Tanzanya'ya Giden Gönüllü Doktorlar Yurda Döndü

Tanzanya'ya sağlık taraması için giden gönüllü Türk doktorlarından oluşan Ufuk Hekimleri Derneği (UHEK) sağlık ekibi, yurda döndü. Kafileyi dış hatlarda bekleyen yakınları, UHEK ve Kimse Yok Mu Derneği üyeleri alkışlar ve çiçeklerle...

Tanzanya'ya sağlık taraması için giden gönüllü Türk doktorlarından oluşan Ufuk Hekimleri Derneği (UHEK) sağlık ekibi, yurda döndü. Kafileyi dış hatlarda bekleyen yakınları, UHEK ve Kimse Yok Mu Derneği üyeleri alkışlar ve çiçeklerle karşıladı.

Geçtiğimiz hafta sağlık taraması için Tanzanya’ya giden UHEK doktorları döndükleri Atatürk Havalimanı'nda yaşadıklarını anlattı. Sağlık taramasına gönüllü arkadaşlarla katıldıklarını aktaran ve orada Afrikalı bir çocuğun neden geldiniz ile ilgili diyaloğu anlatan Çocuk Doktoru Fatma Cemik, “Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar kadar olsun. İnançla giril, insana sevgi duy ve alaka duy kalmasın el uzatmadığın bir mahsun gönül dedik. Çocuk şaşırdı. Peki dedi Doğu Afrika’ya geldiniz dedi. Batı Afrika’ya da gider misiniz dedi. Yanımızdaki bütün doktor arkadaşlar evet dedi. Çünkü neden sorduğunu biliyorduk. Ebola var orda. Biz Ebola bizden korksun dedik. Çünkü biz dünyanın neresinde olursa olsun acı çeken, sıkıntı çeken insanlara Kimse Yok Mu diyen insanlara el uzatmaya gitmiştik. Onların gönüllerini almaya gitmiştik. İnşallah Allah gayretimizi mübarek kılsın diyoruz." dedi.

Canla başla çalıştıklarını kaydeden Fatma Cemik, “Cerrah ablalarımız, abilerimiz akşam saat 7’lere kadar ameliyat yaptı. Zorlu bir süreçti. Çok yorulduk. Kısa bir zamanda gittik ama bu gidişlerimiz bundan sonraki gidişlerimizin inşallah teminatıdır. Bundan sonra artık orada nasıl Türk koleji varsa bunda sonra orada artık Türk hastaneleri oluşturmayı düşünüyoruz." şeklinde konuştu.

Fatma Cemik, konuşmasına şöyle devam etti: “Zorluk çekmedik o insanlar bize gönüllerini açtılar. Çünkü bizden önce giden öğretmen abla ve abilerimiz vardı. Türkçe onlara öğretmişlerdi. Bu Türkçe bilen yerli halk tercümanlığı eşliğinde hastalarımızı muayene ettik. Faydalı olmuşuzdur inşallah. Bundan sonrası içinde gitmeyen tüm arkadaşlarımızı davet ediyoruz. Çünkü biz çok memnun kaldık. Onların dualarıyla geri döndüğümüzü düşünüyorum dedi." ifadelerini kullandı.

Kafilede yer alan Doğum Uzmanı Nurcan Dalan ise duygularını ve yaşadıklarını şöyle anlattı. “Ne zaman gittik ne zaman döndük belli değil. Yani dün gittik bugün döndük gibi geldi. Hiç anlamadık 1 hafta 10 gündür ordayız. Çok güzel geçti. Orada hiç renk görmüyorsunuz. Herkes bizden herkes kardeş. Sanki kendi ülkenizde çalışıyorsunuz. Tanzanya’da Türkçe birilerini bulabilmek inanılmaz sürpriz. Yani biz en çok dil konusunda zorluk yaşamayacağımızı düşündük. Çünkü poliklinikten hasta muayene etmek, Hastaların derdini anlayıp ona göre ameliyat kararı vermek mümkün değil dilini anlamazsanız."

