Öz Orman-İş Sendikası Başkanı Settar Aslan, düzenlediği basın toplantısında orman yangınlarına dikkat çekerek, yangınla mücadelede tasarruf olmayacağını söyledi. Orman yangınlarının Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olduğunu belirten Aslan, “Burada şunu hatırlatmak istiyorum, Resmî gazetede yayınlanan ‘Doğal afetlerde, salgın hastalıklarda ve orman yangınlarında acil olarak yapılması gereken mücadele ve müdahaleler, iç ve dış güvenlik ile istihbarat hizmetlerinin gerektirdiği zorunlu olan harcamalar bu genelgenin kapsamı dışındadır’ maddesi Orman Genel Müdürlüğümüz tarafından da uygulanmalı. Emeği ile, bedeni ile alevlerle mücadele eden işçilerimizin mesaileri tasarruf tedbirleri kapsamına takılmamalıdır. Bu ülkede tasarruf edilecek tek adres orman mıdır? Bu ülkede kemerini sık diyeceğiniz tek çalışan işçi midir? Havaların ısınması ile birlikte her gün yangınla mücadele içerisinde olan yangından yangına koşan, gece gündüz uyumayan orman işçilerinden tasarruf etmeye kalkmak, ülkenin kazancından tasarruf etmek demektir. Fazla olandan tasarruf etmek yerine zaten eksik işçi ile ayakta durmaya çalışan orman teşkilatına tasarruf et demek doğru bir yaklaşım değildir. Yanan bir ağacın tekrar ekonomiye kazandırılması için elli yıl gerekmektedir. Kısa vadede uygulanmak istenen kemer sıkma politikalarının uzun soluklu iş mensuplarına uygulanmak istenmesi kabul edilemez. Alınan bu kararların faydadan çok zarar vereceğini. Tasarruf tedbirleri karşısında topyekûn bir mücadele ile istenilen sonuçların elde edileceğini, emekten tasarruf edilemeyeceğinin altını çiziyoruz” dedi.
VERGİDE ADİL OLUNMASI GEREKİYOR
“Bugün gelinen noktada işçilerimiz yüzde 27’lik vergi dilimine girmiş, aldıkları maaşlar 25-29 bin seviyelerine kadar düşmüştür” diyen Aslan, şunları söyledi: “Mevcut vergi sistemi dilimlerinin başlangıcı düşük, ileriye doğru aralıklarının da dar olması sebebiyle alım gücü düşmüş, enflasyon daha net şekilde hissedilir hale gelmiştir. Sendika olarak az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması hususunun daha net bir söylemle sağlam bir zemine oturtulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu ne demektir az kazanandan kimleri, çok kazanandan da kimlerin kastedildiğinin netleştirilmesini istiyoruz. Yaptığımız basın açıklamamızda işçi ile memur arasında oluşan makasın etkileri iş barışını bozar uyarısında bulunmuştuk. Bugün geldiğimiz noktada aynı iş yerinde çalışan işçi ve memur arasında oluşan makas ciddi bir huzursuzluk olarak karşımıza çıkmıştır. Peki bundan sonrası için ne yapılmalı; Seyyanen zam talepleri karşılık bulmayan kamu işçilerine ek zam verilerek enflasyona karşı direnme desteği verilmeli ve kamu işçisinden kesilen vergi dilimi yüzde 10 olarak sabitlenmeli. Ülkenin içinde bulunduğu durum, enflasyonist ortamın faturası sadece ve sadece işçiye kesilmemeli. Bu ülkede eğer ki kemer sıkılacaksa, tasarruf tedbirleri alınacaksa bu tedbirler herkesi kapsamalı.”
HAMDİ BUĞUR