Çocuklarla…
Sevgili kardeşlerim,
Siz çocuklar ter temiz insanlarsınız. İçiniz neyse dışınız da odur.
Ama yıllar geçip de sizler büyüdükçe, çevrenizde ki insanlar sizi kendi yanlışlarını alkışlamanızı isteyecek ve sizi de kendileri gibi yapmaya çalışacaklardır.
İşte size bir anne… Hem de öz kızını yanlış iş yapmaya çağırıyor.
Ama kız akıllı ve imanlı. Yani Allah’a inanıyor ve O’nun, her yerde ve her zaman kendisini gördüğünü biliyor.
Şimdi aşağıda ki gerçek hikâyeyi birlikte okuyalım.
Ömer bin Abdülaziz hazretleri (r.a) takva sahibi bir zattı. Adaleti de öyleydi. Halk içinde II. Ömer diye meşhur oldu. Zaten kendisi Hazreti Ömer’in torunuydu.
Halife (torun) Ömer bir gece vakti tebdil-i kıyafet (elbisesini değiştirerek) şehri geziyordu. Önünden geçtiği evlerin birinden içeriden sokağa taşan bir takım sesler işitti.
Durup gelen seslere kulak verdi.
O evin hanım kadın, kızına sesleniyor ve ona diyordu ki…
“Kalk kızım, süte biraz su kat”
HALİFE GÖRMEZSE ALLAH GÖRÜR
Kız ise o içinde ki ter temiz duygularla annesine itiraz ediyor (karşı geliyor) ve
“Anneciğim… Ne olur helal kazancımıza haram karıştırmayalım” diyordu.
Annesi ona üsteliyor, “Ben ne diyorsam onu yap” diyordu.
Kız bunun üzerine; “Ama anne, daha dün; Sütlere sakın su karıştırmayın, dememiş miydi halife… (Devlet başkanı)” diyordu.
Annesi isteğinden vazgeçmiyor ve;
“Dediyse dedi. Sen beni dinle. Hem bu gece vakti halife bizi nereden görecek”
Deyince anası, kızı ona;
“Halife görmeyebilir ama…” dedi ve durdu.
Anası üsteledi ve “Âmâsı ne kız?” deyince;
Kızı cevabını yapıştırdı;
“Evet, belki Halife görmüyor ama Allah bizi görüyor ve yaptıklarımızı biliyor ya anne” dedi.
Hazreti Ömer de tesadüfen (tevafuken) evin dışında duruyor ve bu konuşmaları dinliyordu. Oradan ayrıldı ve doğruca evine gitti. Oğlunu yatağından kaldırdı. Ona;
KIZ GELİN OLUYOR
“Oğlum takva ehli Saliha bir kız buldum. Onu sana alayım” dedi ve durumu olduğu gibi oğluna anlattı. Oğlu ise babasına;
“Babacığım. Senin bana uygun gördüğün kız benim de kabulümdür. Ben sana karşı gelmem” dedi.
Ve ertesi sabah aynı eve gidip kapıyı çaldılar.
Kadın karşısında Halife’yi görünce şaşırdı, korktu ve beti benzi attı.
Ama korktuğunu belli etmeden;
“Buyurun efendim” dedi, Halifeye.
Hazreti Ömer; “Ey hatun” dedi.
“Allah’ın emriyle senin kızını oğluma istemeye geldim” dedi. Kadın;
“Aman Efendim siz bir halifesiniz, biz ise basit insanlarız.” Hazreti Ömer;
“Ey kadın… Bunun hiç önemi yok. Ama ben, senin kızının çok güzel bir ahlak sahibi olduğunu biliyorum. Bu da bize yeter” dedi.
Ve o kız sonunda Halife Hazreti Ömer’in gelini oldu.
Bu evlilikten Ömer bin Abdülaziz (r.a) gibi bir büyük âlim zat doğdu.
EN KIYMETLİ HAZİNE GÜZEL AHLAKTIR
Sevgili çocuklar,
Siz, siz olun, güzel ahlaktan ayrılmayın.
Her gören size imrensin. “Bu çocuk ne kadar güzel ahlaklıymış” desin.
Zenginlik, güzellik, gençlik bir gün bitebilir ama “Güzel ahlak” bir ömür sizin değerinizi yükseltir, sizi de kıymetli insanlardan biri yapar.
Bu konuda Peygamberimiz; “Ben güzel ahlakı kemale erdirmek (ahlakı yüceltmek) için gönderildim” buyurduğunu unutmayalım.