Ermenistan, daha önce Sovyetler Birliği'ne bağlı bir cumhuriyet iken, Varşova paktının dağılmasıyla Eylül 1991'de bağımsızlığını ilân etti. 2008 itibariyle yapılan nüfusu sayımında nüfusunun 3.230.100 olduğu tespit edilmiştir. Ancak Ermeniler ülkemiz de dâhil hemen hemen bütün dünya yüzeyinde dağınık halde bulunmaktadırlar.
Bu dağınık Ermenilerin ayni idealler etrafında birleştirilmesi düşünülmüş ve bunlar, “insanlığa hizmette değil, Müslümanlara düşmanlıkta…” birleştirilmişlerdir. Türklere düşmanlıkları, onların Müslüman olmalarından ve 1915 Ermeni “tehcir” olayını istismar etmelerinden dolayıdır.
Hâlbuki Osmanlılar tarafından “tebay-ı sadıka” olarak adlandırılan Ermeniler, her türlü ticareti rahatlıkla yaptıkları, kendilerine devletin en üst makamlarında görevler verildiği halde Batılıların ve özellikle Fransızların kışkırtmalarıyla ülkemizde terör estirmişlerdir. Anadolu’da ve özellikle de Erzurum ve Van civarlarında toplu katliamlar yapmışlardır. Tarihi belgeler ve fotoğraflar bu katliamın izleri ile doludur.
Bunlar Avrupa’nın göbeğinde kurdukları ASALA terör örgütleriyle Avrupa ülkelerinde görev yapan Diplomatlarımızı öldürmüşler ve maalesef hiçbir örgüt mensubu yakalanarak cezalandırılmamıştır. Bu da Ermenilerin Avrupa da himaye görmekte olduklarının işaretidir.
Kan dökücü ASALA’nın kanlı amblemi.
ŞEHİT EDİLEN DİPLOMATLARIMIZ
Yurt dışında görev yaparken ASALA’nın şehit ettiği diplomatlarımız şunlardır;
1973’de Başkonsolos Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir Santa Barbara’da,
1975’de Büyükelçi Daniş Tunalıgil Viyana’da, aynı gün Büyükelçi İsmail Erez ve şoförü Talip Yener Paris’de,
1976’da Başkâtip Oktar Cirit Beyrut’ta,
1977’de Büyükelçi Taha Carım Vatikan siti’de,
1978’de Büyükelçi Eşi Necla Kuneralp ve Em. Büyükelçi Beşir Balcıoğlu Madrid’de,
1979’da B.elçioğlu Ahmet Benler Lahey’de, Turizm Müşaviri Yılmaz Çolpan Paris’te,
1980’de İdari Ataşe Galip Özmen ve kızı Neslihan Özmen Atina’da, Başkonsolos
Şarık Arıyak ve Güvenlik Ataşesi Engin Sever Sydney’de,
1981’de Çalışma Ataşesi Reşat Moralı ve Din Görevlisi Tecelli Arı Paris’de, Söz. Sekreter M.Savaş Yergüz Cenevre’de, Güvenlik Ataşesi Cemal Özen Paris’de,
1982’de Başkonsolos Kemal Arıkan Los Angeles’de, Fahri Başkonsolos Orhan Gündüz Boston’da, İdari Ataşe Erkut Akbay ve eşi Nadide Akbay Lizbon’da, Askeri Ataşe Alb. Attila Altıkat Ottava’da, İdari Ataşe Bora Süelkan Burgaz’da,
1983’de Büyükelçi Galip Balkar Belgrad’da, İdari Ataşe Dursun Aksoy Brüksel’de, Müsteşar Eşi Cahide Mıhcıoğlu Lizbon’da,
1984’de Sözleş. Sek. Eşi Işık Yönder Tahran’da, Çalışma Ataşesi Erdoğan Özen ve Uluslar arası Evner Ergün Viyana’da,
1991’de Basın Ataşesi Çetin Görgü Atina’da,
1993’de İdari Ataşe Çağlar Yücel Bağdat’da,
1994’de Müsteşar Haluk Sipahioğlu Atina’da,
2004’de Başkomiser Nihat Akbaş, Komiser Bilal Urgen, Polis memurları Adem Çiçek, Bülent Kıranşal ve Süleyman Karahasanoğlu Musul’da şehit edilmişlerdir.
Bu listede yetişmiş ve üst seviyede 40 diplomatımız vardır. En çok öldürmeler de başı, 6 diplomatımızla Fransa/Paris, 5 diplomatımız Irak/Musul, 4 diplomatımızla Yunanistan/Atina ve 3 diplomatımızla Avusturya/Viyana’da çekmektedir.
