Sp Genel Başkanı Kamalak: Bu Ülkenin Kurtuluşu Dinî Gruplar Sayesinde Olacak

SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak, bu ülkenin kurtuluşunun dinî gruplar sayesinde olacağını söyledi.

SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak, bu ülkenin kurtuluşunun dinî gruplar sayesinde olacağını söyledi. Kamalak, Manisa'da partisinin İl Başkanı İbrahim Mayda'nın nikah törenine katıldı. Burada gazetecilerin sorularını da cevaplayarak, MİT’in yazılı talimatla teşkilata bütün dinî fraksiyonları ve grupları takip emri vermesiyle ilgili olarak, bu grupların 90 yıldan beri, hattâ 200 yıldan beri izlendiğini söyledi. Rahmetli Necip Fazıl’ın, "Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya" mısrasını hatırlatan Kamalak, “Yani dinî gruplar sürekli izleniyor ama unutulmaması lazım ki bu ülkenin kurtuluşu dinî gruplar sayesinde olacaktır, çünkü İstiklâl Savaşı’nın genelinde din adamları bulunuyor. Dinî grupları izleyin talimatı, genelgesi, her neyse kanaatimce yanlıştır.” dedi.

'TÜRKİYE'NİN BİR ÜSLUP SORUNU VAR'

Genel Başkan Kamalak, 17 Aralık 2013 günü aynı anda düzenlenen üç ayrı rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla ilgili olarak ise şunları söyledi: “Türkiye’nin bir üslup sorunu var diye düşünüyorum. Daha önce Gezi olayı vardı, şimdi 17 Aralık olayı var. Bunlar komplo deniyor, dış mihraklar deniyor falan. Dış mihraklar elbette olacak ama bu tür komplolar kanaatimce Türkiye’nin lehine fevkalade çevrilebilirdi. Gezi olaylarını düşünelim. Orada bir grup genç çadır kurmuşlar oraya, 'Bu ağaçlara dokunmayın.' diyor. 'Burası bizim gezi alanımız.' diyor. Ağaçlar bizim akciğerimiz demeye getiriyorlar. Ben olsaydım şahsen şunu söylerdim. Gençler, siz ne güzel insanlarsınız. Allah sizden razı olsun. Orman Bakanlığımız'a, elinde fidan bulunan çeşitli birimlere talimat veriyorum. İcab ediyorsa yurtdışından getireceğim. Gelin, şu İstanbul’un etrafına 1 milyon fidan dikelim. O komplo tersyüz olurdu, sekiz gencimiz öldü. Bunlar ölmezdi diye düşünüyorum. 17 Aralık olaylarında da bir üslup sorunu olduğunu düşünüyorum. Başbakan’ın yerine ben olsaydım bakanlara, ‘Sizin bu tür çamur işlere bulaştığınızı sanmıyorum. Ciddi bir iddia var. Doğru yanlış, bunu araştıracağız ama bu araştırılıncaya kadar kenara çekilin.’ derdim. İlk gün o bakanları görevden alırdım. Operasyonu gerçekleştiren ekibi tebrik ederdim. 'Böylesi ciddi bir operasyonu çıkardığınız için, böylesi bir operasyonu 14 ay takip etmişsiniz, dışarıya zerre miktar bilgi sızdırmamışsınız. Bunları tebriğe değer olarak görüyorum. Eğer iddia doğruysa pislik neredeyse bana kadar ulaşmış, bakanlarım bu pisliğe bulaşmış durumda, iddia bu ama burası bir hukuk devletidir. İddia sonuna kadar araştırılır.' Başbakanımız'ın ifade ettiği gibi Türkiye gerçekten 120 milyar dolar zararla karşılaşır mıydı? Sanmıyorum. Bu komplodan AK Parti, hükümet ve Türkiye kârlı çıkardı diye düşünüyorum.”

'DEVLETİN POLİSİNİ, SAVCISINI YAFTALAMAK DOĞRU DEĞİL'

Mustafa Kamalak, hükümetle cemaat arasında yaşananlarla ilgili olarak da şöyle konuştu: “Cemaatle düne kadar sarmaş dolaştı bunlar. Cemaat diye ifade edilen bir kısım arkadaşlarımız, milletvekili olarak Meclis'e kadar getirilmiştir. 2011 seçimlerinde, yani bu hükümet iktidara geldikten 10 yıl sonra Başbakan’ın izni olmadan bir kimsenin milletvekilliği adaylığına talip olması mümkün mü? Haydi oldu diyelim, listeye girmesi mümkün mü? Değil. Bütün bunlara rağmen birtakım olumsuzlar varsa kanaatimce devletin polisini, savcısını yok cemaat üyesi, yok devletin adamı gibi yaftalamak doğru değil diye düşünüyorum. Vatandaş, hangi polise nasıl güvenecek? Çete üyesi mi, devletin polisi mi? Başbakanımız'ın başdanışmanı, beş altı yıldır süren mahkeme için cemaati suçluyor. Başbakan'a destek vermek için millî orduya kumpas kurdu dediler. Bu, kabul edilemeyecek bir ifadedir. Bu hükümetin en önemli icraatı, askerî vesayeti sona erdirmek değil miydi? Bundan bunu anlıyoruz. 'Biz özür diliyoruz, bu işler bizim yaptığımız iş değildi. Ergenekon olayı olsun, Balyoz olayı olsun bunların üzerine giden biz değildik. Kimdi? Cemaatti. Kumpas kurdular. Bundan sonra ne olacak? Bütün mahkemelerin geçersiz sayılması lazım.' Konuşan sıradan bir insan değil, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın başdanışmanı.”

'HSYK'NIN ADALET BAKANI'NA BAĞLANMASI KABUL EDİLEMEZ'

SP Genel Başkanı, HSYK’nın Adalet Bakanı'na bağlanmasıyla ilgili olarak ise şunları kaydetti: “Bu kabul edilemez bir durumdur. HSYK’nın bağlanması hukuk açısından, Anayasa tarafından kabul edilemez. Anayasa’nın hemen başlangıç maddesinde yargı, yürütme ve yasama birbirinden ayrıdır. Ülkemizde yürütmeyle yasama birleşmiş durumda. Bugün Meclis’in, Başbakan'ın kararına uymayan bir kanunu çıkarması mümkün mü? Başbakan'ın uygun görmediği birinin Meclis Başkanı olması mümkün değil. Kısmen ayrı olan yargıydı. Onu getirip Adalet Bakanlığı'na bağladığınız takdirde yasamayı, yargıyı ve yürütmeyi Adalet Bakanlığı'na bağlamış oluyorsunuz. Anayasa Mahkemesi'nden döner o. Mahkemeden dönünceye kadar atı alan Üsküdar’ı geçer diyorsanız, o da ayrı bir konu.” CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri