Türkiye'nin Tarım Potansiyeli 1 Trilyon Dolar; Yeter ki kullanalım diyenlere hep inandık.
Daha ileri gidip, bu potansiyeli çok rahat bir şekilde 2 Trilyon Dolar yapmak mümkün diyenlere de inanırız.
Bunu gerçekleştirecek eğitimli insan gücünün varlığını, ülkemizdeki 40 Ziraat Fakültesi, 49 Tarım Araştırma enstitünün varlığı olarak görenlere de güveniyoruz.
Ama buna rağmen hemen her tür üretim için tohumu dışardan alıyoruz diyenlere de inanıyoruz.
Bunun açıklamasını şöyle yapmak anlaşılır olacaktır.
Türkiye’nin Filistin’deki siyonist işgal gücünden tohum almasını normal karşılayanları bir kenara atarak, rakamları ortaya koyalım.
Türkiye'nin 24 milyon hektar tarım arazisi var, Hollanda'nın ise 908 bin hektar kadar.
Türkiye'nin 2023 yılı tarım ihracatı 26,49 milyar dolar, Hollanda'nın 2023 yılı tarım ihracatı ise 123,8 milyar Euro.
Türkiye'nin 25'de biri kadar olan Hollanda’dan, hala tarım ve hayvancılık ürünleri alıyoruz.
Karşı çıkmayanları bir kenara bırakın, hiç yüzümüz kızarmıyor bile.
Tarımda hasat sezonunun sonuna yaklaşılan bu günlerde genelde İç Anadolu, özelde Konya çiftçisinin ana ürünü olarak bilinen buğdaydan zarar ettiğinden kimsenin şüphesi olmasın.
Çiftçiler geçmişte az bir miktar da olsa kar ediyor ve gelecek hasat sezonu için bir ümit taşıyordu.
Şimdilerde kazandıklarını, sulama amaçlı kullandıkları elektrik bedeli olarak ödediklerinden şikâyet etmekteler.
Konya ovasında elbette sadece buğday başta olmak üzere, hububat ürünlerinden başka ürünlerde var. yok.
Yağlık ay çekirdeği hasadı başladı başlayacak.
Neredeyse 3 yıldır aynı fiyattan alım yapılan yağlık ayçiçeğindeki maliyetlerin hızla arması ve fiyatın sabit bırakılması nedeniyle yağlık ay çekirdeği eken çiftçiler, geçen yılara oranla ekim alanlarının yarıdan daha fazla düşürüldüğünden şikâyetçiler.
Karedeniz de ise çay ve fındık üreticisi zarar ediyor.
Çukurova başta olmak üzere Akdeniz bölgesinde ise, narenciye ve sera üretimi yapanlar hepten zararda.
Bütün bunların sebebi olarak iklim değişikliği gösteriliyor ve iklim şarlatanlarının kontrolündeki fasık medya ise, suçu insanlara atıp korkutma taktiğine devam ediyor.
Ama bütün dünya yaşanan kuraklık, daha doğrusu iklim krizinin insan kaynaklı olmadığını ve küresel çetenin adım adım uyguladığı bir kaos planı olduğunu anladığı an, her şey farklı olacaktır.
Küresel şeytani düşünce sahiplerinin planlarına, milli devletler uymaya devam eder ve önümüzdeki birkaç yıl daha kış ve bahar yağışları chemtrail ile çalınır veya zamansız düşürülürse, nerdeyse sulu tarım yapılamaz hale gelinebilecektir.
Ekmeğin neredeyse tüm Türkiye’de 10 TL olmak üzere olduğu, buğday başta olmak üzere, fındık ve ay çekirdeği fiyatlarının çiftçi aleyhine olacak şekilde açıklandığı, hayvancılığı bitirme noktasına getirilen et ve süt fiyatları sebebiyle hayvanların kesime gönderildiği bir ülkenin geçtiğimiz yıllardakinden daha kötüye gittiği bir gerçektir.
Ülkedeki basiretsiz planlama ve uygulama nedeniyle oluşturulan yüksek enflasyonun, her şeyin fiyatını ikiye hatta üçe katladığı bir dönemde, çiftçinin ve köylünün ürettiği ürünleri baskılayarak enflasyonun düzelmeyeceği bilindiği halde, ürüne gerçek değerini vermeyerek üretimi bitirmek, ekonomik anlamda bindiğin dalı kesmek demektir.
“KENDİNİ OLDUĞUNDAN ZENGİN GÖSTERME” hastalığımız bir toplumsal ruh hastalığına dönüşmeden önlem alamazsak, korkarız ki genlerimizle sonraki nesile de aktarmış olacağız.
Kısaca ifade etmek gerekirse; Haim Nahum planı tıkır tıkır işliyor.
FARKINDA MIYIZ?
"Gidişat çok kötü, dünya nasıl kurtulacak?" şeklindeki soruya bizde çok farklı cevaplar verilir.
Ama doğru cevap "Utanç” dır.
Çünkü dünyayı bir tek utanan insanlar kurtarabilir.
Çünkü utanmak "kibir" denilen en büyük günahın panzehridir.
Çünkü utanç yalanın, iftiranın, hırsızlığın, pişkinliğin, arsızlığın önündeki en büyük engeldir.
Dünyanın kurtuluşu için başını öne eğebilen, yüzü kızaran, özür dileyebilen, kısacası utanmayı bilen insanları görmeye ihtiyacımız var.