Tarihimizde soykırım yok

HİSDER’de Ermeni Meselesi’ni anlatan Konya Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, “Tarihimizde soykırım diye bir şey yok. Ermeni meselesi, Türkiye güçlü hale geldiği zaman çözülecek bir hadisedir” dedi

Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin bu haftaki Pazartesi Sohbetleri’nde, “Ermeni Meselesi ve 1915” olayları anlatıldı. Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Ahmet Keleşoğlu Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sohbette, “Ermeniler kendilerine Hay ve ülkelerine Hayastan adını verirler. Ayrıca Hayk’ın çocuklarıyız, derler” dedi.  Ermenilerin; Balkanlar’dan M.Ö. 6. yüzyılda Anadolu’ya gelen, Hint-Avrupa kökenli ve Trak-Frig soyundan olduklarını ifade eden Dr. Mustafa Güçlü,  Ağrı Dağı, Van ve Adana bölgesinde ağırlıklı olarak yaşayan Ermenilerin, Roma (Bizans)döneminde Gregorian mezhebine girerek hristiyan olduklarını söyledi. Ermenilerle Türklerin ilk defa Çağrı Bey’in Anadolu’da yurt aradıkları dönemde karşılaştıklarını söyleyen Güçlü, 1326’da Orhan Gazi’nin bazı Ermeni nüfusunu Bursa’ya taşıdığını ve Fatih Sultan Mehmed’in, İstanbul’u fethetmesiyle birlikte 1461’de Bursa’daki Ermeni papazını İstanbul’a davet ederek ticarete atıldıklarını ve 1650’den itibaren tebaa-i sadıka olarak Osmanlı bürokrasisinde tırmanmaya başlayan Ermenilerin, II. Abdülhamid döneminde sayılarının 20 bine ulaştığını dile getirdi. 

Osmanlı’yı yıkmak ve parçalamak için İngilizlerin; Müslümanların dini bağlarını zayıflatmak ve siyasi açıdan hilafeti kaldırmak için çalışmaya, Fransızların da Ermeniler’le ilgilenmeye başladıklarını hatırlatan Güçlü, 322 yıl dünyanın en güçlü devleti olan Osmanlı’nın 1815’de Fransa ve İngiltere’den sonra üçüncü güçlü ülke durumuna düştüğünü ifade etti. Şark meselesinden dolayı Osmanlı’daki azınlıklara el atıldığını ve onların devamlı kışkırtıldığını kaydeden Güçlü, II. Mahmud döneminde kara ve deniz kuvvetlerinin zayıflamasıyla Osmanlı’nın Ruslara yenildiğini, Edirne Antlaşmasıyla azınlıklara büyük tavizler ve Doğu Anadolu’yu ıslah edeceğiz sözü verildiğini, Islahat Fermanıyla azınlıklara verilen hakların büyüdüğünü ifade etti.  Böylece Doğu Anadolu’da Rusya ve İngiltere’nin bir Ermenistan devleti kurulması için zemin hazırladığını dile getiren Güçlü, Ermeni Milli Meclisi’nin oluşmasıyla birlikte yavaş yavaş isyan ve ayaklanmaların da başladığını belirtti.

Babıâli baskını ve II. Abdülhamid’e 1905’te düzenlenen Ermeni suikastını ile diğer isyanlardan örnekler veren Güçlü, I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin 12 cephede savaşırken Doğu Anadolu’da, Rusların desteğiyle Ermenilerin isyanını bastırmak için tehcir politikası uygulamak zorunda kaldığını, bu tehciri Yahudilerin de arz-ı mev’ud’a (Büyük İsrail) ulaşmak için desteklediğini hatırlattı. 24 Nisan 1915’te tehcirin başlamasıyla ve 2 bin 245 Ermeni ileri gelenlerinin tutuklandığını belirten Güçlü, şunları dile getirdi: “Ermenilerin yüz yıllık 1915’ten beri başımıza kaktıkları, soykırım günü ilan ettikleri, dünyada bugün 50 devletin “İnsanlık suçu” diye kabul ettiği olay, 2.245 Ermeni ileri geleninin tutuklanması hadisesidir. Soykırım falan yok. Arkasından ise geçici olarak zorunlu göç kararı çıkıyor. O zor savaş şartlarında ve olağanüstü yoklukta bu göç için Osmanlı 2,5 milyon altın harcıyor.

Anadolu’da o yıllarda 1 milyon 300 bin Ermeni nüfusu var. Anadolu’nun nüfusu ise 16 milyon.  300 bin Ermeni tehcire tabi tutulmuyor. Geriye kalan dokuz yüz küsur bin Ermeni’den  dört yüz elli sekiz bin küsuru bir şekilde geriye dönüyor. Altı yüz küsur bin Ermeni tehcir ediliyor. Göç yolunda bunlardan 60 bini hastalıktan veya başka şeylerden dolayı ölüyor Doğu Anadolu’da 185 toplu mezar çıktı. Bunların bir tanesi Ermeni mezarı değil. Hepsi Müslüman mezarı. Amerikan raporlarında “Burada Ermeni katliamı olmamıştır. Burada karşılıklı savaş olmuştur.  Ermeniler’den 300 bin kişi, Türklerden de 1 milyon 400 bin kişi ölmüştür” diye geçiyor. Ermeni meselesi ne zaman Türkiye güçlü hale geldi o zaman çözülecek bir hadisedir. Güçleninceye başımızı ağrıtmaya devam edecek düzeyde duruyor. Elliye yakın ülke tarafından siyaseten kullanılan bir malzeme olarak devam ediyor. Türkiye’de gayrı müslim olarak 80 bin civarında vatandaş kaldı. Bunun 60 bini Ermeni,  20 bini Yahudi, sekiz yüz civarında da Rum var. 50-60 civarında da Karaim Yahudisi kaldı.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri