Sözde Değil Özde Güzel

Nevzat Laleli

Nereye gidiyoruz yazı serisi

 

 

Belediye veya belediye başkanı kelimeleri; bir beldeyi idare eden (yöneten) emin insan kelimesinde türetilmiş ve başkanlık yapan şahsa önceleri “Belde-i Emin” (Beldenin emin – güvenilir insanı) daha sonraları “belediye reisi” ve şimdilerde ise “Belediye Başkanı” isimleri verilerek tanımlanmıştır.

Yaklaşmakta olan mahalli (yerel) seçimler nedeniyle önümüze birçok parti ve bağımsız adaylardan Belediye Başkanı olmak isteyen insanlar gelecek ve yapacakları tanıtım ve reklâmlarında kendilerinin maharetlerini (neler yapabildiklerini) abartarak anlatacaklardır. Tabiri caizse her biri “ben şöyle uçarım, böyle kaçarım v.s” diyecek ve kendisine oy verilmesini isteyeceklerdir.

Bu seçimlerde de adaylar seçmek için yapacakları propagandalarda büyük paralar harcayarak ve kendilerini büyük gösterme çabası içerisine gireceklerdir. Bu arada büyük şehirlerde adayları, bir takım rantiyeci medya değişik haber, yazı ve röportajlar yaparak halka yine tabiri caizse “allayıp pullayacak” ve onların seçilmelerini sağlayamaya çalışacaklardır.

Ve en önemli propaganda şekli her seçimde olduğu gibi iktidar partisi ile ana muhalefet partisi arasında yaşanacak atışma olacaktır. Bunlar birbirlerini muhatap alarak (sanki başka parti ve aday yokmuşçasına) birbirlerine atıp tutacaklardır.

Malzemeleri bile hazırdır. Biri, “yolsuzluklarla uğraşıyorum, yargıya müdahale etmeyin” diyecek diğeri “İktidar kendinden olmayan aydınları sindiriyor, onları tutuklatıp sonra serbest bırakıyor” diye veryansın edecektir.

İktidar partisinin adaylarının istisnasız söyleyeceği sözlerden biri, “aba altından sopa göstermek” şeklinde ortaya çıkacak ve “Oyu’nu bana verirsen hükümetle belediyeyi uyum içerisinde çalıştırırsın” diyeceklerdir. “Başka adaya ve partiye oy verirsen sana hizmet gelmez…” diye de ilave edeceklerdir.

Halbuki her belediye bulunduğu beldenin nüfusuna göre İller Bankasından para yardımı almaktadır. Bunun iktidarın veya muhalefet partisinin belediye başkanı olmasıyla durumu değiştirmemektedir.

NELERE DİKKAT EDELİM

Seçimler bu hengâme (patırtı, gürültü) arasında yapılacak, vatandaş her zaman olduğu gibi yanıltılarak bu yanılgı ile sandık başına gitmesi sağlanacaktır.

Yukarıda özetlemeye çalıştığım alışılagelmiş propaganda ile vatandaşın serbest ve hür iradesini yönlendirilmeye çalışılacaktır. Hâlbuki her seçim başlı başına bir dönemdir ve bir evvelki dönemin hesaplarının verileceği dönem olmalıdır. Nitekim Batı demokrasilerinde bu şekilde olmaktadır.

Vatandaş seçim arifelerinde 5 yıl yönetimde başkanlık yapanlardan “neler yaptılar, neler yapmaları gerekirdi, bunları niçin yapmadılar” gibi sorularına cevaplar bulmalıdır. Yeniden aday olanlar da buna ikna edici cevaplar vermelidir. Diğer adaylarda da “tecrübeleri (deneyimleri) nelerdir, yapmak istedikleri nelerdir, bunları nasıl başaracaklardır?” Fikirlerini ve projelerini söylemelidirler.

Bu türlü çalışmalar seçimlere seviye kazandıracak ve halkın seçilecek aday hakkında daha doğru karar vermesini sağlayacaktır.

Temel esaslarda kalmak kaydıyla yaklaşan bu seçimlerde adaylardan beklenmesi gereken önemli özellikleri saymaya çalışalım. Bunlara mutlaka sizinde ilaveleriniz olabilir. Ama bu temel esaslar her kesin dikkate alması gereken esaslar olmalıdır ve artık her seçimde olduğu gibi “hiç olmazsa bu seçimler bir kör dövüşü olmaktan çıkartılmalıdır

KİMİ NASIL SEÇELİM

 

Belediye başkanı, “Belde-i emin, o yörenin en emin insanı olmalıdır. Başkanlığında kendisine verilen emanet o beldedeki insanların hizmetine harcanmalı, dost ve yaren kayırması yapılmamalı, işler ehline verilmelidir.

Başkanının hak ve adaleti gözetmesi, bunu için ise önce kendisinin hak ve adalete inanması lazımdır. Adaletin sözünü yapan değil kendisini uygulayan hatta hak ve adaletin her yere yerleşebilmesi için bu uğurda mücadele yapan bir insan olmalıdır.

Belediye başkanı zengin – fakir, kadın – erkek, havas (seçkin) – avam (halk) kendine rey vermiş veya vermemiş olanlar arasında hiçbir ayırım yapmamalıdır. Kısacası partizanlıkta bulunmamalıdır. Hizmetlerini imkânlar nispetinde ve adil ölçülerle yerine getirmelidir.

Kim olursa olsun insanı ve çevreyi seven, kalbinde sevgi çağlayanları coşan bir insan başkan seçilmelidir. Böylece herkesi kucaklamalı, her kese kol kanat germelidir. Hiçbir şey değişik zihniyette olanlarına bile sevgisini dağıtmaya engel olmamalıdır. Başkanın prensibi; Yunus Emre gibi “Yaratılanı hoş gör, Yaradan ötürü…” olmalıdır.

Hazreti Ömer, Vali olarak tayin edeceği bir şahsın (Valiler, bugün Batıda olduğu gibi gittiği yerde hem vali ve hem de Belediye başkanı görevini yaparlardı) çocukları sevmediğini öğrenmesi üzerine hemen kararını değiştiriyor ve o şahsı vali olarak atamaktan vazgeçiyor. “Çocukları sevmeyen biri, halkı da sevemez ve onlara hizmet edemez” diyor.

Makamını ve kapısı her kese açmalı veya kuracağı organizasyonla halkın her zaman nabzını tutmalı ve yapacağı hizmeti görerek ve bilerek yapmalıdır.

Hazreti Ömer’in Kocakarı* ile hikâyesini biliyorsunuz. Babaları ve anneleri olmayan yetimlere yemek yerine taş kaynatarak avutmaya çalışan bir ninenin durumunu öğrenince ona; “Niçin durumunu Halifeye bildirmedin? Sana Beytulmal’dan (Hazineden) maaş bağlardı” deyince Kocakarı, karşısındakinin Hazreti Ömer olduğunu bilmeden; “Allah Halife’nin belasını versin. Bizim halimizi duymayacaktı, bilmeyecekti de niçin başımıza geçti” sözleriyle bir idarecinin taşıması gereken şartları Halifenin yüzüne haykırmıştı.

İşte bu ve benzeri özelliklere sahip bir başkan adayına “evet” denmelidir ki o beldenin ve insanların başına bir “Belde-i Emin” bir insan getirmiş olsun.

Sizce bu benzeri özellikleri olan bir aday nerede ve hangi kadrolar arasındadır?

------------
* Safahat – Mehmet Akif Ersoy – Kocakarı ve Ömer manzumesi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.