2016 ekonomik raporu yazı serisi
Rekoltenin düşük olmasını Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı, “Hava şartlarının, kuraklığın etkisiyle bu sene buğday Rekoltesi 2-2,5 milyon ton düşük olmuştur” diye açıkladı. 2014 yılında buğday rekoltesinin düşük olmasında hava şartlarının, kuraklığın etkisi vardır. Ancak asıl sebep kuraklık değil, Tarım Bakanlığı’nın hatalı uygulamalarıdır.
Bakanlığın tarımda düşük taban fiyatı vermesi, çiftçinin üretimde yaptığı harcamaların karşılığını alamamasına sebep olmaktadır. Yetiştirdiği ürünün karşılığını alamayan üretici de buğday ekiminden vazgeçmiş ve bunun sonucu olarak üretim düşmüştür.
Üretim azalınca 2014 yılında Türkiye 2-2,5 milyon ton buğday ithal etmek mecburiyetinde kalmıştır. 2016 yılında da Türkiye’nin buğday rekoltesi 19,5 milyon ton kadardır ve bu miktar Türkiye’nin ihtiyacını karşılayamayacağı için Türkiye 2016-2017 sezonun da 2-2,5 milyon ton buğday ithal etmek mecburiyetinde kalacaktır. Evet, hatalı tarım politikaları sonucu emeğinin karşılığını alamayan çiftçi buğday ekiminden vazgeçmiş ve buğday ekim alanları azalmıştır.
BÜGEM’in verilerine göre 2006’da 8,5 milyon hektar olan buğday ekim alanı 2014 yılında 7.9 milyon hektara düşmüştür. Buğday üreticisi kar edemeyince buğday ekiminden vazgeçiyor. Sonuçta milli üretim düşüyor ve buğday ithalatı gündeme geliyor. Buğday ithalatının yapılması demek Türk çiftçisine verilmeyen paranın yabancı ülke çiftçisine verilmesi demektir, dış ticaret açığının artması demektir, cari açığın artması demektir.
Uygulanan politikaların hatalı olduğu T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü, Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü’nce yayınlanan “Tarımsal Veriler” isimli yayınlar incelendiğinde anlaşılmaktadır. Mesela 2013 ile 2014 yıllarında 1 kgr buğday ile satın alınabilecek buğday üretiminde kullanılan girdi miktarları yani parite karşılaştırıldığında, paritenin buğdayın aleyhine olduğu görülmektedir.
2013 yılında her türlü destek dahil 1 kg buğday ile alınabilecek gübre (% 26 CAN) miktarı 1.19 kg iken, 2014 yılında her türlü destek dahil 1 kg buğday ile alınabilecek gübre miktarı 1.11 kg’a düşmüştür. Yani çiftçi 2014 yılında 1 kg buğday satınca 2013 yılındaki kadar, gübre alamamıştır.
Çiftçimize mazot desteği verilmektedir. Ama bilindiği gibi bu destek yeterli değildir. Çiftçiye verilen mazot desteğini sağa sola çekmeye, abartarak allayıp pullayarak topluma sunmaya gerek yok. Biz diyoruz ki, gemi ve yat sahiplerine mazot kaç liraya veriliyorsa, çiftçimize de aynı fiyattan verilmelidir.
Aynı yayında traktör üzerinden de benzer şekilde bir mukayese yapılmıştır. Traktör üzerinden yapılan mukayesede durum çok daha belirgin bir biçimde görülmektedir. Çiftçi bir traktör (New Hollund TT 50) almak için 2013 yılında her türlü destek dâhil 46.468 kg buğday satması gerekirken, 2014 yılında aynı traktörü alması için satması gereken buğday miktarı 47.099 kg’a yükselmiştir. Yani aynı traktörü almak için çiftçimizin 631 kg daha fazla buğday satması gerekmiştir. Aynı durum 2012 ile 2013 yılı rakamları karşılaştırıldığında da görülmektedir.
Aslında Tarım Bakanlığı’nın yayınındaki rakamlar her şeyi en güzel şekilde açıklıyor. Biz bu konuda AK Parti iktidarının Tarım Bakanlığının bir kuruluşu olan Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü Müdürlüğünün yayınlarını dikkate almasını ve çiftçinin yıldan yıla zarar etmesi değil, kar etmesini sağlayacak uygulamaları tatbik etmesini kendilerine tavsiye ediyoruz.
ERBAKAN’IN TARIM POLİTİKASI
Bilindiği üzere 54. Erbakan Hükümeti döneminde, 1997 yılında TMO ekmeklik buğday fiyatlarını 18.000 TL /kg’dan 33.000 TL / kg’a yükseltti. Yani buğday alım fiyatını, AK Parti iktidarının yaptığı gibi % 7-8 değil, % 83 arttırdı. Bu uygulama çiftçimizin yüzünü güldürdü, kar etmesine sebep oldu. Çiftçi kar edince üretimini artırdı. Bu da Türkiye’nin buğday üretiminin artmasına sebep olmuştur.
Kısaca son yıllarda, 2011 ve 2012 yıllarında buğday üreticisi çiftçi mağdur edildiği gibi, 2013, 2015 ve 2016’da da mağdur edilmiştir. 2014 yılında ise çiftçiyi mağdur etmemek düşüncesiyle Bakanlık veya TMO piyasaya hiç girmemiş ve buğday üreticisi yalnız bırakılmıştır. Buğday üreticisine yapılan diğer desteklerin devam etmesini, çiftçimizin ürününü pazarlarken makul ölçüler içinde desteklenmesini ve iktidarın “Dünya buğday fiyatlarını da dikkate alarak ülkemizde buğday fiyatlarını belirliyoruz” şeklindeki açıklamalarını gerçekçi bulmuyoruz.
2015 yılında hazırladığımız raporda 2015 yılında hasat başlamadan önce serbest piyasada 90-93 kuruş olan 1 kg Anadolu Kırmızı Sert Ekmeklik Buğdayın fiyatı Bakanlıkça (TMO) 86,2 kr/kg olarak açıklandı. Müdahale alım fiyatının 120 kuruş olması gerektiğini ifade etmiştik. 2016 yılında ise 1 kg Anadolu Kırmızı Sert Ekmeklik buğdayın müdahale alım fiyatının 140 kr olması gerektiğini ifade etmiştik. Tabii ki bu fiyat ilerleyen zaman içinde yükseltilecektir.
Bu konuyu bitirmeden bir sual sormak istiyoruz. Çiftçimiz ekip-diktiği, bir sezon çilesini çektiği, hasat ve nakliyesini yaptığı buğdaydan bir kar etmeyi bırakın bir de zarar ediyorsa, niçin ekip diksin? Tabii olarak bu yanlış tarım politikası sonunda buğday ithalini körüklemekte, biz çiftçimiz Hasan’a vermediğimiz parayı, Avrupalı Hans’a vermemize sebep olmaktadır.
Kaynak; Prof. Dr. Latif Öztek ve TUIK