Tarihi mirası talan ettiler!

Prof. Dr. Yaşar Semiz, “1875’te çıkartılan kanunla yabancılar toprak sahibi olmaya başladılar.  Düyûn-ı Umûmiye’den sonra yabancıların toprak alımlarının artmış, tarımsal ürünler yetiştirilmeye başlanmış ancak tarihi eserler de kaçırılmıştır” dedi

Konya Büyükşehir Belediyesi ile Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırma Merkezinin ortaklaşa düzenlediği Yaşayan Konya Hafızası İkindi Sohbetlerinde bu haftaSÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi ABD Öğretim Üyesi Türkiyat Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hasan Bahar, SÜ Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Turizm ve Otel İşletmeciliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Semiz, SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi ABD Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Yılmaz ve Koyunoğlu Müzesi Sanat Tarihçisi Muhammed Yaşar Çuhadar tarafından “Geçmişten Günümüze Sarayönü” konulu bir konferans verdiler. Açış konuşmasında Prof. Dr. Hasan Bahar Konya’nın Batı’ya açılan kapısı olan 52 kilometre uzaklıktaki Sarayönü’nün Efes’ten başlayıp Malatya’ya uzanan Kral Yolu üzerinde bulunduğunu Ladik ismine sıkça rastlandığını belirtti. “Sarayönü kuzeyinde Cihanbeyli, batıda Kadınhanı, doğuda Selçuklu ilçeleri ile çevrilidir, güneyden Batı Torosların bir uzantısı olan Sultan Dağları ve Ladik Dağları ile çevrilidir.”  2014 yılında yapılan Uluslararası Sarayönü Sempozyumu’nda bilim adamlarının ilçeyle ilgili tebliğlerini sunduğunu belirten Bahar slayt eşliğinde Sarayönü hakkında bilgiler verdi.

GEÇMİŞİ GELECEĞE AKTARMALIYIZ

Bahar, geçmişi 9 bin yıl öncesine giden bölgede en önemli yerleşim yeri Ladik’tir. Turgutoğulları’na ait birçok tarihi esere rastlayabiliyoruz. Bordeatta, Kinderia, Laodicea Cumbustaeski yerleşim yerleridir. Bölgede yaptıkları çalışmalarda Hayrettin Polat’tan yardım aldıklarını ifade eden Bahar, Polat’ın çiftliğinde eski bir su kuyusunun bulunduğunu, Ladikli Ahmet Ağa gibi Roma döneminde de Ladik’te Hristiyan din adamlarının bulunduğunu söyledi. Bahar, Sarayönü ve çevresinde bulunan höyükler: Baş Höyük, Karatepe, Akdoğan Höyük, Konar Höyük, İbrahim Dede Höyük, Pazar Höyük, Zengi Höyük, Gamel Höyük, İrmelik Höyük, Ladik Höyük, Ertuğrul Höyük, Çeşmelisebil Höyük, Kuyulusebil Höyük ve Kurşunlu Kale Höyük’tür. Bölgede çok sayıda bulunan höyüğün iş makineleriyle talan edildiğini, buna karşın yetkilileri uyardıklarını Roma dönemine ait eserlerin 2000 yılından itibaren Kültür Park’ta sergilendiğini ancak eserlerin korunamadığını belirtti: “Ladik’te Roma ve Bizanslılar hakim olmuştur. Dünyada ilk cıva Ladik’te su ile damıtılarak elde edilmiştir. Romalılardan kalma cıva elde etme yöntemi yakın zamana kadar uygulanmış, evlerin dışı cıva ile sıvanarak akrep ve yılana karşı tedbir alınmıştır. Halıcılık ve kilimcilik bölge halkının en önemli geçim kaynaklarından birisiydi.” dedi.

