Kötü düşüncenin kalbe yerleştiğinin alameti, kalbin önceki halinin değişmesidir. Kalbin hali değiştikten sonra o kişiden nefret etmeye başlar, sıkılır, onun durumuyla ilgilenmez, onunla beraber olmaktan kaçar. Karşılaştığında ikram etmez, üzüntüsüne ortak olmaz. Bunlar kalpte karşı tarafa ait kötü düşüncenin oluştuğunu gösterir. Allah Resûlü (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Müminde üç şey bulunabilir. Haset , uğursuz saymak ve kötü düşüncedir. Bunlardan kurtulma yolları vardır. Hasetten kurtulmanın çaresi tevbe ve istiğfardır. Uğursuz saymadan kurtulmanın çaresi geçip gitmek yani üzerinde durmamaktır. Birisi hakkında kötü düşünceden kurtulmanın yolu onu araştırmamaktır.” (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, nr.3227)
Şeytan bazen insanın kalbine, en küçük bir hile ile kötü düşünceleri yerleştirir ve ona şu şekilde vesvese verir: “Senin falan hakkındaki düşüncen doğrudur. Sen bu sonuca tahminle değil, keskin zekâ, güzel anlayış ve aklınla ulaştın. Mü’min Allah’ın (c.c) nuruyla bakar. O kimse senin düşündüğün gibidir.”
Bu kişi meseleye nurla değil, şeytanın aldatmasıyla bakmıştır.
Adaletli bir kimse sana birinin kötü durumunu haber verdiğinde, onu tasdik etsen mazur sayılırsın. Çünkü sen haber vereni yalanlasan bu sefer ona karşı suç işlemiş olup, hakkında kötü düşünmüş olursun. Bu da ona karşı suizandır. Bu durumda biri hakkında hüsnüzan beslerken, diğeri hakkında suizanda bulunmak doğru değildir. Fakat yine de, haber verenle karşı taraf arasında bir düşmanlık, haset ve inatlaşma olup olmadığı araştırılmalıdır. Yoksa suçlama altında kalabilirsin. Aynı şekilde babanın evladının lehine yaptığı şahitlik ve düşmanın şahitliği, töhmet endişesiyle reddedilmiştir.
Böyle bir durumda haber veren eğer adaletli biriyse onu ne yalanla, ne de tasdik et. Kendi kendine “Bu durum benim tarafımdan zaten bilinmiyordu, Allah’ın (c.c) örttüğü halde gizliydi. Olduğu gibi kalsın.” deyip geçmeliyiz.
Bazıları da görünüşte adildir. Bahsedilen kişiyle arasında hasetleşme yoktur, ancak o adil görünümlü kişinin insanlara sataşmak, onların kötülüğünü anlatmak gibi bir alışkanlığı vardır. Bu adam, hakikatte adil değildir. Gıybet eden kimse büyük günah işlediği için fasıktır. Gıybet onun alışkanlık haline getirdiği huyu olmuşsa, onun şahitliği reddedilir. Ne yazık ki bugün gıybet, insanlar arasında çok yapıldığı için çoğu kişi buna hassasiyet göstermez ve yapılan gıybetten dolayı bir üzüntü duymaz.
Kalbine bir müslümana karşı kötü düşünceler geldiğinde hemen onunla ilgilen ve ona hayır dua et. Bu davranışın şeytanı öfkelendirir ve kötü düşünceyi senden defeder. Duayla meşgul olduğun ve onunla ilgilendiğin için kötü şeyleri aklına getirmez.
Hakkıyla adil olanlardan olabilmek ümidiyle…