Suriye kan ağlıyor! Beşşar Esad yönetimi gaddarca halkına saldırıyor, çoluk- çocuk, kadın erkek önüne kim çıkıyorsa katlediyor. Yıkılıncaya kadar bu böyle devam edecektir. Totaliter ve baskıcı rejimler böyledir. Ayakta kalabilmek için her türlü hukuk dışı davranışlardan kaçınmazlar ve ellerinden ne geliyorsa arkalarına bırakmazlar.
Suriye bugün kan ağlamıyor, Baas rejimi kurulduğu günden beri ağlıyor. Beşşşar Esad’ın babası Hafız Esad, 2 Şubat 1982 tarihinde Müslüman Kardeşler Örgütü’nün Hama şehrinde başlattığı ayaklanmayı bastırmak için giriştiği saldırıda binlerce Müslüman’ı katletmiştir. Uluslararası Af Örgütü’ne göre ölenlerin sayısı 10.000 ile 25.000 arasındadır. Basının ifade ettiğine göre yaklaşık 35.000 kişi olduğu söylenmektedir.
Baas yönetimi, ülkedeki ayaklanmayı bastırabilmek için halka tank, top ve ağır makineli silahlarla saldırmaktadır. Suriye İnsan Hakları Örgütü’ne göre şu ana kadar ölenlerin sayısı 4.420 Suriye’deki aktivistlere göre tahmini ölü sayısı on binin üzerindedir.
Arap Baharı Tunus’ta başladı ve Ortadoğu’yu sardı. Mısır ve Libya’da yönetim değişti. Yemen ve Suriye yönetimleri halen direnmektedir ve bu ülkelerde bu yüzden oluk oluk kan akmaktadır.
Ortadoğu halkları insanca yaşamak istiyor, bunun için iş, aş ve hürriyet istiyor. Beşeri ideolojiler buna engeldir; problem buradan kaynaklanmaktadır. Suriye’deki Baas rejiminin direnmesinin sebebi budur. Totaliter ve baskıcı rejimlerde ve beşeri ideolojilerde güç bir avuç azınlıktadır. Bu azınlık, hem siyaseti kontrol eder ve hem de ülkenin gelir kaynaklarını kontrol eder. Halklar bu sebepten dolayı aç kalmakta ve kendini ifade edememektedir. Ülke siyasetini ve ülkenin gelir kaynaklarını yalnız krallıklar kontrol altında tutmaz. Beşeri ideolojilerin tümü böyledir. Kapitalizm ve sosyalizm de böyledir Laik ve ulusal yönetimler de böyledir.
Kapitalizmde gelirin % 95’i nüfusun % 5’ine aittir, Bu % 5’lik azınlık hem ülke siyasetini ve hem de ülkenin gelir kaynaklarını elinde tutmaktadır. Ülkedeki enflasyonun, devalüasyonun sebebi nüfusun % 5’inin ülkenin gelir kaynaklarının % 95’ini elinde tutabilmek içindir. Dünya kapitalizmi de aynı yolu izleyerek dünya gelirinin % 95’ini elinde tutmaktadır. Zaman zaman dünyada ekonomik krizlerin çıkmasının sebebi budur.
Ortadoğu duruluyor; su aka aka durulur derler ya. Arap Baharı da bir gün durulacaktır. Zalimler kanla geldiler kanla gideceklerdir; Kaddafi gitti Beşşar Esad da gidecektir. Giderken çok kan dökmesine müsaade edilmemeli, dünya kamuoyu bu konuda harekete geçmeli ve Esad yönetimine haddini bildirmeli. Türkiye bu konuda üzerine düşen görevi yapmaktadır. Komşuda yangın varken seyirci kalınamaz, mutlaka ona yardım edilmelidir. Bir gün gelir aynı duruma diğer komşu da düşebilir. Bunun için Türkiye’nin müdahil olmasını, Yeni Osmancılıkla, Batı’ya uşaklık yapmakla ve ABD’nin çıkarlarını korumakla değerlendirmek doğru değildir.
