'Su Basması Madenciliğin Tabiatında Olan Öngörülebilir Bir Olay'

Bülent Ecevit Üniversitesi(BEÜ) Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümünde Öğretim Üyeliği yapan Doç. Dr. Erdoğan Kaymakçı, Ermenek'teki kazanın madenciliğin tabiatında olan öngörülebilir olaylardan birisi olduğunu söyledi....

Bülent Ecevit Üniversitesi(BEÜ) Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümünde Öğretim Üyeliği yapan Doç. Dr. Erdoğan Kaymakçı, Ermenek'teki kazanın madenciliğin tabiatında olan öngörülebilir olaylardan birisi olduğunu söyledi. Kaymakçı, "Dolayısıyla eski imarat içinde su birikimi olduğunu öngöreceksiniz. Yeraltı sularla ilgili hidrojeoloji adında bilim dalı var. Yeraltında ne tür su birikimi olduğuna dair bilgi birikimine sahip olunması gerekir. Yeraltı su seviyesi derken oradan bir nehir geçebilir ya da yağmur, kar suları birikintisi dediğimiz yeraltı kaynak suları, daha önce kömürü kazıp bıraktığınız boşlukta dolar. O boşlukların suyla dolabileceğini bilmeniz lazım. Tulumbalarla su tahliye edilir. Daha önce kömür kazıp bıraktığınız galeride biriken su vardır. O tabakanın altında çalışırken üst tabakayı inceltirseniz suyu taşıyamayabilir. Birden bire aşağıya boşalır. Bunlara her an dikkat edilmelidir." dedi. Kaymakçı, su basması sonucunda bu kadar kişinin mahsur kaldığı bir durumun daha önce pek yaşanmış bir olay olmadığına dikkat çekerek, "Son birkaç yılda toplu ölümlü iş kazalarında artış var. Bunun sebebi tehlikeli iş kollarında iş güvenliğine yönelik yaptırımların bulunmaması ve sadece kâr odaklı taşeron çalışma sistemidir." değerlendirmesinde bulundu.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği(TMMOB) Zonguldak Maden Mühendisleri Odası'nda konuşan Doç. Dr. Erdoğan Kaymakçı, maden işletmelerinin yer altı koşullarındaki su kaynaklarına karşı sürekli teyakkuzda bulunmasını göz ardı etmemesi gerektiğini söyledi. Kaymakçı, su basması ya da patlamasını; yeraltı faaliyeti yapılırken, daha önce boş bırakılan üst kotlarda biriken suların, tabakanın incelmesiyle suyu taşıyamaması sonucu gelişen vakalar olarak adlandırdı.

Türkiye'de su basması sonucu bu derece büyük bir iş kazasına daha önce rastlamadığını kaydeden Kaymakçı, yeraltı çalışmalarında derinlere indikçe suyla mücadele etmek gerektiğinin bir an olsun akıldan çıkarılmaması gerektiğini ifade etti.

Bülent Ecevit Üniversitesi(BEÜ) Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümünde Öğretim Üyeliği yapan Doç. Dr. Erdoğan Kaymakçı, "Yeraltı faaliyetleri sırasında, üst galerilere dolan su, tulumbalarla yeryüzüne tahliye edilir. Dolayısıyla yukarıdan aşağıya doğru çalışma söz konusu olduğu için daha önceden çalışılan boşlukların altında çalışmak durumunda kalırsınız. Daha önce açılan boşluklara su dolar. Siz de su dolu olan yerin altındaki galerilerde çalışırken, su dolu olan ve topuk olarak nitelendirdiğimiz yeri yenilecek şekilde çalışırsanız birden bire su patlaması şeklinde çalıştığınız yere dolar. Bugün yaşadığımız Ermenek'teki kazaya benzer bir durumla karşı karşıya kalırsınız. Bu madencilikte yaşanılan olaylardan birisidir. Biz üniversitede öğrencilerimize suyla mücadele konusunda bilgiler aktarıyoruz. Su basması sonucunda bu kadar kişinin mahsur kaldığı bir durum daha önce pek yaşanmış değil. Ama madenciliğin tabiatında var. Siz bu suyun biriktiği yerleri, bilhassa eski imarat denilen yerlerin altında çalışırken bu tehlikeyi bilmek ve suyu tahliye etmek zorundasınız." şeklinde konuştu.

