İngilizce’de bir idiom yani deyim vardır, “Blood is thicker than water.”
İngilizlerin genellikle isyan ettiği bir deyimdir bu. Çünkü çok kere yanlış yerde kullanılır, sürekli bir tartışma konusu olmuştur bundan dolayı da.
Direkt çevirmek isterseniz, “Kan sudan daha kalındır, yoğundur.” gibi bir ifade çıkar karşınıza. Bu deyimi de kullananlar genellikle yoğunluk, kuvvetlilik gibi durumları ifade etmek için kullanırlar.
Ama aslında bu deyim “Su akar, kan kalır.” olarak çevrilir.. Tabi bu çeviri de yine yanlış kullanılır. Ondan ötürü, bu deyim derslerde anlatılırken, tam manası söylenerek, ne demek istediği detaylı bir şekilde açıklanarak anlatılır.
Bu noktada ise deyim tam olarak şunu söylemek istemektedir, “Su, anne karnındaki ortak kullanılan rahim suyunu ve oradan doğan kardeşliği, akrabalığı anlatır. Ama kan, savaşta kazanılan kardeşliği anlatır. Yani kendi seçtiğimiz ilişkiler içine doğduklarımızdan güçlüdür.”
Kuran’daki ayetleri, öncesinde tefsir okumadan, kendi zihnimize göre yorumlamanın hatalı sonuçlar doğuracağını bilen biriyim. Bunun yanı sıra, ayetler üzerine düşünmenin de gerekliliğine inanırım. Zira Kuran, sadece hastalara veya ölüler okunsun diye indirilmiş bir kitap değil. Aksine yaşayan insanlar için indirilmiş, okunup anlaşılsın ve hayatlara tatbik edilsin istenmiştir.
Her Cuma namazında okunan bir ayet vardır, hatırlayın; “Allah adaleti, iyilik yapmayı, akrabaya yardım etmeyi emreder. Kötü işleri yasaklar. Tutasınız diye size öğüt verir.”
Bu ayet üzerine düşünürken dostlarla, dedik ki bir gün, aslında Allah bizlere sadece yasakları söylemiş. Eğer bir yerde nizam oluşturmak istiyorsanız, orada az olan kuralları söylersiniz ki kafalar karışmasın. Mesela Naziler zamanında veya Komünist rejim esnasında halka beyan edilen kurallar hep yapabilecekleri ile ilgili. Zira yasaklar serbest olan şeylerden kat be kat daha fazla.
İslam’da ise serbestlik çok fazla, yasaklar çok az. Ondan bizlere genellikle haramlar söylenir, kalanı serbesttir, rahatça yapabilirsiniz dilediğinizi denir.
Bunun en güzel örneği de Hz. Adem’in kıssası. Bütün cennette her şeyi yapmak serbest, sadece o ağaçtan meyve yenilmeyecek.
Ancak Kuran’da ibadetlerin dışında bazı serbestliklerin de yapılması Allah tarafından bizlere direkt olarak emredilir. Yukarıda mealini paylaştığımız ayetten hareketler adil olmak, iyilik yapmak ve akrabaya yardım etmek misalen.
Şimdi bizim tartışmamız da tam burada başladı dostlar arasında. Allah’ın akrabaya yardım etme emri öyle bir şey ki, Rabbimiz bizlerin akrabalarımızla sorunlarımızın olacağını çok iyi biliyor ve ondan ötürü onlarla iyi geçinmemizi ve dahi yardım etmemizi, koruyup kollamamızı istiyor.
Ya da komşuluk hakları. Veya evlenmek. Her biri aslında uygulanmaya çalışıldığı zaman, başlı başına çok büyük yükümlülükleri ve zorlukları olan müesseseler.
Problem yaşanmayan bir akrabalık ilişkisi, komşuluk veya evlilik de bilmiyorum, duymadım, görmedim ben. Hatta üç günlük hayatımızda belki de en fazla sıkıntı yaşadığımız alanlardır bunlar. Ve biz de şu sonuca vardık, Rabbimiz bizlerin bu ilişkileri içinde sıkıntılar yaşayacağımızı biliyor, ondan ötürü bu ilişkilerde mümkün mertebe sabrı tavsiye ediyor.
Arkadaşlıklar, dostluklar ile ilgili pek bir hüküm yok dikkat edin. Zira onlar seçilebilir. Komşuluk da kısmen böyledir ama bazen yanımıza kim taşınacak, bilemeyiz. Veya anne, babamızı kardeşlerimizi, amcamızı dayımızı seçemeyiz. Bir hanımefendi ile veya beyefendi ile evleniriz ama onun hayatının nasıl şekilleneceğini tahmin edemeyiz.
Hasılı, seçilemeyen bu tür ilişkilerin idaresi ve devamı çok daha zordur. Ki Allah bundan ötürü bu ilişkilerin yürütülmesi ile ilgili ekstra bir hassasiyet istemiştir bizlerden.
Başta yazdığımız deyimi İslam çerçevesinde değerlendirdiğiniz zaman ortaya çıkan sonuç bu. Ya da en azından bizim kısıtlı bilgilerimiz ile vardığımız sonuç diyelim.
Seçilen, kazanılan, tercih sonucu başlayan veya devam eden ilişkilerin devam ettirilmesi çok daha kolaydır. Ve dahi eğer bu yalnızca Allah rızası için olursa, cennete girme vesilesidir ahirette.
Ancak su bağı ile olan yani rahim bağı ile olan ilişkilerin devamı çok daha zordur, meşakkatlidir. Diğer dinler ile bizim farkımız da buradan başlar, başlıyor. Zira onlar bu tür ilişkileri tek kalemde silebilecek karakterdedirler. Ama bizde hüküm var, akrabaya yardım edeceksin!
Zordur, meşakkatlidir, yorucudur ve dahi bazen bunaltıcıdır. Ancak bu yaşa kadar şunu gördüm, bereket de buradadır.
Yeter ki niyet sadece rızayı kazanabilmek olsun…