Başta Suriye olmak üzere İslam âleminin içine düştüğü felaketin sebebi, İslam’ı bırakıp cahiliye yönetimini seçmesidir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Yoksa onlar (İslam öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah’tan daha güzel kim vardır.” Maide: 50
Suriye bugün kan ağlamıyor, Baas rejimi kurulduğu günden beri ağlıyor. Beşşşar Esad’ın babası Hafız Esad, 2 Şubat 1982 tarihinde Müslüman Kardeşler Örgütü’nün Hama şehrinde başlattığı ayaklanmayı bastırmak için giriştiği saldırıda binlerce Müslüman’ı katletmiştir. Uluslararası Af Örgütü’ne göre ölenlerin sayısı 10.000 ile 25.000 arasındadır. Basının ifade ettiğine göre yaklaşık 35.000 kişi olduğu söylenmektedir.
Baas yönetimi, ülkedeki ayaklanmayı bastırabilmek için halka tank, top ve ağır makineli silahlarla saldırmaktadır. Suriye İnsan Hakları Örgütü’ne göre şu ana kadar ölenlerin sayısı 4.420 Suriye’deki aktivistlere göre tahmini ölü sayısı on binin üzerindedir.
Arap Baharı Tunus’ta başladı ve Ortadoğu’yu sardı. Mısır ve Libya’da yönetim değişti. Yemen ve Suriye yönetimleri halen direnmektedir ve bu ülkelerde bu yüzden oluk oluk kan akmaktadır.
Ortadoğu halkları insanca yaşamak istiyor, bunun için iş, aş ve hürriyet istiyor. Beşeri ideolojiler buna engeldir; problem buradan kaynaklanmaktadır. Suriye’deki Baas rejiminin direnmesinin sebebi budur. Totaliter ve baskıcı rejimlerde ve beşeri ideolojilerde güç bir avuç azınlıktadır. Bu azınlık, hem siyaseti kontrol eder ve hem de ülkenin gelir kaynaklarını kontrol eder. Halklar bu sebepten dolayı aç kalmakta ve kendini ifade edememektedir. Ülke siyasetini ve ülkenin gelir kaynaklarını yalnız krallıklar kontrol altında tutmaz. Beşeri ideolojilerin tümü böyledir. Kapitalizm ve sosyalizm de böyledir Laik ve ulusal yönetimler de böyledir.
Kapitalizmde gelirin % 95’i nüfusun % 5’ine aittir, Bu % 5’lik azınlık hem ülke siyasetini ve hem de ülkenin gelir kaynaklarını elinde tutmaktadır. Ülkedeki enflasyonun, devalüasyonun sebebi nüfusun % 5’inin ülkenin gelir kaynaklarının % 95’ini elinde tutabilmek içindir. Dünya kapitalizmi de aynı yolu izleyerek dünya gelirinin % 95’ini elinde tutmaktadır. Zaman zaman dünyada ekonomik krizlerin çıkmasının sebebi budur.
Ortadoğu duruluyor; su aka aka durulur derler ya. Arap Baharı da bir gün durulacaktır. Zalimler kanla geldiler kanla gideceklerdir; Kaddafi gitti Beşşar Esad da gidecektir. Giderken çok kan dökmesine müsaade edilmemeli, dünya kamuoyu bu konuda harekete geçmeli ve Esad yönetimine haddini bildirmeli. Türkiye bu konuda üzerine düşen görevi yapmaktadır. Komşuda yangın varken seyirci kalınamaz, mutlaka ona yardım edilmelidir. Bir gün gelir aynı duruma diğer komşu da düşebilir. Bunun için Türkiye’nin müdahil olmasını, Yeni Osmancılıkla, Batı’ya uşaklık yapmakla ve ABD’nin çıkarlarını korumakla değerlendirmek doğru değildir.
Başta Suriye olmak üzere İslam âleminin içine düştüğü felaketin sebebi, İslam’ı bırakıp cahiliye yönetimini seçmesidir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Yoksa onlar (İslam öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah’tan daha güzel kim vardır.” Maide: 50