'ÖNGÖRÜLEBİLİR BİR OLAY'

Yer altında faaliyet gösteren maden ocaklarında, aynı zamanda yer altı su kaynaklarıyla da mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizen Kaymakçı, "Daha önceki dönemlerde çalışılan kısımlardan üst kotlarda oluşan boşlukların suyla dolması, suyu taşıyan tabakanın incelmesi ve o bölgeye yakın noktada üretim yapılmasıyla su patlaması yaşanabilir. Üretim sonucunda açılan boşlukların suyla dolması ve bu suların kendisini taşıyamayacak bir hale geldiği zaman aşağıya doğru patlaması ya da boşalması olayıdır. Madencilikte su baskınlarıyla ilgili işçilere her türlü eğitim veriliyor. Ocakta çalışan teknik personeline de bu eğitimler veriliyor. Zonguldak maden havzasında eskiden üretim yapılıp boş bırakılmış noktalara yakın yerlerde faaliyet yürüten işletmelerce bu duruma özellikle dikkat edilir." açıklamasında bulundu.

Kaymakçı, 'Bu durum öngörülebilir miydi?' sorusuna, "Evet öngörülebilir bir durumdur. Orada eski imaratın altında çalıştığınızı bileceksiniz, dolayısıyla eski imarat içinde su birikimi olduğunu öngöreceksiniz. Yeraltı sularla ilgili hidrojeoloji adında bilim dalı var. Yeraltında ne tür su birikimi olduğuna dair bilgi birikimine sahip olunması gerekir." şeklinde cevap verdi.

SU BASMASI HANGİ DURUMLARDA YAŞANABİLİR?

Kaymakçı, su basması tehlikesine karşı tulumba sistemiyle suların sürekli tahliye edilmesi gerektiğini ifade ederek, şu bilgiyi verdi: "Yeraltı su seviyesi derken oradan bir nehir geçebilir ya da yağmur, kar suları birikintisi dediğimiz yeraltı kaynak suları, daha önce kömürü kazıp bıraktığınız boşlukta dolar. O boşlukların suyla dolabileceğini bilmeniz lazım. Çok katlı kömür üretimi yapılan Türkiye Taşkömürü Kurumu(TTK)'nda üst katlarda boş bırakılan yerlere dolan suları boşaltmak için kurulan tulumba sistemi vardır. O tulumbalarla su tahliye edilir. Daha önce kömür kazıp bıraktığınız galeride biriken su vardır. O tabakanın altında çalışırken üst tabakayı inceltirseniz suyu taşıyamayabilir. Birden bire aşağıya boşalır. Bunlara her an dikkat edilmelidir."

TÜRKİYE'DE TOPLU ÖLÜMLÜ İŞ KAZALARINDAKİ ARTIŞIN SEBEBİ

Son birkaç yıldan bu yana toplu ölümlü iş kazalarının artışına dikkat çeken Kaymakçı, bunu tehlikeli iş kollarında iş güvenliğine yönelik yaptırımların bulunmamasına ve sadece kâr odaklı taşeron çalışma sistemine bağladı.

5 ay evvel 13 Mayıs'ta Soma'da 301 madenciyi, ardından İstanbul'da 10 inşaat işçisini kaybettiklerini hatırlatan nKaymakçı, şunları söyledi: "Her gün birer ikişer ölenleri sayamıyoruz bile. Bizim ülkemizde hayata geçirilen taşeron marifetiyle çalışma düzeni bu kazalara bir anlamda davetiye çıkarıyor. Biz Maden Mühendisleri Odası olarak ‘bu çalışma düzeninin değiştirilmesi gerektiğini, mevcut sistemin işçi sağlığı iş güvenliğini ikinci planda bırakıp sadece amacın kâra yönelik olduğunu’ yıllarca söyledik. Bunu sadece Ermenek için değil, genel olarak söylüyorum. Biz burada siyasi iradeye söylüyoruz. Bu vahşi çalışma düzeninin bir an önce terk edilmesi gerekiyor. Biz maalesef insan hayatına önem veremeyen ülkelerin başında geliyoruz. Bugüne kadar iş kazalarında; Avrupa'da birinci dünyada üçüncü olduğumuzu söylüyorduk. Herhalde 13 Mayıs'ta 301 kişinin öldüğü kazayı da dikkate aldıktan sonra Avrupa'da da dünyada da birinci hale gelmiş durumdayız. Bu kötü gidişin mutlaka değiştirilmesi gerekiyor. Her şeyden önce iş güvenliği alanında ciddi bir yaptırımımız yok. Bu konuda çok acil önlem alınması gerektiği bir kez daha ortaya çıktı. Böyle giderse sık sık böyle durumlarla karşılaşılabilir." CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Türkiye Haberleri