştuğuna işâret eder. Hatta sevgili kendisine, canını ateşe atmasını emretse de bunu yapar.’ Der.
Büyük âlim Bursevî Hazretleri, ‘Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizin üzerinize de oruç farz kılındı’ âyetinin tefsirinde; “ Oruç anlamındaki ‘Sıyam’ kelimesi, şeriat dilinde, niyet etmek sûretiyle gündüz alışılmış olan şeylerden imsak, yâni iftar etmemek sûretiyle uzak durmak anlamındadır. Bu, müminlerin avamın orucudur. Havvassın, yâni seçkin kişilerin orucu ise, kendisini tüm yasaklanan şeylerden uzak tutmaktır.. Havvassul havasın orucu, yâni daha seçkin kişilerin orucu ise, Allah’tan başkasınından imsak, yâni uzak durmaktır.
Hz.Âdem’den itibâren daha önceki peygamberler ve ümmetlere de orucun farz kılındığı belirtiliyor ve hüküm pekiştiriliyor. Ayni zamanda ibâdete teşvikte bulunuluyor. Bir de bu hitapla karşı karşıya bulunanların gönülleri hoş tutulmak isteniyor. Aslında oruç ibâdeti zor bir ibâdettir. Zor bir şey, genelleştirilince, bu yükün taşınması kolaylaşır. Herkes ayni şekilde bunu yerine getirmeye arzu duyar.’ Diye anlatılırken ‘Sayılı günlerde tutulur’ denirken de tüm ümmetlere verilen bu yükümlülükle Allâhü Teâlâ’nın kullarına bir hafiflik ve rahmet dilediği belirtiliyor.
Şu huusun da bilinmesi gerekir denirken; ‘ Allah(c.c) bize tam bir ay oruç tutmayı emrediyor. Bunun vadolunan ecir açısından yılın günlerine denk düşmesi istenmiştir. Çünkü: ‘Kim, bir iyilik ortaya koyarsa, ona o iyiliğin on katı vardır.’(En’am, 160) buyrulmuştur. Buna göre bire on hesâbıyla kâmil bir ay, üçyüz gün demektir. Şevval ayının da altı günü, altmış gün eder. Böylece bütün bir sene oruçla geçirilmiş gibi sevap alınır.
Ayrıca Kutsî hadiste, ‘Oruç benim içindir.’ Buyrularak oruç, Allâh’a izâfe olunmuştur. Çünkü burada riya yoktur. Bu, bir sırdır ki, Allah’tan başkası bunu bilemez. Eğer kişi, tuttuğu orucuyla kalbini, sırrını ve rûhunu Allah’tan başkasına kapalı tutarsa, onun ecrini Allah verir ve işte bu havassa ait olan gerçek bir oruç olmuş olur.” Buyuruluyor.
Elmalılı Hamdi Yazır’ın Hak Dili Kur’an Dili adlı tefsirinde de hoşuma giden kısımlarını sizlere şöylece sâdeleştirerek özetlemek istiyorum. Oruç, hayâtın lezzetini, irâdenin kıymetini tattıran en güzel haslettir. Oruç sâyesinde nefse ve şehvete hâkim olma melekesi gelişir. Müslüman bunlardan sakınıp ‘Takva’ya erer. Zirâ, oruç şehveti kırar, nefsi mağlup eder. Oruç tutan kişi kendini mâsiyete karşı zapteder ve nefsini lüzûmuna göre kullanmasını bilir. Oruç tutmayan sabretmesini bilmez. Hele refah içinde yaşayanlar hiç oruç tutamazlar.
Oruç, ferdî ve sosyal noktada büyük bir rûhî terbiyeye hâizdir. Bedenin senelik istirahatini temin eder. İnsanın uzun süre aç kalarak ahirette aç kalmasını önler ve insanı sabır müjdesine eriştirir. Tarihte beşerin öyle zamanları olur ki insanlar günlerce aç kalma durumunda kalabilirler. İşte oruç burada insanın bedenine lâzım olan hayâti bir terbiyedir. Savaş zamanlarında olabilecek bir idman eğitimidir.
Ekseriyet âlimler, Ramazan ayında açlık, susuzluk harâretinden dolayı ızdırap çekilir. Böylece de orucun harâreti ile günahlar yakılır, diyorlar. Oruçtaki asıl hikmet emri ilâhiyeye ittibâ ederek ubûdiyyet yâni kulluk zevkini tutmak, rûhî mâneviyyeyi kuvvetlendirerek nefisle mücâhade edip ihlâsı artırmaktır. Günahlarımızın yok olması, gerçek kulluğa erişilmesi, makbul oruçların tutulması temennisiyle hayırla kalın efendim. Dua ile…