EFENDİ VE KATİL RUHLU İNSANLAR
Bu diplomatlarımıza yapılan saldırılar aslında onların şahsında Türkiye Cumhuriyetine yapılan bir saldırıdır, aziz milletimize yapılan bir saldırıdır. Bu saldırılara karşı hükümetlerimiz ne yapmışlardır? Bunlardan habersiziz. Bir Amerikan, bir İsrail, Fransız veya bir İngiliz’in bırakın diplomatlarına sade bir vatandaşına yabancı ülkede bir saldırı olsaydı, belki de onlar o ülkeye savaş açarlardı.
Niçin biz bu şehitlerimizin kan davasını gütmüyoruz? Niçin Ermenilerin cezalandırılmasını istemiyoruz?
İnsanın yapısı, davranışlarıyla belli olur. Katil ruhlu olan insanlar dün nasıl katillerse, bu günde katildirler, yarın da katil olacaklardır. Ama bizim atalarımız gibi hak ve adalete büyük saygı gösteren milletler, tarihte efendi ruhlu olduğu kadar bu gün de yarın da efendi ruhlu insanlar olarak geleceklerdir.
Bakın bizim vatandaşımız olduğu halde öldürülen bir Ermeni Hırant Dink’in katilinin bulunması adalet önüne çıkartılması ve cezasının verilmesi için ne kadar titizlik gösteriyoruz.
Onun için Ey Batılılar… Ey Fransızlar ve Ey Ermeniler…
Siz katliam yapan bir millet arayacaksanız, bir terör tezgâhı arayacaksanız bunu bizim içimizde değil Ermeniler içinde aramalısınız.
Derseniz ki, “Biz yapacağımızı biliriz. Kahramanmaraş ve havalisini nasıl işgal etmişsek, Cezayir’de nasıl katliamlar yapmışsak bu gün de aynı yolun yolcusu durumunda ki Ermenilere destek olacağız.”
Bilesiniz ki ne yaparsanız yapınız, her halükarda biz karlı çıkacağız. Bu hareketiniz bizim Avrupa ve AB (Avrupa Birliği) hayranlarımızı uyandırarak ve size karşı tedbir (önlem) alacaklarından yine biz karlı çıkacağız. “Sizin ölüleriniz cehenneme giderken, bizim şehitlerimiz cennete gideceklerinden…” yine biz kârlı çıkacağız.
Bu dağınık Ermenilerin ayni idealler etrafında birleştirilmesi düşünülmüş ve bunlar, “insanlığa hizmette değil, Müslümanlara düşmanlıkta…” birleştirilmişlerdir. Türklere düşmanlıkları, onların Müslüman olmalarından ve 1915 Ermeni “tehcir” olayını istismar etmelerinden dolayıdır.
Hâlbuki Osmanlılar tarafından “tebay-ı sadıka” olarak adlandırılan Ermeniler, her türlü ticareti rahatlıkla yaptıkları, kendilerine devletin en üst makamlarında görevler verildiği halde Batılıların ve özellikle Fransızların kışkırtmalarıyla ülkemizde terör estirmişlerdir. Anadolu’da ve özellikle de Erzurum ve Van civarlarında toplu katliamlar yapmışlardır. Tarihi belgeler ve fotoğraflar bu katliamın izleri ile doludur.
Bunlar Avrupa’nın göbeğinde kurdukları ASALA terör örgütleriyle Avrupa ülkelerinde görev yapan Diplomatlarımızı öldürmüşler ve maalesef hiçbir örgüt mensubu yakalanarak cezalandırılmamıştır. Bu da Ermenilerin Avrupa da himaye görmekte olduklarının işaretidir.
Kan dökücü ASALA’nın kanlı amblemi.
