Konya Tarım Fuarı sona erdi. Son yılların en kalabalık organizasyonuna 235 binin üzerinde ziyaretçi katıldı. Konya dışından gelen üreticiler de az değildi. Traktörden biçerdövere, tarımsal mekanizasyondan hasat makinelerine, bitki beslemeden sulama sistemlerine kadar birçok farklı ürünün sergilediği ve 5 gün süren fuarda, katılımcı firmalar yeni geliştirdikleri ürünleri sergileme ve pazarlama fırsatı buldu.
96 bin metrekarelik TÜYAP fuar alanında 20 ülkeden 474 firmanın yer aldığı fuar, çok sayıda yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırladı. Firmaların tanıtım yapması, şehir ekonomisinin hareketlenmesi, üreticilerin alternatif ve son teknoloji araçları görmesi açısından çok kıymetli bir organizasyondu.
Bir traktör fabrikasının 300, başka bir tarım makinesi üreticisinin 500 adet sipariş aldığını öğrendik. Enflasyon, kuraklık, dolardaki yükseliş, maliyetlerin artışı büyük tarımsal sanayi ve dev üreticileri etkilemiyor.
Bir de Merhaba TV’nin mikrofonuna konuşan çiftçiler var. Onlar, sadece ‘alıcı değil bakıcı.’ Küçük üretici ya da aile işletmeciliği yapanlar girdi maliyetlerinin artışından, enflasyondan, kuraklıktan, bankalara borçlarından, Türk Lirası’nın değer kaybından fazlasıyla etkileniyor. Sorun öylesine büyük ki, küçük üretici tarım ve hayvancılıktan çekilmeye başladı. Bununla beraber, tarımsal ve hayvansal ürünlerin fiyatlarında artış dikkat çekiyor.
Ekim alanlarının azalması, tarımsal girdi fiyatlarındaki yükseklik, alım fiyatlarının düşüklüğü, TMO’nun sürekli yurtdışından buğday ve arpa alması, canlı hayvan ithalatının sürmesi, kırsal alanların sosyal cazibesinin yetersizliği üretimi bitirdi. Küçük aile şirketleri de bu durumdan nasibini alıyor.
Devletin özellikle aile işletmeciliği üzerine kurulu küçük üreticileri koruması gerekiyor.
Üretici girdilerinin somut olarak ucuzlatılması, tarımsal desteklerin yeterli ve zamanında verilmesi, tarımsal kredi faizlerinin yeniden düzenlenmesi, aracılık sisteminin kısaltılması çözüm olabilir. Tarım ve hayvancılıkta yapısal reformları gerçekleştirerek, üretim planlaması doğru kurgulanmalı.
25 Ocak’ta yayımlanan yazımda, “Çok yakında ekmek 5, simit 6, peynir 200, kırmızı et 250, domates 30, 5 litrelik ayçiçeği yağı 200 lira olacak. Patates ve soğanın kilosu 15 liraya dayanacak. 30 liradan aşağı sebze bulmak imkansız, meyve lüks olacak. Bunun paralelinde çayın kahvenin, hazır tatlının unun, yoğurdun sütün, zeytinin çerezin fiyatını siz hesap edin” yazmışım.
Kötü ekonomi yönetimi nedeniyle birçok üründe bu fiyatlara bu kadar kısa sürede ulaştık. Öyle kısır bir döngü ki, küçük üretici kazanamıyor, tüketici ürünü marketten yüksek fiyatla satın almak zorunda kalıyor.
Başarılı bir Konya Tarım Fuarı’nın ardından, hükümetten dolayısıyla Tarım Bakanlığı’ndan zirai sorunlara çözüm bulmasını ve küçük tarımsal işletmeleri korumasını bekliyoruz.
CUMHUR İTTİFAKI’NDA
GENİŞLEME SANCISI
Seçim atmosferinde, hareketli günler yaşıyoruz.
Cumhur İttifakı, yelpazeyi genişletmek için birçok partiyle yakınlaşıyor. Omurgası AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olan Cumhur İttifakı, günümüze kadar MHP ve BBP ile yola devam ediyordu. Vatan Partisi’nin desteğini de biliyoruz. Yelpazeyi genişletmek için adım atan AK Parti, HÜDA-PAR ve Yeniden Refah Partisi’ni Cumhur İttifakı’na davet etti. Ancak Yeniden Refah Partisi, Cumhur İttifakı’na katılma ve Erdoğan’ı destekleme teklifini reddetti. Yeniden Refah, hiçbir ittifaka dahil olmayacak, seçime kendi amblemi ve adaylarıyla katılacak. Partinin Genel Başkanı Fatih Erbakan, Cumhurbaşkanı adayı olacak.
HÜDA-PAR ise, Erdoğan’ı destekleyeceklerini açıkladı.
Eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bir araya geldi. Ardından teşekkür ederek, siyasete girmeyi düşünmediğini açıkladı.
HÜDA-PAR’ın 2018 seçimlerinde aldığı oy oranı binde 3. Oy sayısı 157 bin. Anlaşılıyor ki; Cumhur İttifakı seçimi kazabilmek için bu oya bile ihtiyaç duyuyor. Bu parti önceki seçimlerde de Erdoğan’a destek vermişti ama şimdiki durum farklı. Milletvekili pazarlıklarının konuşulduğu yeni bir durumla karşı karşıyayız. HÜDA-PAR ana dilde eğitimi ve Kürtçe’nin ikinci resmi dil olmasını isteyen, federasyonu teklif eden, Anayasa’ya Türklük ifadesi ile birlikte Kürtlük ifadesinin de konulmasını isteyen, devletin resmi olarak özür dilemesini bekleyen, ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ yazılarından rahatsız olan bir parti. Genel Başkanları Zekeriya Yapıcıoğlu, Türk Bayrağı’ndan değil ama isminden rahatsız olan biri. Bayrağın isminin Türkiye Bayrağı olmasını istiyor.
MHP’nin ise bu duruma hiçbir itirazı yok görünüyor. Ne MHP lideri Devlet Bahçeli, ne de parti kurmayları bu konuda yorum yaptı. MHP’deki genel hava ‘Önemli olan seçimi kazanmak’ yönünde. Büyük Birlik Partisi de belli ki aynı görüşte.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ittifakı istediği ölçüde genişletememenin sancısını yaşıyor.
Seçim yarışı dünya görüşünün silikleştiği bir ortamda ittifakların rekabeti, milletvekili pazarlıkları, transferlerle heyecanını artırıyor.