“Tarih tekerrür eder” denilir...
“Tarih tekerrür etseydi, ibret alanlar olurdu” diye söyleyenlerde az değil.
Olaylar, dolaylı da olsa hem tekerrür ettiği, hem de ibret alınmadan devam etmekte geri kalınmadığını göstermekte.
***
Hepsinde de “Ben kuvvetliyim” diye kimseyi dinlemeyen diktatörler veya sözde demokrasi içinde de olsalar(!) kendilerini öyle sananlar tarafından...
Dünü, daha ileri günle kıyaslama yaparak dem vuralım.
***
Birinci Dünya Savaşı’nı kim başlatmış?
Tarih ve dedelerimizden öğrendiğimize göre Germen, yani Alman Devleti....
Kendi şansölyeleri ve Fransa Diktatörü Napolyon’dan ibret almadan...
Genişlemek bahanesi ile zaptetmek... Gayeler hep aynı...
***
Dün onların yaptığını, yakın tarihte; Irak, İran ve Kuveyt savaşları, Bosna-Hersek, Filistin, Çeçen vb. işgalleri ile yapmak istemediler mi?
“Demokrasi getireceğim” bahanesiyle, sözde demokrasiyle seçilen, Amerikalı’nın Bush’u ile İngiliz’in Blair’in o günlerde kuvvetlerine güvenip, dünyayı hiçe sayarak,
Temeli 1919’lara dayanan Musul, Kerkük petrollerine sahip olma planının tatbikini istemeleri değil mi?
Saddam bahane, petrol şahane...
***
Birinci Cihan Harbi’ndeki dikkat çekici ve sonrası benzeyen olaylara bakalım....
Almanlar Osmanlılarla çok sıkı dostluk içinde(!) Müttefik... Bilhassa askeri konular da.
Osmanlı’nın en büyük ezeli düşmanı, Bolşevik Rusya... Ataları yıllarca savaş yapmış... Rusya’nın genişleme ve zapt etme emelleri çeşitli bahanelerle sürmekte...
***
Almanya, Avrupa’yı avucu içine almak genişlemek azmini bırakmamış. Savaşa başlayıp Fransa ve diğer komşularını işgal etmiş ve devam etmekte.
Tarihler genişçe yazar...
Bir gözü de Rusya ve petrollerinde...
Ama savaşacak hudut arıyor, hem hudut olan Osmanlı geliyor aklına...
Aynı ABD ve Britanya’nın şimdi düşündüğü gibi...
***
Tarihler yazmasa da, dedelerimizin sohbetlerinde dinlerdik yıllarca evvel...
“...Dost bildiğimiz Alaman gâvuru aldattı bizi... Bolşevik’e karşı korunmak için bize iki savaş gemisi verdi.
Bunları Karadeniz'e geçirip manevra yapmaları istendi... Padişahın rıza göstermediği isteğe, zamanın Askeri Paşası Enver Paşa yol verdirdi...
Karadeniz’e çıkan Alamanlar Sivastopol kıyılarını topa tuttular!...
Mecburen Osmanlı da girdi Almanlarla beraber harbe...”
***
Dedelerimizin, 2. Dünya Harbi günlerinde sıkça anlattıkları bu olaylar da yanlışlık, var mı? Yok mu? Bizlerin bilmesi imkânsız. Okuduğumuz 20. yüzyılın tarih yazarları, istenen veya kendi tuttukları olaylara göre saptırma yaptıkları da olasılıksız değil...
Ne dersiniz? Bu günün ABD tutumu ve Türkiye’mizin şu günleri, o günlerin olaylarına yaklaşmıyor mu?
***
Sonunda ne oldu harbe giren Osmanlı’ya?
İstanbul kapılarına dayanan Ruslara karşı, yedi düvelin parçalama arzularına evet deyip Sevr’i imzalamadı mı?...
Yenilen Almanya aynen yerinde kaldı... Ya Osmanlı?...
Arap Yarımadası, Kafkaslar, Balkanlar, Kıbrıs ve 12 Adalar kendinde iken...
Ne kaldığını tarihler yazar...
***
Türlü entrikalarla bizim de parçalanmamızı isteyenler, hiçte az değil!..
Türk Milleti’nin Vatan aşkı ve maneviyatı yanında, Atatürk ve arkadaşlarının önderliği ile İstiklâlimizi, Anadolu’muzu, Kan ve Şehit vererek kazandık...
Ruhları şâd olsun,,,
***
Birlik içinde olup düşmanların ekmeğine yağ sürmeyelim.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
***
TEVRİYE
Havalanınca!..
Kuşlara yem atanlardan birisi;
“Her yem atışım da siyasiler geliyor aklıma...”
Diğeri; “Neden?” Diyor.
“Yem isteyince alıp yiyorlar...
İşlem bitince havalanıp,
Başımıza yapıyorlar...
Ahmet GÜLDAĞ