ŞEHİT EDİLEN DİPLOMATLARIMIZ
Yurt dışında görev yaparken ASALA’nın şehit ettiği diplomatlarımız şunlardır;
1973’de Başkonsolos Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir Santa Barbara’da,
1975’de Büyükelçi Daniş Tunalıgil Viyana’da, aynı gün Büyükelçi İsmail Erez ve şoförü Talip Yener Paris’de,
1976’da Başkâtip Oktar Cirit Beyrut’ta,
1977’de Büyükelçi Taha Carım Vatikan siti’de,
1978’de Büyükelçi Eşi Necla Kuneralp ve Em. Büyükelçi Beşir Balcıoğlu Madrid’de,
1979’da B.elçioğlu Ahmet Benler Lahey’de, Turizm Müşaviri Yılmaz Çolpan Paris’te,
1980’de İdari Ataşe Galip Özmen ve kızı Neslihan Özmen Atina’da, Başkonsolos
Şarık Arıyak ve Güvenlik Ataşesi Engin Sever Sydney’de,
1981’de Çalışma Ataşesi Reşat Moralı ve Din Görevlisi Tecelli Arı Paris’de, Söz. Sekreter M.Savaş Yergüz Cenevre’de, Güvenlik Ataşesi Cemal Özen Paris’de,
1982’de Başkonsolos Kemal Arıkan Los Angeles’de, Fahri Başkonsolos Orhan Gündüz Boston’da, İdari Ataşe Erkut Akbay ve eşi Nadide Akbay Lizbon’da, Askeri Ataşe Alb. Attila Altıkat Ottava’da, İdari Ataşe Bora Süelkan Burgaz’da,
1983’de Büyükelçi Galip Balkar Belgrad’da, İdari Ataşe Dursun Aksoy Brüksel’de, Müsteşar Eşi Cahide Mıhcıoğlu Lizbon’da,
1984’de Sözleş. Sek. Eşi Işık Yönder Tahran’da, Çalışma Ataşesi Erdoğan Özen ve Uluslar arası Evner Ergün Viyana’da,
1991’de Basın Ataşesi Çetin Görgü Atina’da,
1993’de İdari Ataşe Çağlar Yücel Bağdat’da,
1994’de Müsteşar Haluk Sipahioğlu Atina’da,
2004’de Başkomiser Nihat Akbaş, Komiser Bilal Urgen, Polis memurları Adem Çiçek, Bülent Kıranşal ve Süleyman Karahasanoğlu Musul’da şehit edilmişlerdir.
Bu listede yetişmiş ve üst seviyede 40 diplomatımız vardır. En çok öldürmeler de başı, 6 diplomatımızla Fransa/Paris, 5 diplomatımız Irak/Musul, 4 diplomatımızla Yunanistan/Atina ve 3 diplomatımızla Avusturya/Viyana’da çekmektedir.
EFENDİ VE KATİL RUHLU İNSANLAR
Bu diplomatlarımıza yapılan saldırılar aslında onların şahsında Türkiye Cumhuriyetine yapılan bir saldırıdır, aziz milletimize yapılan bir saldırıdır. Bu saldırılara karşı hükümetlerimiz ne yapmışlardır? Bunlardan habersiziz. Bir Amerikan, bir İsrail, Fransız veya bir İngiliz’in bırakın diplomatlarına sade bir vatandaşına yabancı ülkede bir saldırı olsaydı, belki de onlar o ülkeye savaş açarlardı.
Niçin biz bu şehitlerimizin kan davasını gütmüyoruz? Niçin Ermenilerin cezalandırılmasını istemiyoruz?
İnsanın yapısı, davranışlarıyla belli olur. Katil ruhlu olan insanlar dün nasıl katillerse, bu günde katildirler, yarın da katil olacaklardır. Ama bizim atalarımız gibi hak ve adalete büyük saygı gösteren milletler, tarihte efendi ruhlu olduğu kadar bu gün de yarın da efendi ruhlu insanlar olarak geleceklerdir.
Bakın bizim vatandaşımız olduğu halde öldürülen bir Ermeni Hırant Dink’in katilinin bulunması adalet önüne çıkartılması ve cezasının verilmesi için ne kadar titizlik gösteriyoruz.
Onun için Ey Batılılar… Ey Fransızlar ve Ey Ermeniler…
Siz katliam yapan bir millet arayacaksanız, bir terör tezgâhı arayacaksanız bunu bizim içimizde değil Ermeniler içinde aramalısınız.
Derseniz ki, “Biz yapacağımızı biliriz. Kahramanmaraş ve havalisini nasıl işgal etmişsek, Cezayir’de nasıl katliamlar yapmışsak bu gün de aynı yolun yolcusu durumunda ki Ermenilere destek olacağız.”
Bilesiniz ki ne yaparsanız yapınız, her halükarda biz karlı çıkacağız. Bu hareketiniz bizim Avrupa ve AB (Avrupa Birliği) hayranlarımızı uyandırarak ve size karşı tedbir (önlem) alacaklarından yine biz karlı çıkacağız. “Sizin ölüleriniz cehenneme giderken, bizim şehitlerimiz cennete gideceklerinden…” yine biz kârlı çıkacağız.