YABANCILARA TOPRAK SATIŞI

İkinci konuşmacı Prof. Dr. Yaşar Semiz, Sarayönü’nün yakın dönem tarihi ile ilgili bilgiler verdi: “Bölgede 1880’e kadar ekonomik faaliyetler oldukça sınırlıdır. Çıkartılan kanunla artık yabancılar toprak sahibi olmaya başlamışlardır.” Düyûn-ı Umûmiye’den sonra yabancıların toprak alımlarının arttığını ifade eden Semiz, özellikle Çatalhöyük ve Ladik’te toprak alındığını, demiryolunun yapılmasından sonra tarımsal ürünlerin yetiştirilmeye başlandığını ancak tarihi eserlerin kaçırıldığını söyledi. Semiz; Konuklar, Gözlü ve Altınova’daki üretim tesislerinin geliştirilmesi için Almanya’ya öğrenci gönderildiğini, güçlü ve yavaş olan Macar atlarının getirildiğini, Beyşehir suyunun ovaya akıtılarak pamuk ekiminin yapılmasının istendiğini ancak başarılı olunamayınca pamuğun yerine buğday ekimine geçildiğini belirtti: “Yabancılar toprak alırken demiryolunun 20 km civarındaki arazileri alıyorlardı. Demiryolu güzergahı tarım ve maden alanlarından geçirtiliyordu. Konuklar ve Gözlü Üretme Çiftlikleri Fransızlardan alınarak tıbbi ve aromatik bitki yetiştirmek için Kızılay’a verilmiştir.”

TARIMA VURULAN SEKTE

2. Dünya Savaşı’ndan sonra bölgeye gelen Amerikalıların devletin elindeki arazilerin “Devlet tarımla uğraşmaz.” denilerek elden çıkarıldığını belirten Semiz, istatistiki bilgi vererek 1940’larda yüzde 8,4 olan küçükbaş hayvan sayısının günümüzde yüzde 2’ye kadar azaldığını Gözlü’de 1954 yılı itibariyle yatırım yapılmadığını ifade etti. Kadınhanı’na bağlı bir kasaba olan Sarayönü 1959’da ilçe olmuştur. Almanya’dan savaş sonrası gelen Alman hocaların gayretiyle meyve fidanlığı Gözönü’de gelişme göstermiştir.

GÖÇLERLE GELEN DEĞİŞİM

Üçüncü konuşmacı Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Yılmaz “Tanzimat’tan Günümüze Sarayönü Havalisinde Nüfus Hareketleri” üzerinde durdu: “1584’te 20 olan yerleşim sayısı 1831 nüfus sayımında 10’a düşmüş, günümüzde sadece Sarayönü ve Ladik kalmıştır. Nüfusunun yüzde 80’inini kaybetmiştir. 1844 yılında 2106 nüfusun yüzde 68’i topraklı olduğunu temettü defterlerinden öğreniyoruz. İlk göçler 20.Yüzyılın başında olmuş, ancak su kaynaklarının bolluğu, bataklık oluşu dolayısıyla sivrisinekten kaynaklanan hastalıklar nüfusun artmasını engellemiştir. Kafkasya’dan gelen Çerkezler ve 1903’ten sonra gelen Kırım Türkleri bölgeye yerleşmişler, ancak nüfusun artmasında etkili olamamıştır. Gelen göçmenler kültürlerini korumak için ilk başta kapalı bir hayat yaşamışlardır” dedi. Son konuşmacı Muhammed Yaşar Çuhadar, “Sarayönü Kültür Varlıkları” üzerinde durdu: “Pir Hüseyin cami, Küçük Ali Oğlu Cami, Hatıp Cami, Ladik Kaşı Cami, Ladik Ulu Cami, Kurşunlu Yukarı Mahalle Camisi, Ahçı Baba Türbesi, Ladikli Ahmet Hüdâi (Ağa)’nin Evi, Ladik Mozaiği hakkında açıklamalarda bulundu.  “Program sonunda Konya Büyükşehir Belediyesi Garajlar Şube Müdürü Ömer Lütfi Ersöz tarafından günün anısına konuşmacılara hediyeleri takdim edildi.Toplu fotoğraf çekimi ile toplantı sona erdi.

HABER MERKEZİ

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri