Geçen hafta 13 yabancı devlet temsilcileri ile Konya Valisi, belediye başkanları, Selçuk ve Karatay Üniversite rektör ve öğretim üyeleri ile davetlilerin katıldığı… USAYS (Uluslar arası sürdürülebilir Su ve Atıksu Yönetimi) Sempozyumu (bilgi takibi) Konya Dedeman Oteli A ve C salonlarında yapıldı.
Sempozyum, Konya Büyükşehir Belediyesi, KOSKİ Genel Müdürlüğü ve Selçuk Üniversitesi’nin katkılarıyla düzenlenirken.
Çevre ve Orman Bakanlığı, TÜBİTAK, Konya Sanayi Odası, MÜSİAD Konya Şubesi, Doğal Hayatı Koruma Vakfı ile TEMA destek vermiş oluyor.
Sempozyumda ki, su israfının önüne geçme ve arıtmalarla kayıp suları geriye kazandırma çabaları anlatımlarından önce…
Hayli geç kaldığımız bu işlemin. Bilhassa İslâm dininin temelinde başlaması ve durumlarını arz etmek isterim.
***
“Su azizdir. İsrafa gelmez” sözü ile gireyim konuya.
Evet, onun değeri, yakın yıllardaki ilim araştırmaları ve bulgular içinde olmalarından asırlarca evveli suyun boşa sarfı üzerinde ki konumlar bilhassa İslâm dininde yer almakta idi.
“Irmak kenarında bile olsa, abdest alırken suyu israf etmeyin” (Hadis-i Şerif)
Hadis oluşum olayı şöyle;
Peygamberimiz (SAV) Ashab'dan Sa'd'ı abdest alırken gördü ve:
- Bu israf nedir, ya Sa'd? dedi. Sa'd:
- Abdestte de israf olur mu? deyince, Peygamberimiz (SAV)
- Evet, bir akarsuyun kenarında olsan bile israf olur, buyurdu. (İbn Mace, Tahare, 48)
Ya bizler ne yaparız? Evdeki musluk veya şadırvanda bırakın el yıkama diş fırçalamayı.
Abdest alırken bile işlem sonuna kadar muslukları bolca açar, iş tamamlanıncaya hatta çorap giyimleri sona erinceye kadar suyu fışkırtarak sarf ederiz.
Suyun azizlik manasına ise İmam-ı Gazali’nin Esma-ül Hüsna adlı eserinde;
“O, öyle bir kıymetli isimdir ki, emsali az bulunur. Ona çok ihtiyaç duyulur. Ona ulaşmak güç olur. Bu üç manâyı üzerinde bulundurmayan kişiye Aziz ismi verilemez”
Ya hanımefendilerin bulaşık lavabolarında işlem olsun olmasın açık duran musluklardan akan, beylerin otoları yıkarken, bahçe sahibi ve çiftçilerin sulama işleminde kanaldan akarcasına sulama sarfı yapmaları!..
İleriyi düşünen mi var gün bu gündür düşüncesinde devam.
***
Bizim çocukluğumuz hatta gençliğimizde. İstanbul, Ankara ve İzmir’de ki evlerde su tesisatı belki bulunuyordu ama.
Anadolu şehirlerinde sadece akmaya daha çok geceleri müsait olan sokak çeşmelerinden içme suyu ve her evde olabilen tulumbalarla yer altı suyundan istifade ederek kullanma ve sulama suyu ile istifade edilebilinirdi.
Çok zaman çeşme başlarında kadınlar arasında sıra kavgası yanında sohbet kavgası bile eksik olmazdı.
***
İşte son zamanların ileri teknolojisi ve su kaynaklarından evlerin lavabolarına kadar gelen suyun sarfındaki işlem…
Yüce Yaradan bazı yerlerde sel halinde verirken Anadolu ovasında ki Yağmur bereketi eksikliği ile kuraklılık. Çare düşünme durumuna getiriverdi.
Bu düşüncelerle teşkilatlar, birimler kurularak sarf önleme yanında, sarf edilen kirli suyu bile içme suyuna dönüştürme çabaları başlamış oldu.
Oldu ama sadece sulama işlemlerinde ilerleme varken evlerde riayet edildiğini görenimiz var mı? Bilmem.
Sempozyum toplantısı sırasında olanı affınıza sığınarak noktalamak isterim. WC’ye gittiğimde daha evvel gelen (ki toplantıda bulunan olduğu muhakkak) kişi krizet musluğunu sonuna kadar açık bırakmış. Tabii görenin kapatmasına kadar(!) akmaya devam.
İşte bir tarafta Su üzerinde söylenen yeni teknoloji yapılım ve tez anlatımlarını dinleyerek bilgimizi artırmak için sempozyuma geleceğiz ama!
Salonda oturarak dinleme hatta takip etme yerine. Salon antresini doldururken çay içip sohbet edeceğiz. Yemekten sonrada kaybolup gideceğiz.
Maalesef ilgili yerlerin müdür vb. den tutunuz konu ile ilgili mühendislerimizi bile bu yönde görmekten bendeniz yeis duymadan edemedim..
İşte bizlerin suya ve bu husustaki ilmin ilerlemesinde ki oluşum yapıtlarını ve yapmamız gerekenleri öğrenme yerine…
Bir elimizde sigara diğerinde çay fincanı sosyete havasında sohbet edip yemeği kaçırmadan iştirakler! Bumu sempozyum takibi acaba?
O zaman “sen konuş ben keyfime bakarım” diyebilmekten ileri gidebiliyor fayda temin edebiliniyor mu dersiniz?
***
Sempozyumda hakikaten çok ileri bilgi teknoloji yapılırları ve yapılması lazım gelenler anlatıldı.
Çok geniş kapsamda olan ulusal değil(!) yerel medyada yayınlanan bu beynelmilel ve çok faydalı iletimleri köşemde sunabilmem için yer kalmadı.
Anlatım arasındaki hayretime giden işlemler bulunmakta…
İlki, Adsorption Projesi hakkında dinleyicilere bilgi veren Sayın Türkan Altun’un
“Atık suların temizlenmesi ve kullanılabilmesi için birçok yöntem denenmekte. Ceviz ve badem kabukların kullanıldığı”nı ifade etmesiyle...
Belirtilen kabukları yakma veya çöpe atarak ortadan kaldırmamızın ne kadar yanlış olduğunu düşündürmesi.
Bir diğeri, elit ve malum zümrelerin başörtülülere hakaret kokan “Bilgisizler, sıkma başlar vb.” gibi sözlerle kendilerini insan(!) onları değil sayan ama ilimle ilgili bir ilerlemeleri bulunmayan,
Laik saptırmacılar. Kimseye faydası olamayan bu işlemle uğraş içinde iken
Sempozyumda ileri teknoloji buluşum ve yapılışımlar üzerinde Tez’ini uzun müddet sunan başörtülü ilim kadını hanımefendinin konuşmalarını iftiharla dinlemiş olmam.
Hele Konya Altınekin İlçe Belediyesi beraberliğinde tatbik edilen, bol akıtma veya yağmurlama usulü su sarfını azaltan “Damla sulama” işlemindeki başarı takdire değer.
Yalnız sempozyum neticesi verilen tebliğde de belirtildiği gibi. Tez’ler hep yapmaktayız değil. “Yapılmalı…” ile sona ermekte ve bunlar kitap halinde sunulmak istenmekte.
Düşündürücü işlem! Kimler yapacak? İlgilenen olmazsa, bu değerli Tez’ler kitap raflarında mı kalmaya mahkûm olacak?
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…