Sultan Veled Esintileri

Hüzeyme Yeşim Koçak
Sayın Cemâlnur Sargut öncülüğünde Türk Kadınları Kültür Derneği (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi ve Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen "Sultan Veled Uluslararası Sempozyumu"nun ikinci ayağı, 15-16 Aralık tarihinde, Mevlânâ Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
 Yapılan bazı eleştirilere saygı duyarak; Konya’nın kültürel ve manevî havasına katkıda bulunduğunu düşündüğümüz, gönül adamlarını gündeme getirerek tanıtımına ve yüksek seviyede düşünce üretilmesine yol açacak, ortamı hareketlendirip bereketlendirecek bu tür faaliyetlerin arttırılmasını temenni ediyoruz. Ferdî anlamda da, kalbin tazelenmesi yeşermesi için fırsatlardır bunlar diyoruz, herhalde değerlendirmek gerek.
Sultan Veled Hazretleri’nden inciler devşirmek, ruhanî bir iklimden serpintilerle serinlemek ne güzel olurdu. Bu niyetle üç eserinden bazı alıntılar yapmak istiyorum. Önce Mâarif’ten:
“Senin bu dünyanın güzellerinden, sevgililerinden ve dostlarından nasibin, uykuda gördüğün ve tatlı rüyalardan aldığından daha fazla değildir. Eğer bir rüyada bir şey yesen, hakikaten onu yememişsindir, bir şey giysen, giymemişsindir. Eğer merkepler yükü altınlar ele geçirsen yine müflissin. Rüyada sevinç ve keder, padişahlık ve bekçilik birdir. Bir mal eline geçerse sevinirsin ve bir kimseyle kavga edersen, uyandığın zaman başına gelen bu iki hali gözünün önüne getirir de: ‘Ben ne ahmak adammışım! Ben ne yaptım da bu aslı olmayan şeylerle kendimi aldattım?’ diye sen de başına gelen bu iki hale gülersin. Bu dünya ile meşgul olan bir kimse, hava ‘bad’ ve dünyadan fariğ olan ise bade içer. Çünkü ‘Tanrı kime yol gösterirse o, kimse yol bulur.’ (Kur’an, Sûre: 7, Âyet: 177) buyrulmuştur. Dünyayı rüyaya, uykuya benzetirler. Yalnız aradaki fark şudur: Uyku hissidir. Dünyada uyanıklık ve dünya işleri ise gaflet uykusudur. Bu gaflet uykusu, bizim o gece uykusundan daha ağırdır. Çünkü bu hissî uykudan insan bir sesle, bir hareket ve korku ve bir darbe ile uyanır. Fakat bu gaflet uykusundan asırlardan beri, peygamberler birbiri peşinden geliyorlar, bu kadar vaadler ve vaidler de bulunurlar, Velilerin boğazları bağırmaktan ağrıyor ve daima: ‘Ey gafiller! Siz bu ormanda, bu yırtıcı kurtlar arasında niçin hiç korkmadan uyuyorsunuz? Uyanınız! Bu kanlı ormandan, bu gaddar dünyadan kalkıp gidiniz. Dar-ül karar olan dünyaya koşunuz’ diye bağırdıkları halde, hiç kimse bu ağır uykudan uyanmıyor.” ( Sultan Veled, Mâarif, Çev: Meliha Ülker Tarıkâhya, Ataç Yayınevi, İstanbul: 2009,s. 234-235)
İbtidâ-Nâme’den:
“Hak yoluna gidenlerin kılavuzu sözdür; gökyüzüne Hak merdiveni sözdür.
Sözü gıda edinen kişi, denizin üstünde gemisiz yürür.
Îsâ gibi göğe ağar; bedensiz olarak can cihanına varır.
Mutlak ruh kesilir de bedenden kurtulur; güneş gibi iki cihanı da aydınlatır.
Dünyaya Tanrı’dan gelen şey, sözdür; söz, Ledün bilgisinden gelmiştir.
Dünyada söze benzer bir mucize yoktur; sözden başka bir şeye sığınma sakın.
Gerçek mucize değil mi Kur’an; dertlerle dolu gönüle derman değil mi Kur’an?
Bütün Kur’an baştan başa sözdür; onda kuru-yaş, ne varsa sözdür.
Dikkat edersen, bütün varlık sözdür, iyice bakarsan görürsün ki yukarı-aşağı, hepsi sözdür.
Şu yeryüzü, gök, güneş, sözdür; dağ, ova, deniz, kara, sözdür.
Âlemde sözden başka bir şey yoktur; anlayış, ayırt ediş varsa sende, anla ki her şey; sözdür.” (Sırrın Sırrı Sultan Veled, Türk Kadınları Kültür Derneği İstanbul Şubesi Yayını, İstanbul: 2011, s. 23-24)
İntihâ-Nâme-İ Sultan Veled’ den:
“ İmdi mü’min de işini Allah için yapar, kendi arzularından feragat eder,
Bütün işlerinde Hakk’ın rızasını talep eylerse, o, dikensiz gülzâra karışır.
Hak için gam çekerse, diğer bütün gamlar Hakk’ın emriyle ondan uzaklaşır.
Yalnız Hak gamı (dîn kaygısı) çekenlerin bütün kederlerini Cenâb-ı Hak izâle eder.
Değil mi ki bütün gamlarını bire hasreden kimselerin diğer gamlarını Cenâb-ı Hak her zaman
Meserrete tebdîl eder. Dünyanın bütün kederlerinden kurtulur.
Cenâb-ı Peygamber buyurdular ki: Gamlarını bire indiren, Allah’tan muradına nâil olur.
Peygamberin sözüdür, iyi dinle! Dünyayı terk ederek din tarafına yollansa,
Sen tâlib oldukça Hak yardımcın olur. Gâlibin maiyetinde iken niçin mağlup olacaksın?!
Onun fazîlet eteğini tut, rahat otur, şunun bunun eza ve cefasından kurtul!” (Hülya Küçük, Küpten Sızan Sırlar, İntihâ-Nâme-i Sultan Veled, Ataç Yayınevi, İstanbul:2010, s. 240)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.