Kendilerini Türk okullarından mezun olan vatandaşların karşıladığını söyleyen Nurcan Dalan,”Türk okullarından mezun, Türkiye’den mezun doktor arkadaşalar bizi karşıladılar. Sanki böyle kendi polikliniğimizde belki şartlar çok kötü belki çok kötü ortamlarda çok malzeme eksiğiyle çalıştık. Ama yabancı bir ülkede değil de kendi ülkemizde kendi halkımızla hiç renk görmüyorsunuz orda. Herkes kardeşiniz. Sanki vatanınızda çalışıyormuş gibi hissediyorsunuz." dedi.

İlk gidişinde çok zorlandığını söyleyen Dalan, ”Heyecanla bizi Türkiye’den mezun olan inşaat mühendisi bir arkadaşımız karşılamıştı. Havaalanında daha karşılamaya geldi. Tabi ki çok hakim çok güzel bir Türkçe konuşuyor. İlk vakam o oldu benim. Çok bir vakaydı. Çok zorlandım. Onun yani Nurcan abla demesi yüzündeki o minnettarlık duygusu ne olur beni siz ameliyat edin sakın bırakmayın demesi çok güzeldi." diye konuştu.

Böyle bir organizasyona il defa katıldığını söyleyen Fatih Üniversitesi Üroloji Profesörü Çoşkun Şahin ise, “Doğrusu giderken gülerek gittik, gelirken ağlayarak döndük. Hala gözümüz arkada. Buradan bizi yolcularken arkadaşlar orada ne yapacaksınız diye sordu arkadaşlar. Benim ilk aklıma gelen idrarını yapamayan bir çocuk, idrarını yapamayan bir büyüğün ıstırabını hepiniz tahmin edersiniz. En azından bir hastanın idrarını yapmasına vesile olursam bu bana yeter dedim. Sanki yaradan da bunları gönderdi." dedi.

Yaklaşık 25’e yakın ürolojik ameliyat yaptıklarını söylen Çoşkun Şahin şunaları dile getirdi: “Planlı ameliyatların dışında ameliyathanenin kapısında kıvranan 2 yaşında bir çocuk. Bir de başka bir gün bir 70 yaşında elleri titreyen Parkinson’dan başka bir vatandaş idrarını yapamıyorlardı. Birisinin idrar kanalı kapalı ve devamlı demir çubuklarla açılıyordu. Ve sürekli doktoruna aboneydi. Orada ona lokal anestezisi ile üroplasti ameliyatı yaptık ve bir daha gelmeyecek. Diğer çocuğun idrar kanalında taş kalmış. Yolu tıkamış ve idrarını yapamıyor. Oradaki imkanlarla endoskopi müdahale mümkün olmadığından elimizle taşı yoklayarak, çocuğa hiçbir anestezi vermeyerek ve çocuğun hiçbir sesi çıkmayarak, taşını aldık ve çişini yapmasını sağladık. Bu mutluluk bana yeter."

İnsanların çaresiz olduğunu aktaran Çoşkun Şahin, “Bunun dışında ben orada şunu gördüm. Öğrenilmiş çaresizlikten dolayı insanlar hem mutlular hem de ağlamak nedir bilmiyorlar. Hiçbir çocuk ameliyat haneye giderken ağlamadı. Hiçbir çocuk ameliyat haneden dönerken ağlamadı. Hiçbir anne onları ameliyat haneye gönderirken ağlamadı. Bunu gördüm orada. Bu da benim için çok büyük bir tecrübe oldu. İnşallah bu organizasyon bir sonrakilere vesile olur. Sanırım bundan sonraki hayatıma bana şekil vermiş oldu bu organizasyon. Yani bir başkaları içinde yaşamak gerekiyor. Ona inandım. Onu gördüm. İnşallah herhalde ocak ayında bir Etiyopya bir organizasyon olacak oraya da katılmayı düşünüyorum”. ifadelerini kullandı.

CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Türkiye Haberleri