'İçişleri Bakanlığı’nda Sülale Boyu Fişleme' başlıklı haberle fişlendiğini ve yeğeni B.K.’nın bu fişleme sebebiyle 2014 Ekim'de yapılan polislik sınavından elendiğini öğrenen Eğitim-Sen Kurucu Genel Başkanı ve Özgürlük ve Dayanışma Partisi eski Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. 'İçişleri Bakanlığı’nda Sülale Boyu Fişleme' başlıklı haber Zaman gazetesinde 11 Kasım'da yayınlanmıştı.
Yıldırım Kaya, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı, Emniyet Genel Müdürü, Polis Akademisi Başkanı, sınav komisyonu üyeleri ve yapılacak soruşturma kapsamında öğrenilecek sair kişiler hakkında nefret ve ayrımcılık, özel hayatın gizliliğini ihlal, sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, siyasi hakların kullanılmasını engelleme, görevi kötüye kullanma ve görevi ihmal gerekçesi ile suç duyurusunda bulundu.
Medeni ülkelerde büyük krizlere sebep olan bu türden gelişmelerin, Türkiye’de olağan hale geldiğini belirtilen suç duyurusunda, "Müvekkilin fişlenmesi başlı başına büyük bir skandalken, müvekkile akraba olduğu gerekçesiyle, bir gencin geleceğinin karartılması da tam bir rezalettir. Hukuk devleti iddiası olan bir ülkede bu türden bir skandalın üzerine gidilmesi gerektiği ve tüm sorumluların hesap vermesi gerektiği tartışmasızdır." denildi.
'BU TÜRDEN FİŞLEMELERİN VATANDAŞIN HUKUKİ GÜVENLİĞİNİ ORTADAN KALDIRDIĞI VE BU HAKLARIN KULLANIMINA ENGEL OLACAĞI TARTIŞMASIZDIR'
Söz konusu fişlemelerde vatandaşların suç ve cezaların şahsiliği ilkesi gözetilmeksizin sınıflandırıldığı böylece nefret ve ayrımcılık suçunun işlendiğinin vurgulandığı suç duyurusunda, "Özel hayatın gizliliği ilkesinin yerle bir edilerek, insanların otel kayıtlarının tutulduğu görülmektedir. Yine aynı fişlerde sendikal hakların, siyasi hakların, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanımının da kayıt altına alındığı ve bu kayıtların da daha sonra vatandaşların aleyhine bir şekilde kullanıldığı görülmektedir. Sayılan bu hak ve hürriyetlerin tamamı Türk Ceza Kanunu ile güvenceye alınmış temel hakladır. Bu türden fişlemelerin vatandaşın hukuki güvenliğini ortadan kaldırdığını ve bu hakların kullanımına engel olacağı tartışmasızdır. Bu hak ve özgürlükler Anayasamız ve tarafı olduğumuz Uluslararası sözleşmelerle de güvenceye alınmış temel insan haklarıdır." ifadeleri kullanıldı.
'BİNLERCE İNSANIN BU KADAR AYRINTILI ÖZEL HAYAT KAYITLARININ BAŞKA BİR YERDE BULUNMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR'
Vatandaşların fişlenmesi yolu ile işlenen suçların yanı sıra bu fişlemeleri esas alarak işlem yapanların ayrıca görevi kötüye kullanma ve görevi ihmal suçlarını da işlediklerinin vurgulandığı suç duyurusunda şu ifadelere yer verildi: "Ekte sunulan belgeden de görüleceği gibi bazı şahısların da referans adıyla sınava katılanlar adaylardan bir kısmına ayrıcalık tanınmasını istediği görülmektedir. Söz konusu fişlemelerdeki ayrıntılar bu fişlemelerin doğruluğunun en önemli göstergesidir. Zira sınava giren binlerce insanın bu kadar ayrıntılı özel hayat kayıtlarının başka bir yerde bulunması mümkün değildir. Dolayısıyla sanıklar bu fişlemeleri inkâr etse dahi mızrak çuvala sığmayacaktır. Bu fişlemenin İçişleri Bakanının, Emniyet Genel Müdürünün, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanının, Polis Akademisi Başkanının ve yetkili sınav komisyonunun bilgisi dâhilinde yapıldığı açıktır. Dolayısıyla sanıkların bu suçları iştirak halinde işledikleri de sabittir. Söz konusu birimlere baskın yapılarak, bilgisayar kayıtlarının ivedilikle incelenmesi ve sair delilerin karartılmasının önüne geçilmesi de büyük önem arz etmektedir." CİHAN