SÖZ VERİ-YORUM

Bayram Miroğlu

“Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin…” (Mâide Sûresi (5) 1.) 

“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir kusur ve kabahattır.” Saf sûresi (61), 2-3

Hep birlikte yaşayıp gittiğimiz şu dünya denen geçiş âleminde yer yer birbirimize söz verir, yeri gelir antlaşma ve sözleşme imzalarız. Bazen bu sözle de olabilir. Yani karşılıklı “akid”leşiriz. Peki, bu sözlerimizi zamanında tutabiliyor, akdimize sadık kalabiliyor muyuz?

***

Eskiden beri kulağımıza küpe ettiğimiz bir söz vardı “Söz senettir.” Diye. Toplumun birçok kesimi bu minvalde hareket ederdi. Bir söz vermişse yerine getirmek için var çabasını harcar, karşıdaki akitleştiği kişiye karşı mahcup olmaktan çok korkardı. Peki, şu andaki durumumuza gelin bir bakalım. Ne haldeyiz toplumun bir resmini çekelim. Şu an kimseye karşı güvenimizin kalmadığı bir ortamda dostluk kurmaya, alış veriş yapmaya çalışıyoruz. Ama endişe içerisindeyiz. Acaba bu kişi sözünde durur mu? Borcuna sadık mı? Verdiğim emaneti korur mu?

Bizler bazı şeyleri kaçırdık. Umursamaz olduk. Ağzımızdan çıkan her kelimenin bir mesuliyet taşıdığını, bize bir sorumluluk yüklediğini unuttuk. “Kalu Bela” da Rabbimize bir söz verdik. “Sen Bizim Rabbimizsin.” Dedik ama verdiğimiz “İman” sözünde ne kadar sadık kaldık? Dostumuz bize emanet bir “söz” söyledi yedi düvele duyurduk. Oysa sözünde durmamak münafıklığın alameti idi. Bunu Peygamber Efendimiz açık açık ifade etmişti. “Münâfığın alâmeti üçtür: Konuşunca yalan söyler. Söz verince sözünde durmaz. Kendisine bir şey emanet edilince hiyanet eder.” Ve devamında ise “Oruç tutsa, namaz kılsa, müslüman olduğunu söylese de” (Buhârî, Îmân 24, Müslim, Îmân 109-110)

***

Toplumun dinamikleriyle oynamak diye bir tabir vardır. Bunları yerinden oynatmak demek toplumun çökmesine, güven duygusunun zedelenmesine neden olacaktır. Bizler “El-Emin” (Güvenilir) sıfatını taşıyan Hz.Muhammed (s)’in ümmeti olarak, kalbimizde sahip olduğumuz imanın bir tecellisi olarak, örfümüzde yer alan “Sözünde duran toplum” imajını asla yitirmemeli, çocuklarımıza nasihat etmeli ve geleceğimize bu erdem’i taşımalıyız. Bu erdem geleceğe taşınmaz ise bizim neslimizden kimsenin kimseye güvenmediği, sözünde durmayan bir toplum meydana gelmiş olacak ve bu toplumun çözülmesinin başlangıcını teşkil edecektir. Bence bu konuda toplumbilimciler gerekli araştırma ve çalışmayı yapmalı, insanlarımızı bu konuda eğitmelidirler.

***

Rabbim bizleri özünde ve sözünde sözüne, ahdine sadık olanlardan eylesin duası ile ;

Selam, dua ve muhabbetlerimle…